18 yıldır gazeteciyim. Birbirine benzemeyen birçok haber yaptım. Ermenistan’daki PKK köylerine de gittim, savaş koşullarındaki Afganistan’a da. Tecavüze uğramış perişan kadınlarla da konuştum, babası tarafından satılan kadınlarla da...

Arkadaşım Sebati Karakurt’la gitmediğimiz acayip iş, atlatmadığımız badire kalmadı.

29 Eylül’de Berlin’de bir Türk’ün açtığı ve Avrupa’nın en büyük genelevi diye lanse edilen Artemis de bizim için bir işti.

Ben zaten Türkiye’deki genelevlerle ilgili haberler yapmıştım. Mesela Karaköy Genelevi’nin Refah Partisi’ne oy veren kadınlarıyla konuşmalar, Kemal Derviş’i destekleyen Çorum Genelevi’nde röportajlar...

Artemis’e bu deneyimlerimle gidiyordum. Türk patron Kenan Şimşek görüşmeyi kabul etmişti. O bize anlatacak, fotoğraflar çekecektik.

Akşam saatlerinde, Berlin-Charlottenburg’da, olimpik stadyumun yanı başında, 12 bin metrekareye kurulu, ‘erkekler için 6 yıldızlı cennet’ denilen Artemis’teydik.

Kendini ele vermeyen, mavi ışıklarla kaplanmış dış cephesi, her nedense sanatoryuma gelmişiz duygusu verdi bana. Birazdan bu duygum yerle bir olacak, tecrübem hiçbir işe yaramayacak, dudaklarım uçuklayacaktı.

Biz genelev ‘mahremiyet’inin de odalarda yaşandığını zannederdik. Oysa adım attığımız ilk andan itibaren koridorlar, ortak yeme, içme, dinlenme alanları, havuz, sinema, koridorlar, merdivenler, hatta resepsiyon çırılçıplak insanlarla doluydu.

Sadece çıplak değillerdi. , odalardan bu ortak alanlara taşıyordu. Görmemeniz imkansızdı.

Giyinik olan sadece görevliler, bizi gezdiren patron ve bizdik.

İşte bu şok içinde yaptık bu haberi.

Artemis’in kendini ele vermeyen mavi ışıklarla kaplanmış dış cephesi, her nedense sanatoryuma gelmişiz duygusu veriyor.

Kapıdan girerken heyecanlı ve gerginim.

Resepsiyondaki üç kadın görevliden biri, bir erkeğin bileğine sarı bilezik takıyor. Sonradan öğreniyoruz ki 70 Euro’ya takılan bu bilezik giriş ücretinin ödendiğini işaret ediyor ve müşterinin yiyip, içip (alkolsüz), havuz, sauna gibi olanaklardan yararlanmasını sağlıyor.

Kenan Şimşek’i beklerken Artemis’in ne olduğuna ilişkin ilk görüntü beliriyor. Yüzlerce minik çelik kasanın sıralandığı bölümde sarı bornozlu bir Alman erkeğiyle çırılçıplak bir kadın öpüşüyor. Adam eğilip kasadan cüzdanını çıkarırken de dudakları birbirinden ayrılmıyor, kadın adamın avucundaki Euro’ları alırken de...

GÜVENLİK, HAREKETE DUYARLI KAMERAYLA

Barış adlı güvenlik görevlisi, Kenan Şimşek’in henüz gelmediğini söylüyor. Şimşek’i, güvenlik odasında uzun süren sessiz bekleyişimiz, yabancılık duygumuzu artırdıkça artırıyor.

Barış’la konuşmaya çalışıyoruz. Büyük patrona ‘Amca’ diyor. Zaten Artemis bir aile şirketiymiş. Duvardaki iki büyük ekranı işaret ediyor gururla, ‘Böyle bir teknoloji koca Avrupa’da yok’ diyor. Odalar hariç, Artemis’in her noktası harekete duyarlı kameralar tarafından gözleniyor. Barış, onlarca görüntü karesinden birini tıklayınca oda dışındaki kanepelerde sere serpe kadınlar, erkekler yakınlaşıyor. Günahkár kavimlerin yaşadığı Sodom ve Gomore kentlerinin içindeyiz sanki...

Oysa gördüğümüz, 21. yüzyılın Berlin’inde, Bir Türk’ün açtığı en büyük genelev Artemis’in güvenlik ekranına takılan görüntüler sadece. Barış hızla görüntü değiştirirken, içeride nelerle karşılaşacağımızı düşünmek beni daha da geriyor.

