GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Z.Abidin Kıymaz

‘MİLLİYETÇİLERİN SİYASİ ORGANİZASYONU OLMALI’

İstanbul da kısa adı TASAM olan olan kuruluş tarafından düzenlenen 5.Turk formunda ikinci gün 5.oturumda konuşan GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz 300 milyonluk Türk dünyasında Türk milliyetçilerinin siyasi organizasyon oluşturmalarına ihtiyaç olduğunu söyledi.

 GAP Gazeteciler Birliğinin gazetecilik heyecanı taşıyan değişik siyasi görüşlere sahip yöneticileriyle birlikte beraber bır şeyler başarabilme adına somut şeyler ortaya koyduğuna dikkat çeken Kıymaz’.. bu coğrafyada birlik bütünlük sağlamak ve beraber bır şeyler başarmayı mutlaka öğrenmek ve uygulamak zorunluluğu vardır. Biz GAP gazeteciler birliği bölgesel cemiyeti olarak bunu başardık, üylerıimiz ve yöneticilerimiz hepsi degışık sıyası görüşlere sahipler kırmızı çizgimiz devletin bölünmez bütünlüğü ve ay yıldızlı bayrağımız.

  300 milyon Türk dünyasının çok ortak değerı olmasına rağmen bırlık her konuda nasıl sağlayacağız bunun üzerine kafa yoruyoruz. Turk dünyası ıçın bir TURK FACEBOOK oluşturmalıyız. Artık sınırlar kalktı kardeşlerimizle ıletışım kurmakta dıgıtal araç gereçlerı ıyı şeklılde kullamalıyız. Yıllardır örülen duvarları Internet aracılığıyla yıkmalıyız. Turk Milliyetçileri başta Türkiye olmak uzere her ülkede sıyası orhanızasyonlarını oluşturmalı. Buna acıl ıhtıyaç var, ulkesını duşunen ülkesinin menfaatini on plana alan Milliyetçiler sıyası manada örgütlü olurlarsa devletin mıllletın gelecegı hususunda daha hassas ve kalıcı projeler ortaya koyarlar. Turk formu 300 mılyon turk Turk dunyasının meslelelrının konuşulup tartışılmasına katkı saglıyor emegı geçenlere teşekkur edıyorum’ dedı. 5.Turk formu sonrasında hazırlanan deklarasyonda şunlar yer aldı.

 

   5. Dünya Türk Forumu  İstanbul Deklarasyonu

5. Dünya Türk Forumu, 01-03 Haziran 2016 tarihleri arasında İstanbul’da Titanic Business Bayrampasa Otel’de yapıcı ve samimi bir ortam içinde gerçekleştirilmiştir. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından düzenlenen 5. Dünya Türk Forumu’nda “Stratejik İletişim: Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler” ve “Türk Diasporası Vizyonu, Stratejik İletişim ve Yönetişimi" ana temaları üzerine odaklanılmıştır.

 Toplantı’ya, bağımsız Türk dili konuşan ülkelerden ve Türk diasporalarının bulunduğu yaklaşık 40 ülkeden düşünce ve kanaat önderleri, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının yöneticileri, akademisyenler, Türkiye ve katılımcı ülkelerden ulusal parlamento üyeleri, senatörler, bakanlar, e. başbakanlar, çeşitli seviyelerde protokol temsilcileri, TÜRKPA Genel Sekreteri, TÜRKSOY Genel Sekreterliği, gözlemci diplomatik misyon temsilcileri ve ilgili uzmanlar ile medya temsilcileri katılmışlardır.

 01 Haziran 2016 Çarşamba günü Dünya Türk Forumu (DTF) Akil Kişiler Kurulu 4. Toplantısı yapılmış ve 02 Haziran 2016 Perşembe akşamı düzenlenen takdim töreninde 3. Türk Dünyası “Kızıl Elma” Ödülleri toplam 11 ayrı kategorideki sahiplerine tevdi edilmiştir.

Forum çerçevesinde; “Stratejik İletişim: Referans Değerler, Kurumlar, Kişiler”, “Türk Diasporası Vizyonu, Stratejik İletişimi ve Yönetişimi”, “Ortak Değerler, Bütünleşme ve Stratejik İletişim”, “Türk - İslam Sentezinde Sosyal Devlet Modeli ve Güvenlik”, “Medeniyetler Arası Etkileşim ve Medya”, “Medeniyet Sembolü Şehirler ve Güvenlik”, “Türk Medeniyeti Düşünce Birikimi ve Stratejik İletişim Perspektifleri” konularında sunumlar gerçekleştirilmiştir. Yine diasporalarla ilgili oturumlar “Yönetişim ve İletişim için Strateji ve Vizyon”, “Stratejik Yönetişim ve Diaspora”, “İstişare ve Karar Alma Süreçlerinde Diaspora”, “Stratejik İletişim ve Diaspora”, “Akademik Faaliyetler ve Diaspora”, “İş Dünyası ve Diaspora”, “Düşünce Kuruluşları ve Diaspora” ile “Bölgesel Perspektifler” başlıkları altında yapılmıştır.

