Versay Anlaşması, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Almanya'yı askeri açıdan zor bir duruma sokmuştu. Avrupa gün be gün ısınmaya başlarken, 1939 yılında Almanlar Kriegsmarine olarak da bilinen, Alman Donanması'nda çok güçlü bir savaş gemisi kazandırmaya karar verirler. Versay'la birlikte Almanya'nın 35 bin tondan daha büyük savaş gemisine sahip olması yasaklanmıştı. Bu özel savaş gemisi, Bismarck 45 bin tondu.

Bismarck, tartışmasız dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü savaş gemisidir. 45.000 ton ağırlığa sahip olan bu gemi, kardeşi Tirpitz ile beraber Avrupa’da yapılmış en büyük ve en ağır savaş gemisidir. Dönemin Almanyasında çok yoğun şekilde propaganda aracı olarak da kullanılan Bismarck, müttefik devletlerin ise kara kara düşündüğü çok büyük bir korku faktörüydü. Kısacık hayatında çok büyük çatışmalara girmiş olsa da, Alman İmparatorluğunun kurucusu, geminin de isim babası olan Otto von Bismarck‘ın ‘kara’ kaderi onun da peşini bırakmayacaktı…

 

18_bismarck

Sömürgecilik yarışında en başından beri diğer büyük devletlere kıyasla çok geride kalmış olan Almanya, Otto von Bismarck ile bir imparatorluk haline gelmiş Afrika’da Kongo ve etrafındaki bölgelerde sömürgecilik faaliyetlerini devam ettirmekteydi. Kuşkusuz Alman halkı tarafından halen de çok sevilmekte olan Bismarck, bu sevginin karşılığını, Alman İmparatorluğunun gemilerinde de yaşatmak bir bakıma onu onore etmenin bir simgesiydi. 1939 yılına kadar Bismarck isimli toplamda 6 adet gemi Almanlar tarafından üretilmişti. Yazımızda konu olan Bismarckgemimiz ise altıncı ve son Bismarck ismi verilen gemi olacaktı.

1 Ağustos 1914 yılında, Almanya 1. Dünya Savaşına katıldığında Kaiserliche Marine (İmparatorluk Donanması 1871-1919) 4 adet Nassau sınıfı savaş gemisine sahipti. Nassau sınıfı savaş gemileri 28 cm’lik toplarla donatılmış, diğer 9 savaş gemisi ise 30.5 cm’lik toplara sahipti (4 tanesi Helgoland, 5 tanesi de Kaiser sınıfı savaş gemileri). Bunun yanı sıra 4 adet ağır kruvazör de 28 cm çapındaki toplarla donatılmıştı. İsimleri Von Der TannMoltkeGoben ve Seydlitzolan bu gemilerden Goben, ilerleyen yıllarda Türk tarihinde önemli bir yere de sahip olacaktı. Bu gemilerin yanı sıra eğitim ve kıyı koruma amacı ile zamanına göre kullanım süreleri dolmuş (eski tip) 22 adet gemi daha bulunmaktaydı. Savaşın sonlarında Almanya, filosunu 4 adet König sınıfı savaş gemisi, 2 adet Bayern sınıfı savaş gemisi, 3 adet Derfflinger sınıfı savaş kruvazörü ile genişletmişti. Filoya yeni eklenen König ve Derfflinger sınıfı gemiler 30.5 cm toplarla; Bayern sınıfı savaş gemileri ile 38 cm toplarla donatılmışlardı. Bayern sınıfı savaş gemileri ve sonradan eklenecek Mackensen sınıfı ağır kruvazörler yapımları tamamlanıp, suya indirildiyseler de, asla savaş meydanlarındaki yerini alamadılar.

11 Kasım 1918 yılında Almanya’nın ateşkes imzaladığı dönemde 74 adet gemisi Almanya dışındaki limanlarda bulunuyordu. Bu gemilerin tamamın ortak özelliği el konulmuş olmalarıydı. 19 Kasım 1918 yılında 11 savaş gemisinin ve 5 ağır kruvazörün olduğu filo İngiltere’nin kuzeyindeki Scapa Flow bölgesinde el konulacak ve İngiliz limanlarına çekilecektir. Almanlar, el konulan gemilerinin ülkelerine geri gönderileceği konusunda umutları vardı ancak yapılan anlaşma gereği gemiler İngilizlerin elinde esir olarak tutulacaktı. İlerleyen günlerde Baden savaş gemisi dışındaki tüm savaş gemileri İngilizler tarafından kontrollü ve başarılı bir şekilde batırıldı. 28 Haziran 1919 tarihinde Versay anlaşmasının imzalanması ile savaş da resmi olarak bitmiş oldu. Yapılan anlaşma uyarınca müttefikler, Almanya’nın 2 tanesi rezervde olması şartıyla sadece 6 adet savaş gemisi bulundurmasına izin vermiş, ayrıca gemiler suya indirildikleri tarihten 20 yıl sonrasına kadar kullanılabilir ve sonrasında da başka (yeni) bir savaş gemisi ile yerleri doldurulamaz maddesi de eklenmişti. Ayrıca yeni yapılacak gemilerin en fazla 10.000 ton olma şartı da getirilmişti. Anlaşmada topların kalibreleri konusunda ise bir sınırlandırma bulunmamaktaydı.