6 MİLYON EURO’NUN KAYNAĞI 10 KUMARHANE

Telefon geliyor ve Kenan Şimşek’in odasına çıkıyoruz. Siyah-beyaz çizgili takım elbise giymiş. Bizlerle birlikte olmaktan dolayı hiç de mutlu olmadığını her haliyle belli ediyor. İlk kez bir Türk gazetesinin randevusunu kabul ettiğini, ancak pişman olduğunu söylüyor.

‘Açılışa politikacılar gelince ortaya çıktım mecburen. Yoksa kimse bilmeyecekti beni.’

45 yaşında. 1969’da Almanya’ya göç eden bir babanın oğlu olarak Nürnberg’e gelmiş. Türkçe’yi çok az biliyor: ‘Almanlar’dan ziyan görmedim. Bu yüzden arkadaşlarımın hepsi Alman.’

6 milyon Euro’luk yatırım yapmak için çok kazanmış olmalı. Şimşek’in ne iş yaptığını o kadar merak ediyorum ki. Mafya mı, görünürdeki legal adam mı?

Bu sorumun cevabını alabilmek için Artemis’e iki gün iki gece boyunca gitmek, ayrıca fotoğraf çekimleri için sabaha karşı 4’ten sonra orada olmak ve Şimşek’le taksit taksit konuşmak gerekiyormuş meğer.

Şimşek, Almanya’da tam on kumarhanelik bir zincirin sahibiymiş. 18 yaşında kumar işine girmiş. 1993’te devlet denetimine bırakmış ve elinde sayısını söylemediği otomatik oyun salonları kalmış.

Dört yıl önce, bir başka zincir oluşturmaya karar vermiş. Erkeklere rüyalarının ötesinde, fantastik bir dünya sunmaya, hiçbir Avrupa ülkesinde görülmemiş, duyulmamış bir cennetin patronu olmaya soyunmuş.

‘Frankfurt’ta Alman arkadaşlarım burasının benzerlerini açmıştı. Ama bin 500 metrekare yani buranın üçte biri kadar. Ufak, pis ve illegal. Mühendisleri alıp, hepsini gezdim. Bunların resmi ve en büyüğünü yapmaya karar verdim.’

BERLİN POLİSİ: HERR ŞİMŞEK TEBRİK EDERİZ

Şimşek, arkadaşlarının sahibi olduğu genelevlerde erkeklerden para alma sistemi yerine kadın ve erkekten yarı yarıya para almaya karar vermiş. ‘Ama şimdilik kadınlardan almıyorum. 18 saat açığız. Üstelik üç öğün yemek ve alkolsüz içecekler dahil.’

Şimşek’in projesinin hayata geçmesi dört yıl almış. ‘Almanya’nın 30 şehrini, bütün Avrupa’yı gezdik. Hollanda, Avusturya, İspanya...’

Şimşek, çok kafa yormuş Artemis’in yeri için. Şehrin nüfusu, otel sayısı ve hatta her gün geçen otomobil sayısı. ‘Bizim kapının önünden günde 220 bin otomobil geçiyor. Bunların hesabını yapmak zorundayız.’

Sokaklarda rahatlayan Berlin polisinin kendisini nasıl tebrik ettiğini anlatıyor. ‘Herr Şimşek, hep böyle kalın. Burası Berlin’e yakıştı. Yüzlerce ahır var. Hepsi ruhsatsız ve pis. İnsanlar kandırılıyor, can güvenliği yok.’

Şimşek, şimdi Artemis’in, sokakta çalışan fahişelere ev olduğunu söylüyor gururla.

Patron bize Artemis’i gezdiriyor bizden başka herkes çırılçıplak

Patron önümüze düşüyor. İşyerini gezdirecek bize. Her ayrıntıyı gösterip maliyetini anlatıyor.

Artemis’in ortasında, bin metrekarelik bir yerdeyiz. Sürreel bir filmin setindeyim sanki. Kostümler ise sarı bornozlar, sarı havlular. Çok azı oyuncuların üstünde.

Şimşek, ‘Bir müşteri günde 10-15 tane kullanıyor’ diyor, bir yandan da yerden bir karış yüksekliğindeki metal zemini gösteriyor. Bedensel engelli müşteriler için asansörmüş: ‘Engelliler derneğinin başkanı da geldi. Onlara özel tuvalet ve duşlarımız var. Zorunlu düzenlemeler, 400 bin Euro tuttu.’