 Ayrıca, söz konusu hususlarda Dünya Türk Forumu katılımcısı ülkeler ve diasporalar arasında işbirliği gerçekleştirilebilecek alanlara dair görüş teatisinde bulunulmuştur.

 Forum çalışmaları sonucunda önceki deklarasyonlar teyit edilmiş ve yeni dile getirilen öneriler ise aşağıdaki gibi şekillenmiştir:

 1.  “Dil” en önemli unsur olarak vurgulanmış, Türk dilinin geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. İmkan nispetinde birden fazla lehçenin öğrenilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Akli düşünceye önem veren, Türk dilinin gelişmesine ve kalıcılığına en fazla katkı sağlayan tarihî şahsiyetlerden biri olan Hoca Ahmet Yesevi’nin yolundan gidilmelidir.

 2.  “Alfabe birliği” üzerinde çalışmaların devam etmesi ve sonuca ulaştırılması gerekmektedir.

 3.  “Dil” ve “Alfabe” konusundaki çalışmalarda medya ve internet araçlarından, özellikle yaygın ve açık eğitim alanında etkin bir biçimde yararlanılmalı, ortak eğitim programları ve yazılımlar geliştirilmelidir.

 4.  Türk dünyasında ilişkilerin kalıcı hâle getirilmesi, karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin geliştirilmesine bağlıdır. Bu nedenle, “ekonomik işbirliği” imkanlarının artırılması gerekmektedir.

 5.  Tarih boyunca kullanılan ve yerleşen sembollerin birleştirici rolü dikkate alınmalıdır. Bu yönde katkı sağlaması muhtemel olan “Eski Türk Anıtları” gibi alanlarda arkeolojik çalışmalar teşvik edilmelidir.

 6.  “Ahilik” benzeri kurumların Türk dünyasını bütünleştirme noktasındaki etkisi göz ardı edilmemelidir. Modernleşme ile birlikte bu kurumların bazı vazifeleri devlet tarafından üstlenilmişse de, bir takım değerlerin yeni nesillere bireysel olarak kazandırılmasında yarı resmî kurumlar ile STK’ların oynayabileceği rol son derece önemlidir.

 7.  1915 olayları ile ilgili tartışmaların, bilimsel çerçeveden çıkarılıp tamamen siyasileştirilmeye çalışıldığı göz önüne alınmalı; Türkiye ve Türk dünyasına karşı yürütülen faaliyetlerin olumsuz etkilerini sınırlama amaçlı diplomasi, kamu diplomasisi ve lobi faaliyetleri daha etkin, güncel, makul ve ağırbaşlı bir şekilde kullanılmalıdır. 02 Haziran 2016 tarihinde Federal Almanya Parlamentosu’nda oylanarak kabul edilen “sözde soykırım” kararı da şiddetle kınanmıştır.

 8.  Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından BM kararları gereği derhal çekilmesi yönündeki çağrı ısrarla yinelenmiştir. Suriye ve Irak Türkmenlerinin içerisinde bulunduğu yaşamsal riskler için tüm ilgili otoritelere çağrıda bulunulması önemle tekrarlanmıştır.

 9.  Doğu’yu ve Batı’yı telif etme kapasitesine sahip olan ve Türk dünyasının Batı ile bağlantıları bakımından büyük önem taşıyan Türk diasporası için hem bulundukları ülkelere hem Türk dünyasına aidiyet ve sorumluluk temelinde davranmalarını sağlayacak yeni bir yaklaşım ve buna uygun politikalar geliştirilmelidir.

 10. Batı’daki STK’lar kuruluş amaçları bakımından Türk dünyasının çıkarlarına hizmete uygun değildir. Diaspora ile ilgili STK’lar için; değişime ve gelişime açık, Diaspora’nın sahip olduğu gücün bilinci ile davranmasını sağlayacak yeni bir strateji geliştirilmeli ve Diaspora için bir çatı oluşturulmalıdır.

 11. Batı’da gittikçe derinleşen “İslam korkusu” ile baş etme konusunda Diaspora’ya önemli sorumluluk ve görevler düşmektedir. Ahmet Yesevi ve Hasan Harakânî gibi öncülerin İslam anlayışını ve usulünü yaygınlaştırmak, “İslam korkusu” ile mücadelede etkili olabilir.

 12. Afrika’nın Türk dünyası açısından önemli bir kıta hâline gelmesi nedeniyle Kıta’daki Türk mevcudiyetine dönük orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirilmesi zorunludur.

