Bu hafta ne yazacağımı soran dostlara, Mümtaz'er Türköne konusuna değinmek istediğimden bahsedince; "sen, Haber Erk'te bunu yayınlatamazsın" dediler. Okuduğunuza göre, Haber Erk'in ne kadar demokrat bir yayın kuruluşu olduğunu anlamışsınızdır umarım.

"Ağabeyi Ülkücü idi. Babası Başbuğ'un silah arkadaşı idi. Dedesi Atatürk ile kahve içmişti"

Ömrümüz bu tarz yakınlıkları ile meşhur insanlara değer vermek zorunda bırakılarak geçti. Kişinin kendi yaşam şekli ve fikri, arka plana atıldı. "Çok değerli ağabeyimizdir kendileri. Efsane Bakan' ın oğlu". Peki hiç kimsenin oğlu, yeğeni, torunu olmadan bir şey olamayacak mıyız bu hayatta?

Mümtaz'er Türköne... Fethullah Gülen cemaatinin gözdesi idi. Başbuğ'u sevmediğini dile getiren, Atatürkçü denilmesinden utanç duyacağını söyleyen ve her fırsatta Ülkücü olmadığını vurgulayan, Ülkücü şehidimizin kardeşi idi. Hastaymış ve hasta olan bir HDP' linin de hapisten çıkarılmasını sağlayan MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli Bey çok duygulanmış. Konuyu dile getirmek istemiş. (Diğer hasta olan hapisten çıkınca Belediye Başkanı olmuştu bu arada.) Devlet Bey ilgilenince, Mümtaz'er Türköne'nin arkadaşları da sevinmişler. Sevinip, sevinçlerini paylaşınca da, insanlarımız ağıza alınmayacak küfürler etmişler. Ülkenin nasıl bir hal aldığının göstergesidir bu işte. 

Her cenahın hainleri var dostlar ama her cenahın! Kendi cenahından olan hainine ses çıkaramıyorsanız, bir başka taraftaki haine de ses çıkarmayacaksınız. "Ne diyor bu Evren? İsmail Türk gibi mi düşünüyor" dediğinizi duyar gibiyim. Kesinlikle hayır! Benim cenahımın haini yok! Benim dostlarım, vatanseverdir. Benim dostlarım, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlıdır. Benim dostlarım, bu ülkenin üniter yapısına zarar gelmesin diye can verirler. Benim dostlarımın yaşama sebepleri ile ölme sebepleri aynıdır. Ancak dostlarımın, geçmişten gelen dostlukları olan ve dostluğuna verdikleri değer nedeniyle hainliklerini arka plana attıkları yakınları olabilir. Fikirlerini savunmam ama dostluğumu da bitirmem.

İnanın çok düşündüm duygusuz muyum diye? Bilakis oldukça duygusal bir insanım ama nedense, Mümtaz'er Türköne hastaymış dendiğinde, Kaşif Kozinoğlu geliyor aklıma. Göz göre göre öldürdüler dağ gibi adamı. Ses çıkaramayanların ve hatta aleyhine konuşanların başında geliyordu Mümtaz'er Bey. Türkiye'de adalet çökerken el ovuşturuyordu. Komutanlar utancından intihar ederken ne hissetti acaba? Ya kozmik odaya girildikten sonra, kafalarına sıkılan istihbarat elemanlarımızın ailelerini hiç mi düşünmedi?

Benim için püsküllü Kadir de aynı, Mümtaz'er de aynı. Kenan Evren de aynı, Adnan Menderes de aynı. Mevcut Cumhurbaşkanı da aynı, Devlet Bey de aynı. Ağabey meselesi nedeniyle örnek verilen Meral Akşener de aynı. Elindeki gücü, kötüye kullanan ve vatan elden giderken ses çıkaramayan herkesin gözümdeki değeri aynı! 

Demem o ki İsmail ağabeyim ve diğer Mümtaz'er Türköne dostları ağabeylerim; etme bulma dünyası bu dünya. Bu adamlar ses çıkarmadığı için çok aileler yıkıldı. Ülkenin temeli sarsıldı. Üniter yapısı bozulmanın eşiğine geldi. Sen hastalandın, kaç kişi aradı? Hasta yatağında bile, seni insanların hedef tahtası yaptı eli öpülecek kişi dediğin o Genel Başkan. Ataması yapılan vatanhainlerini gördüğü halde, ses çıkaramadı. Biraz da bu pencereden bakın! Benden demesi!