Bar, striptiz sahnesi, kanepeler, sauna ve hamam da burada. Tavan yüksekliği üç katlı binanın çatısına kadar ve üstü cam kaplama. Duvarlar rengarenk boyanmış. Devasa resimlerin tümü cinsel temalı.

Yolumuz daha loş bir bölümden geçiyor. ‘İki sinema salonumuzdan biri’ diyor. Bu salonun kapısı yok. Koltuk yerine kanepeler var. Dev ekranda hard bir film. Gözlüklü ve ciddi bir Alman erkek, bağdaş kurmuş seyrediyor. Dipteki kanepede ise oral yapılıyor. Kadın bizi görünce istifini bozmuyor, bir de el sallıyor.

Şimşek, sinema salonunun bitişiğindeki odaları işaret ediyor. ‘Yukarıdaki odalardan daha küçük. Film sonrası acil durumlarda kullanmak için!’

Artemis’in havalandırma, ısıtma ve dezenfekte bölümlerini de geziyoruz. Çamaşırhanede havlu ve çarşaflar 90 derecede yıkanıyor.

FANTEZİNE GÖRE 66 ODADAN BİRİ

Çatıya kadar yükselen helozonik merdiven, havuzun üzerinde genişliyor.

Duvarlar gece mavisi. Yıldızlar, gezegenler, eski İran minyatürlerini anımsatan kocaman bir resmi tamamlıyor.

Sıra odalarda. 66 odanın her birinin teması farklı. Pirinç plaketlerde oda adları yazılı. Kleopatra odasının tavan ve duvarı eski Mısır resimleriyle süslü. Akropolis ise eski Yunan. Fallus, Casablanca, Zebra, Binbir Gece, Safari, Tunus... Hepsi başka başka odaların adları.

‘Her bir odaya harcadığım para Ulus’ta bir daire alır’ diyor Şimşek. Bir başka kıyaslamayı da 30 Alman ressama yaptırdığı duvar resimleri için yapıyor: ‘Boyacılara verdiğim parayla küçük bir kerhane açardım.’

KRAL ODASI ÜCRETSİZ AMA 2400 EURO’LUK ŞAMPANYA ŞART

‘Şimdi Kral Odası’ komutuyla başka bir merdiven tırmanmaya başlıyoruz. Dikdörtgen şeklindeki Artemis’in dört ayrı merdiveni, içerideki kalabalığa karışmadan bina içinde hareket etme olanağı sağlıyor. Yolumuz restorandan geçiyor. Bornozlu ya da beline havlu sarmış erkekler yemek yiyorlar.

Şimşek bir kapıyı açıyor ve Kral Odası’ndan içeri giriyoruz. Yatağı kocaman bir kanepe sanıyorum loşlukta. Duvarların altın varaklı olduğunu sonradan farkediyorum. Odanın fiyatını soruyorum. ‘Ayrı bir ücret yok. Sadece 2400 Euro’luk şampanyayı almak zorunlu’ diyor.

Hizmete girişinin 17. günüydü. Hiç müşterisi olmuş muydu? ‘Olmaz olur mu? Alman işadamları geliyor. En uzun iki gün kalan oldu. En kısası bir saatti.’

6 milyon Euro harcayarak kendime pezevenk dedirtmem bu işi borsaya açacağım

15 mimar çalıştı. Dört kez maket yaptılar. Hiçbirini de beğenmeyip iade ettim. Psikopatım ya. Ya dört dörtlük olacak, ya hiç! Ya hiç olmayanı yapacağız ya olmayacak. Olan da bize yakışacak. Pezevenkler gezip ‘Sen hastasın, normal değilsin. Bu ne biçim fantezi?’ diyorlar. Para yetmez, fantezi de olacak. Frankfurt ve Düsseldorflu 100 küçük genelev sahibi, oralarda Artemis açmamam için ‘bizi aç bırakma’ diye yalvardı. İsviçreli bir arkadaşım yalvardı gezip, incelemek için, izin vermedim. Onun zihni fotokopi makinesi gibidir. İsviçre’de buranın küçüğünü yapmak istiyor. Gece aleminin Alman patronları da beni tebrik etti. Çok büyük rakamlarla bana ortak olmak istediler. Reddettim. Burası bir aile işletmesi.