1920’li yılların başlarından itibaren Almanlar, Amiral Behncke önderliğinde, eski savaş gemilerinin nasıl bir yol ile yenileceğini tartışmaya başladı. Versay anlaşması uyarınca yeni yapılacak gemilerin 10.000 tonun üzerinde olmaması gerekiyordu. Diğer yandan Almanya’nın 1922 Washington Anlaşmasına dahil olmaması, yeni yapılacak gemilerin toplarının kalibreleri hakkında bir sınırlandırmadan muaf olduğu anlamına da geliyordu. Alman Silahlanma ve İnşa ofislerinin öncü çalışmaları, Alman Donanma Kumanda Merkezi ile paylaşılması ve yapılan görüşmeler neticesinde 2 farklı görüş ortaya çıktı; ilk görüş (a) yavaş ancak sağlam korumalı gemiler, ikinci görüş (b) ise hızlı, iyi silahlanmış ancak koruma faktörü zayıf (zırhı) gemiler üzerine yoğunlaşma stratejileriydi. Devam eden görüşmelerde a seçeneğinin uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi ve b seçeneğinin hızlı ve iyi silanlandırılmış gemilerle defansif bir kıyı koruması stratejisi kabul edilmişti. Tüm bunlara rağmen 1923 yılına gelindiğinde a seçeneği tekrardan gözden geçirilmiş ve sonunda I/10 isimli dizayn üretime girmişti. Bu geminin 38 cm kalibreli toplar taşıması planlanıyordu ancak geliştirilen prototipte 100.000 tonluk sınırlama nedeniyle bu denli geniş kalibrede topların kullanımı çok büyük problemler yaratıyordu. Ayrıca 200 mm zırhlı yanlar ve 30 mm kalınlığındaki güverte oldukça zayıf kalmış, 22 knot hız yapabilmesi ise beklentilerin oldukça altında kalmıştı. Dizayn tekrardan elden geçirildi ve bu sefer de b planı çerçevesinde değişiklikler yapılmıştı. Toplar 2 önde ve 2 arkada olmak üzere 4 tarete yerleştirilmiş 8 adet 21 cm toplar, çift türbinli motor ve son olarak da zırhın oldukça inceltilerek 80 mm kenarlık ve 30 mm güverte olacak şeklindeki tasarım, hızın da 22 knot’dan 32 knot’a çıkmasını sağlamıştı. İlerleyen günlerde Yönetim Ofisi I/10 projesini tekrardan reddetmiş ve ilerde düşünülen dizaynların tamamı rafa kaldırılmıştı.

İlerleyen yıllarda ise bu konuda tekrardan kafa yorulmaya başlanmış ve 10.000 ton ağırlığındaki gövdenin 38 cm kalibreli topları nasıl taşıyacağı üzerine denemeler yapılmış, hemen akabinde ise Müttfeik devletlerden 38 cm’lik toplara izin çıkmayacağı yönündeki spekülasyonlar, 38 cm’den vazgeçilmesine sebep olmuştur. Bir sonraki dizayn olan Entwurf II/30 prototipi 6 adet 30.5 cm kalibreli top taşımaktaydı. Üstelik bu yeni dizayn gemi dizel yakıtlı motorlarla donatılmıştı. 1. Dünya Savaşında Almanların kullandığı yüzlerce U-Boat denizaltılarında dizel motor kullanım becerisi ve tekniği gelişmiş, şimdi de bunu gemilere aktarmanın yolları aranmaktaydı. Dizel motor, eski tip buharlı sisteme göre oldukça fazla avantaja sahipti; daha az yer kaplıyor, daha az personele ihtiyaç duyuyor ve daha da önemlisi gereken enerji anında üretilebiliyordu. Buharlı sistemde ise yakıtın yanmasından itibaren artan bir oranda enerji üretimi gerçekleşirken, dizel motorlarda bu enerji motorların çalışmaya başladığı andan itibaren sağlanıyordu. Versay anlaşmasına uygun olarak üretilen 6 prototip savaş gemisi daha test edilecek ancak motorların gerekli gücü üretememeleri, ton kapasitesi sınırı ile gemilerin ya hızdan ya da silah ve zırhtan feragat etmeleri gerektiği için, üretilen tüm gemiler görevden alınmış ve 1927 yılının sonlarına kadar Almanların elinde hala tatmin edici bir proje ve üretim bulunmamaktaydı.

