Çin'in 1980'li yıllarda ekonomik krize girmesi ve enflasyonun yüzde 30'dan fazla artmasına iktidardaki Komünist Parti'nin insan hakları ihlalleri ve baskıları da eklenince ülkedeki birçok kesim yaşananlara isyan etti.

Yolsuzluklar, kayırmacılık, yanlış ekonomi yönetiminin yanı sıra Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) reformcu lideri Hu Yaobang'ın partiden ihraç edilerek 15 Nisan'da öldürülmesi halkın öfkesini daha da arttırdı.

Demokrasi yanlısı aktivistler 1989 yılının nisan ayında Pekin’in Tiananmen Meydanı'na akın ederek daha fazla özgürlük, insan hakları, anayasa ve ekonomik alanlarda reform talebiyle haftalar süren gösteriler düzenledi.

Üniversite öğrencilerinin başını çektiği gösterilere işçi ve aydın kesimden bir milyonun üzerinde kişi katıldı.

Öğrenciler Tiananmen Meydan'ındaki komünist lider Mao Zedong'un portresinin karşısında 'Demokrasi Tanrıçası'nın heykelini dikti.

Pekin'deki protestolardan da ilham alan demokrasi yanlısı gösteriler kısa sürede ülke genelinde 400 kente yayıldı.

Gösterilerin ilk günlerinde eylemlere müdahale etmeyen hükümet 20 Mayıs'ta sıkıyönetim ilan etti.

ÇKP protestocuların taleplerinin karşılanmasının mümkün olmadığını belirtti.

Komünist Parti hükümetinin geri adım atmak yerine daha da sertleşmesi ve sivil halkın taleplerini gözardı etmesi öğrencilerin meydanlarda kalmasına yol açtı.

Tiananmen Meydanı'na 200 bin asker sevk edildi

Protestoları yabancı güçlerin manipüle ettiği "devrim karşıtı isyan" olarak nitelendiren Pekin yönetimi, 4 Haziran 1989 sabahı Tiananmen Meydanı'ndaki kalabalığı dağıtması için 200 bin asker görevlendirdi.

Kanlı baskında göstericileri çapraz ateşe alan askerler, Çin Kızılhaçı'na göre 2 binin üzerinde kişiyi katletti.

Çin yönetimi bu rakamı sadece 23 olarak açıklasa da yabancı kaynaklar 3 ila 10 bin civarında protestocu sivilin Tiananmen'de öldürüldüğünü belirtiyor.

Görgü tanığı yabancı gazeteciler, meydana giren askerlerin gerçek mermilere ilaveten tanklarla çok sayıda göstericiyi ezdiğini aktardı.

Kanlı baskında binlerce kişi de yaralandı.

Muhalif eylemcilerden büyük bir kısmı olaylar sırasında gözaltına alınırken bu kişiler uzun yıllar hapis cezalarına çarptırıldı, bir kısmından bir daha hiç haber alınamadı. Bir kısmı ise ülke dışına kaçmayı başardı. Ayrıca ÇKP içerisindeki aykırı sesler susturuldu. Parti içinde muhaliflerle bağlantısı olduğundan şüphelenilen kişiler tasfiye edilirken bu kişilerin bir kısmı ev hapsine alındı.

Meçhul asi: 'Tank adam'

Tiananmen'deki olayların bastırılması saatler sürdü. Ancak o günden hafızalarda tek başına tanklara karşı duran adam kaldı.

Önce Chang'an Caddesi'nde tankın üzerine çıkıp askerle konuşan ve 20'inci yüzyılın en güçlü sembollerinden biri haline gelen 'meçhul asi' daha sonra kendini tankların önüne atarak protestocu arkadaşlarının katledilmesini önlemeye çalıştı.

İki gösterici tarafından Type-59 tipi tankların önünden uzaklaştırılan 'Tank Adam'ın akıbeti ise sır olarak kalmaya devam ediyor.

Kimileri adı bilinmeyen bu şahsın Tayvan'a kaçtığını iddia ederken kimileri de halkın arasına karıştığını ve kendini gizlediğini belirtiyor.