Bir kişi gelsin, gezsin. Bana pezevenk desin, burayı hediye edeceğim. Genelev müsaadesi var ama burası bir fabrika. 6 milyon Euro harcayarak kendime pezevenk damgası vurdurmam. Burası bir erkek cenneti. İtalyan, İspanyol, Alman gazetelerinde ‘Altı yıldızlı oteli’ diye manşet oldu. Reklam için 500 bin Euro ayırdık ama 115 binde kaldık. Çünkü 24 ülkenin TV haberlerinde çıktık. Reklama gerek kalmadı.

İZİN VERSİNLER TÜRKİYE’DE KÜÇÜK LAS VEGAS KURAYIM

Avrupa’da aynı dekor ve büyüklükte dört halkalık Artemis zinciri kuracağım. Sekiz ay sonra açılacaklar. Altı yıl sonra da hepsini borsada satacağım. Bunun aynısını dünyada sadece bir Avustralyalı yaptı. Bir günde 6 milyon dolar topladı. Ben ikincisi olacağım. Kazandığım sülaleme yeter. Bu işi aileme yasaklayacağım. Ben altı yıl sonraki büyük parayı gördüğüm için bu işe girdim. Biz büyük bir aileyiz. Burası bir yıl boyunca bir cent kazanmasa bile sarsılmayız.

İki ay sonra burada yokum. 6 milyon Euro verip bir de her gün burada mı olacağım? Müdürlerim, genel müdürlerim var. Aile üyeleri işçi ve personelle muhatap olmaz. Sistem oturunca gideceğiz. Laptop’la İspanya’dan da kontrol edebiliriz. Türkiye’de açsam on katı para kazanırım ama siyasi ve sosyal bakımdan güven vermiyor. İzin verseler Türkiye’de küçük Las Vegas kurarım.

Ailemizin uyuşturucu konusunda sert kuralları var. Hiçbir örgüt bizden haraç istemeye cesaret edemedi. Sabancı’nın oğlu değiliz neticede. Elmayı atmayı bilen tutmasını da bilir.

2006 DÜNYA FUTBOL ŞAMPİYONASI’NDA ÇOK KAZANACAĞIZ

Biz 2006’nın hesabını da yaptık. 500 metre ötemizde dünya kupası oynanacak. Yüz binlerce erkek gelecek. Artemis’e aynı anda 651 müşteri girebiliyor. 18 saat boyunca açığız. Büyük ilgi göreceğiz, büyük paralar kazanacağız. Alman devleti bunu istemiş de FIFA’nın kontrolünden geçmiş gibi olduk. Avrupa’nın en büyük fuarı da yanımızda. Yılda 340 uluslararası fuar açılıyor, 14 tıp kongresi yapılıyor.

ARTEMİS’TEN NOTLAR

Siyah, Uzakdoğulu, Türk birçok ülkeden 20’li yaşlarda 70 kadın çalışıyor.

Müşteriler 18-70 yaş arası erkekler.

Kadınlar, günde ortalama 3-15 erkekle ilişki kuruyor. Bir günde ne kadar kazandıklarını, tüm ısrarımıza rağmen ‘bereketi kaçmasın’ diye söylemiyorlar.

Günde 5 bin havlu kullanılıyor. Pek tercih edilmediği için günlük kullanılan bornoz sayısı 600’de kalıyor.

1100 kadın ve erkek terliği kullanılıyor.

66 şaşaalı odanın dekorları apayrı ama demirbaşları aynı: Rulo kağıt havlu, çöp kutusu ve kül tablası.

Yatakların hepsi yuvarlak ve 4 metre çapında. Her müşteri çıkışında iki görevli çarşafı değiştiriyor.

Artemis’te sigortalı 40 Alman personel çalışıyor.

Müşteriyi rahatsız eden kadın hemen kovuluyor. Sarhoş ve şüpheli müşteriler içeri alınmıyor.

Çalışan kadınların kimlik örnekleri Berlin polisine veriliyor. Kadınlar devlete vergilerini kendileri ödüyor.

Müşteri olarak gelen engellilerin yüzde 80’i kendi kendine soyunabilecek durumda.

Otel kısmında ayrıca 61 oda var. Müşterisini dışarıdan getirenler için.

Yangın anında otomatik çelik perdeler inerek alevlerin başka taraflara sirayetini önlüyor.HÜRRİYET

Editör: TE Bilişim