Onlarca farklı dizayndan ve tartışmalarla geçen 8 yılın ardından Almanlar, 10.000 ton ağırlığında ve 28 cm kalibreli toplara sahip gemi projesinde karar kıldı. İlk Panzerschiff (Zırhlı/Silandırılmış gemi)  siparişleri 17 Ağustos 1928 yılında Kiel‘de üretilmişti. Geminin adı Deutschland olmuştu ve 31 Mayıs 1931 tarihinde suya indirilmişti. 2 şaft ve 8 dizel motora sahip olan gemi, 28 knot hıza ulaşabiliyordu. Deutschland 6 adet 28 cm toplara 2 adet üçerli taretlerde, 8 adet 15 cm top tekli sistemde yerleştirilmişti. 6 adet 10.5 cm kalibreli topu da 3 adet ikiz yerleşim şeklinde gemide konuşlandırılmıştı. Deutschland standart10.000 ton olarak yerini alsa da tam ekipmanlı hali 12.630 ton ağırlığında oluyordu. İlk zamanlarda teste tabi tutulmayan Deutschland, kardeş gemisi Admiral Graf Spee ile beraber sırasıyla 12 Kasım 1934 ve 6 Ocak 1936 tarihlerinde donanmadaki görev yerlerini aldı. Washington anlaşmasına göre kruvazör sınıfında olan bu gemiler savaş gemisi silahlarına sahipti ayrıca dönemin en hızlı savaş gemilerinden dahi daha hızlı yol alabiliyordu. 14 Şubat 1934 yılında da 20.000 tonluk Panzerschiff D ve Panzerschiff E üretim kızağına konmuşlardı.

deutschland

DEUTSCHLAND

Deutschland gemisinin donanmadaki yerini alması, Washington anlaşmasını imzalamış ülkelerde bir tehdit unsuru olarak algılanmış ve buna istinaden Fransa, Dunkerque sınıfı Dunkerque ve Strasbourg isimli savaş gemilerini kızağa yerleştirmişlerdi. Bu iki gemi 33 cm kalibreli toplara sahipti ve 26.500 ton ağırlıktaydı.Ayrıca zırhları da 28 cm’lik toplara karşı koyabilecek kalınlıkta dizayn edilmişti.

02_dunkerque

DUNKERQUE

Dunkerque sınıfı gemileri üretme kararı alan Fransa’ya cevap olarak Almanya da 3 adet üçlü tarete sahip, 9 adet 28 cm toplarla donatılmış dizaynlara onay vermiş, ve yapım aşamasında olan Panzerschiffe D ve E, önce üretimi durdurulmuş, sonra dizayn değişikliği ve projenin detaylarındaki problemler giderilmiş ve nihayet Hitler’in istediği bu yeni dizayna uygun gemilere dönüşen D ve E’nin üretimi kaldığı yerden devam etmiştir. 16 Mart 1935 yılında Hitler, Versay ve diğer anlaşmaların Almanya’nın bağımsızlığına aykırı olduğunu ve bu anlaşmanın şartlarına uymayacağını ilan etti. Artık 10.000 limiti Almanya için söz konusu değildi. 1936 yılında suya indirilen Panzerschiff D ve E, Scharnhorst ve Gneisenau isimlerini aldı. Toplam ağırlıkları 31.847 tona ulaşan bu kardeş gemilerin zırhları da 33 cm’lik top mermilerine karşı duracak şekilde tasarlanmıştı. Ayrıca hızları da 31,5 knot’a kadar ulaşabiliyordu.

scharnhost ve gneseau

SCHARNHORST ve GNEISENAU

Tüm bu gelişmeleri dikkatle izleyen İngiltere, Almanya’ya gemilere özel bir limit yerine toplam gücün sınırlandırılmasına yönelik bir anlaşma sundu; 18 Haziran 1935 yılında iki tarafın da imzaladığı Anglo-German denizcilik anlaşmasına göre Alman donanması, İngiliz donanmasının en fazla yüzde 35’i kadar büyümesine izin veriyordu. Bu da, 525.000 ton toplam deniz gücü olan Britanya’nın, Almanya’ya toplamda 184.000 ton deniz gücüne ulaşabilecek bir sınırlama anlamına geliyordu. Yeni yapılacak gemilerle Almanya’nın deniz gücü toplamda 101.000 tona ulaşacaktı.

Denizlerin 5 süper gücünün ( ABD, Britanya, Fransa, İtalya ve Japonya ) 6 Şubat 1922 tarihinde imzaladığı Washington Anlaşması, denizlerdeki silahlanma yarışına engel konması amacı taşıyordu. Savaş gemilerine 35.000 ton ve 40,6 cm den yukarı topların yasaklandığı anlaşmada, savaş gemileri dışındaki gemilerin 10.000 üzeri olmaması konusunda da bir sınırlama getiriyordu.

Tüm bu gelişmeler ışığında Bismarck sınıfı 2 adet savaş gemisinin planları yapıldı ve inşasına başlandı. Bu gemilerin isimleri Bismarck ve Tirpitz olacaktı.

TİRPİTZ

TIRPITZ

TEKNİK ÖZELLİKLERİ

GENEL ÖZELLİKLERİ

GENEL ÖZELLİKLERİ

2

MOTORLARI VE ZIRHI

3

TARETLERİ

SİLAHLARI

SİLAHLARI

DÖNEMİNDEKİ DİĞER SAVAŞ GEMİLERİ

 

Editör: TE Bilişim