Dört yana pazarlayan eli çantalılar

Abone Ol

Büyümenin iki yolu var. Birincisi üretmektir ki bu her şeyden önemli ve önceliklidir. İkincisi ise ürettiğinizi katma değer oluşturacak şekilde içeriye, artanını da dışarıya satabilmektir. Ancak bu sayede dünyada ekonomik, sosyal ve siyasi olarak varım diyebilir, insanımızı göreceli olarak daha mutlu ve müreffeh kılabiliriz.

Türkiye’nin 2020 yılı toplam ihracatı 169,5 milyar dolar, ithalatı toplam 219,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken dış ticaret açığı 49,9 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı da %77,3 oldu. Yani alnımızın teriyle üreterek hak ettiğimizden 50 milyar dolar daha fazlasını yedik, içtik, tükettik.

Bu yazımda, 2020 yılı başlarından itibaren bütün dünyayı kasıp kavuran ve halen ne zaman sonlanacağı bilinmeyen bulaşıcı hastalık (Covid-19) sürecinde önemi daha iyi anlaşılan tarımsal dış ticareti değerlendireceğim.

Her insanın bir kimlik numarası olduğu gibi ticarete konu her ürünün de bir ticari kodu, numarası vardır. Kısaca GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) olarak anılan bu numaralar dünyanın her yerinde ürün bazında aynıdır.

Tarım ürünlerinin GTİP numaraları 01-24 aralığındadır. Türkiye’nin bu aralıktaki 2020 yılı toplam ihracatı 18,9 milyar dolar, ithalatı ise 13,3 milyar dolar oldu. Böylece 2020 yılı tarım ve tarımsal sanayi ürünleri dış ticareti 5,7 milyar dolar artı ile kapandı. Yani eğer tarımın artısı olmasaydı genel dış ticaret açığımız 55 milyar doları geçecekti.

Tarım sektörü ve özellikle de tarımsal sanayi (agro-industry) orta ve uzun vadeli programlarla projelendirilmeli, desteklenmeli ve sahiplenilmelidir. Bunun için de bu işi yönetenlerin ve yürütenlerin konu uzmanı (uzman unvanı verilince uzman sayılan değil, gerçekten uzman), teknokratlardan seçilmesi elzemdir.

Tarım ve Orman Bakanlığına, Cumhuriyet dönemi boyunca defalarca isim değiştirilen Bakanlığa, tamamen iyi niyetle, defalarca açık mektuplar yazdık ve önerilerimizi dillendirdik. Dedik ki tarım başka sektöre benzemez, ahırdan çıkanı bir kez daha ahıra, tarladan kopanı da bir daha tarlaya göndermek çok zordur. O nedenle üreten eller bulundukları ortamda desteklenmeli, genç çiftçilik cezbedici bir formda özendirilmeli ve tarımsal üretimde sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.

Sonuçta iş gelip insana dayanıyor. Herkes kendi eğitsel birikiminde değerlendirilmelidir. Örneğin, tek bir gün bile tarımın herhangi bir dalında eğitim almayanların tarım kuruluşunun başına atandığını düşünelim. Bu yetmiyormuş gibi, tarım kuruluşunda üst düzey yöneticilik yaptı referansıyla(!) emekliliğinde, kamusal tarım kuruluşlarına ücretli danışmanlık yaptığını düşünelim. Olmaz mı dediniz? Varsayalım ki oldu ne olur? Bir şeycikler olmaz, sadece tuz kokar ve tarım kaybeder.

Türkiye’nin insan sermayesi güçlüdür. Katmerlenen her sorunun alternatifi bulunabilir ama gıdanın asla. İnsan, hayvan, bitki fark etmez her canlının gıdasız ve susuz yaşayabileceği süre sınırlıdır. Dolayısıyla tarımda telafinin zorluğu hatırlanmalıdır.

Çözüm üretmek ve satabilmektir demiştik. Bunu yaparken de ülkesel ve küresel pazar beklentileri, arz-talep dengeleri başat doneler olmalıdır. Dış Pazarı yakalamak zordur ama daha zoru yakaladığınız dış pazarı kaybettiğinizde onu tekrar kazanmaktır.

Malum ekonominin iki kardeş terimi arz ve taleptir. Arzı doğrudan artıramıyorsak, mevcut ve yeni pazarlardaki talepleri ülkemize yönelterek, satım garantisi olan ürünlerin arzını artırabilme kolaylığından faydalanabilmeliyiz.

Yirmidört ürün grubunun ihracatında ilk yedinin toplamı 13,3 milyar dolar (toplamın %70,2’si), ithalatta ilk yedi kalemin toplamı ise 10,2 milyar dolardır (toplamın %76,8’i). Buradan ilk yediye yoğunlaşmamız halinde hedef küçülecektir. Yani ihracatta, meyveler, sebzeler, değirmencilik-süt-pastacılık ürünleri, yağlar, balıklar gibi ürünlere, ithalatta ise hububat, yağlı tohumlar, yağlar, küspeler gibi ürünlere yoğunlaşmak gerekir.

Tarım ürünlerinde ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 130 olması işimizi kolaylaştırabilir. İlk 24 GTİP numaralı ürünlerin dış ticaret verileri detay olarak ekli (aşağıda) tabloda verilmiştir. Yeni bir parolamız olsun. “Daha çok satan ülke, daha çok alan ülkeden üstündür.” Türk Milletine tarihi misyonuna uygun üstün olmak ve kalmak yakışır, hamaset değil.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun eli nasırlıların ürettiklerini dünyanın dört yanına pazarlayan eli çantalılara.

                                             2020 YILI TARIM ÜRÜNLERİ İTHALAT VE İHRACATI