Bazı insan hakları aktivistleri ise şahsın Çinli otoritelerce idam edildiğini öne sürüyor. İddiaların hiçbirisi doğrulanmış değil.

Çin Komünist Partisi aradan geçen yıllara rağmen Tiananmen Katliamı'na ilişkin gerçek rakamları hiçbir zaman açıklamadı.

Tiananmen'de olağanüstü güvenlik önlemi

Katliamın üzerinden on yıllar geçmiş olsa da Çin hükümet yetkilileri Tiananmen olaylarıyla ilgili yorum yapmaktan kaçınıyor.

Öte yandan kanlı baskının yıl dönümü olan 4 Haziran öncesinde ve sonrasında Pekin'deki katliamın yapıldığı meydanda kuş uçurulmuyor.

Sosyal medya ve mesajlaşma platformlarında içerisinde 'Tiananmen' geçen tüm kelimeler ve iletiler sansürleniyor.

Daha önceki yıllarda insanların birbirlerine Tiananmen katliamını ay, gün ve yıl olarak hatırlatma amacıyla 89,64 Yüen ya da 64,89 Yüen para transferi yapması yasaklandı.

Çin anakarada Tiananmen ile ilgili tüm programları yasaklasa da Hong Kong ve Tayvan'da vatandaşlar Tiananmen kurbanlarını anmaya devam ediyor.

Tiananmen olayları Çin'de neleri değiştirdi?

‘‘Birçok insan 1989 baharında olan Tiananmen Meydanı’ndaki görüntüleri hatırlıyordur. Bu olaylardan 25 sene sonra protestocuların isteklerine cevap verildi mi ya da sesleri duyuldu mu?’‘

Remi Castets, Bordeaux Üniversitesi, Çin ile İlişkiler Analiz Sorumlusu şöyle cevap veriyor:

Protestocular daha demokratik bir yönetim ve çok partili bir sistem istiyorlardı. Ancak şimdilik istekleri henüz yerine getirilmedi.

Bugünün Çin yönetimine bakacak olursak ayrılıkçı düşüncelerin hala bastırılmış olduğunu görürsünüz. Nobel Ödülü kazanan barış yanlısı düşünür Liu Xiaobo hala hapiste ve bu durum özgürlüğün kısıtlı olduğunu gösteriyor. Hala ardına geçemeyeceğiniz bir kırmızı çizgi var: Çin Komünist Partisi yetkisini sorgulayamazsınız.

Tiananmen Meydanı’ndaki öğrencilerin ikinci isteği de liberal ekonominin Çin pazarına getirdiği eşitsizliği ortadan kaldırmaktı. Şimdiki vaziyete bakacak olursak durumun çok daha kötü olduğunu görürsünüz.

Öğrencilerin üçüncü istekleri de yolsuzlukla mücadele ve parti içerisindeki akraba ve arkadaşları kayırma durumuna son vermekti. Bugün, partinin tamamı ticaret ile bağlantılı durumda, ve bu sorun çözülmüş değil. Bu durum partinin meşrutiyetini de zayıflatıyor.

Ancak partinin başarılı olduğu bir konu var ki, o da Çin ekonomisinde yaptığı reformlardır.

Çin hükümeti ekonominin büyüme oranını yüzde 7’nin üstünde tuttuğu sürece, sosyal hareketliliği de kontrol altında tutacaktır. Çünkü bu yüzde 7’lik büyüme ile Çin hükümeti,yeni yatırımcıları işçi pazarına adapte edebiliyor.

Şu anda Çin bir dönüm noktasında duruyor. Komünist Parti’nin, liberal ekonominin olumsuzluklarını azaltan gerekli şartları sağlayıp sağlayamayacağını ve fakir insanların mutsuzluğunu artıran gelir uçurumunu azaltıp azaltamayacağını göreceğiz.

Burada ilginç olan durum ise Tiananmen Meydanı olaylarına karışan insanların şu anda refah seviyesinin artmasından fayda sağlamasıdır.

Şunu söyleyebiliriz ki, Çin toplumu içerisindeki bazı insanlar, Çin Komünist Partisi’nin kendilerine getirdiği hayat standardı ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasından dolayı, demokratik haklarını bir kenara bırakmış durumdalar.

Editör: TE Bilişim