 13. İslam düşüncesi ve kültürünün önemli şahsiyetlerinden olan İmam-ı Azam, İmam-ı Maturidi, ve Hoca Ahmet Yesevi tarafından oluşturulan öğretilerin; Anadolu ve Balkanlar pratiği ve sistematiği çerçevesinde yeniden güncellenmesi, Türk ve İslam dünyası için “iyi insan - mükemmel toplum” inşası yolunda ciddi katkı sağlayabilir.

 14. “Stratejik İletişim” kavramı açısından bakıldığında sosyal medyanın, Türk ve İslam imajını düzeltmek ve Diaspora’yı olumlu istikamette yönlendirmek açısından önemi büyüktür. İnternet ve sosyal medya, Diaspora açısından etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Türk dünyası ile ilgili film ve belgesel çalışmaları genişletilmeli ve daha nitelikli hâle getirilmelidir. TÜRKMEP (Türk dili Konuşan Ülke ve Topluluklar Medya Platformu) daha aktif hâle getirilmelidir.

 15. “Nogay Türkleri” gibi özel Türk topluluklarının kaybolmaması için özel çalışmalar yürütülmeli, önem verilmeli, dilleri ve kültürleri koruma altına alınmalıdır.

 16. Temel amacı, “katılımcı devletler arasındaki işbirliğinin kurumsallaştırılması” olan ve 3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye tarafından imzalanan Nahçıvan Anlaşması’na katılmamış Türk devletlerinin (Özbekistan ve Türkmenistan) Anlaşma’ya katılmasını teşvik etmek için faaliyetlerde bulunulmalıdır.

 17. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de Nahçıvan Anlaşması’na gözlemci ve “diyalog ortağı” gibi bir statü ile katılması üzerinde düşünülmelidir.

 18. Türk halklarının özel soy isimlerinde gözlenen -ov, -of, -ova vb. yabancı kültür veya ulus etkisinin kaldırılması için bu eklerin kullanılmaması yönünde devletler ve toplum düzeyinde farkındalık oluşturulmaya çalışılmalıdır.

 19. “Ulus dilde yaşar” çıkarımından hareketle; “ortak dil” konusunda yapılacak çalışmalar hızlandırılmalı, kapsamı genişletilmeli ve bu konuya dair dil, edebiyat ve kültür başlıkları altında kurumsallaşmalar hayata geçirilmelidir. Buna bağlı olarak “bir dilin yaygınlaşması, ekonomik ilişkiler ve gerçekleştirilen ticaretle doğru orantılıdır” gerçeğinden yola çıkarak ülkelerimiz arasındaki tabana yayılmış ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik mevzuat uyumlulaştırılmasına dair çalışmalar başlatılmalıdır.

 20. Yine “ortak dil” hususunda Türkiye’nin geçmişte yaptığı “Büyük Öğrenci Projesi”nde olduğu gibi ülkelerimiz arasında karşılıklı lise, lisans ve lisansüstü öğrencilik ve tahsil faaliyetleri, değişim ve çerçeve programları yaygınlaştırılmalıdır. Turizmin dil alanındaki güçlü rolüne binaen Türk dünyası ülkeleri arasında turizm hareketliliği ısrarla teşvik edilmelidir.

 21. Dünya Türk Forumu için bölgesel kurumsal temsilcilikler belirlenmesi yönündeki öneri ele alınmıştır. Bu çerçevede, Afrika, Güney Asya, Kafkasya, Orta Asya, Hint Alt Kıtası, Orta Doğu, Balkanlar, Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika, Pasifik vb. bölgelerde temsilcilikler oluşturulabileceği dile getirilmiştir. Oluşturulacak temsilciliklerin “kurumsal envanter” çıkarması ve çatı örgütlerle ağlar ve etkinlikler oluşturması/düzenlemesi, diaspora vizyon ve iletişiminde güçlü inisiyatif alması gerektiği vurgulanıp, ilk örnek kurumsallaşmanın Avrupa’da sağlanabileceği belirtilmiştir.

 22. Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu’nun Türkmenistan ve Özbekistan’a Forum’u temsilen bir seyahat düzenlemesi ve ilgili otoritelere Türk Konseyi üyeliğinin stratejik önemini yeni koşullar altında sivil konseptle teyit etmesi önerilmiş ve benimsenmiştir.

 23. Forum bünyesinde kurumsallaşan “Akil Kişiler Kurulu” ve “Kızıl Elma Ödülleri”ne ilaveten “Türk Kadın Zirvesi” düzenlenmesi, kurumsallaştırılması benimsenmiştir. Yine Türk dünyasında var olan düşünce kuruluşlarını bir araya getirecek “İnisiyatif Düşünce Avrasya” gibi bir platformda kurumsallaşma TÜRKPA tarafından önerilmiş ve benimsenmiştir.

Editör: TE Bilişim