Gazeteci Ruhat Mengi Eski Merkez Bankası Durmuş Yılmaz’la dikkat çeken bir ekonomi röportajı gerçekleştirdi.

Durmuş Yılmaz, karşı karşıya olduğumuz ekonomik tabloyu değerlendirdi.

Yılmaz önümüzdeki günler için, “Daha fazla hayat pahalılığı, fakirlik, ödenemeyen faturalar ve sefalet… Bu kış zor geçecek” uyarısını yaptı.

Yılmaz, karşı karşıya olduğumuz ekonomik tabloyu değerlendirdi. Önümüzdeki günler için, “Daha fazla hayat pahalılığı, fakirlik, ödenemeyen faturalar ve sefalet… Bu kış zor geçecek” uyarısı yaptı.

Ekonominin giderek daha fazla bozulması, döviz kurlarındaki hızlı yükselişin durmaması ve TL'nin dolar karşısında dünyada en çok değer kaybeden para birimi olması, hayat pahalılığının buna bağlı olarak artması Türkiye'nin en büyük sorunlarının başında geliyor. Bu konuda Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaları, bu gidişe rağmen birkaç maaş alan bürokratları, Millet İttifakı'nda tezkere için farklı oy kullanılmasını, ittifakta çatlak mı var sorusunu İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Durmuş Yılmaz'a sordum. Durmuş Yılmaz, TBMM eski Başkanı'dır ve 2006-2011 yılları arasında Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapmıştır.

“ŞEFFAFLIK KAYBOLDU”

■ Sayın Yılmaz, dolar 10 TL'ye dayandı ve ekonomistler döviz kurlarındaki artışın devam edeceğini söylüyorlar. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise “Ters dolarizasyon gerçekleşiyor, şu ana kadar döviz tevdiat hesaplarında 40 milyar dolara yakın çözülme var” dedi. Sizin görüşünüz nedir?

Merkez Bankası'nın (MB) bilançosu son derece şeffaftı, tabiri caizse bu bilançoya bakan MB'nın ince bağırsaklarını bile görebilirdi. Bu şeffaflık zarar gördü, kayboldu. Ne oldu; mesela dövize doğrudan müdahalelerle ilgili bilgiler paylaşılmadı. Birçok konu karanlıkta kalıyor. 128 milyar doların nasıl satıldığıyla ilgili herhangi bir kayıt yok. Sayın Başkan'ın dediği gibi bir çözülme varsa bunu biz bankaların bilançolarından, BDDK'nın istatistiklerinden görebiliriz. Bir miktar çözülme var ama 40 milyarlık çözülme söz konusu değil, o dönemde 11 milyar dolarlık bir artış var. Eğer gerçekten 40 milyar dolar çözülme olduysa o zaman bu kurun çok daha aşağı seviyeleri görmesi lazım, kaldı ki Başkan'ın konuşmasından sonra kur tekrar yönünü yukarı çevirdi, Türk Lirası değer kaybetmeye başladı.

“BİLİNÇLİ BİR TERCİH”

■ Şu anda siz Merkez Bankası Başkanı olsaydınız çözümü ne olurdu?

2001 krizinden sonra bir program yapıldı, ülkede bir kur istikrarından ziyade enflasyonun kontrol altına alınması hedeflendi. MB'nın enflasyonu kontrol altına alması işin başlangıcı. Bunu yaptığınız zaman kur da kendiliğinden aşağı inmeye, TL değerlenmeye başlayacaktır, dolayısıyla faiz oranları da ona göre aşağıya gelecektir. Buradaki anahtar cümle “Türk Lirası'nın itibarını korumak ve enflasyonu kontrol altına almak”. Yani yapılabilecek olanlar belli, yapıldı, denendi ve belli ölçüde de bunun sonucu alındı ama şu anda bu politika özellikle son iki aydır fazla itibar görmüyor, MB açıktan söylemiyor ama enflasyon hedeflemesini herhalde bıraktı, onun yerine cari açık hedeflemesine geçti. Önce “faiz sebep, enflasyon sonuç” idi, şimdi “cari açık sebep, enflasyon sonuç” diyorlar.

■ Doların artması ile elektrikten doğalgaza, akaryakıta ve gıda maddeleri dahil birçok ürüne zam geleceğini düşünemeyen bazı vatandaşlar “Beni ilgilendirmez, dolarla işim yok” diyorlar. Gerçek hâlâ toplumun bir kesiminde anlaşılamadı mı?

İçtiği koladan yediği ete, giydiği ayakkabıya kadar her şeyin fiyatı ona bağlı ama dediğim gibi; şu anda yönetim, iktidar Türk Lirası'nın bu kadar değer kaybetmesinden rahatsız değil, bunu kendisini fiyat istikrarına götürecek bir araç olarak görüyor. Bu yapılan bilinçli bir tercih!

VATANDAŞIN BANKADAKİ PARASINA EL KONABİLİR Mİ? İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, Merkez Bankası eski Başkanı Yılmaz, soruya şu yanıtı verdi: “Aklıselim yapılmamasını söylüyor, yapılırsa felaket olur.”

“TL DEĞER KAYBEDECEK”

■ Halkın bu kışı nasıl geçireceği onların sorunu değil mi, enflasyonun da düşmesi artık mümkün görünmüyor, büyük kitlelerin yoksulluğa düşmesi iktidarı ilgilendirmeyecek mi?

Bu para politikası tercihi ve fiyatlara yapılan zamlar vs. dikkate alındığında, kim ne derse desin senenin son iki ayı kaldı, enflasyonun aşağı geleceği söyleniyordu, Merkez Bankası Başkanı yatırımcılarla, piyasa oyuncularıyla bir araya geldiğinde “yılın dördüncü enflasyon raporu” sunumunda enflasyon tahminini yukarı doğru revize etti. Bu durumda Türk Lirası'nın daha da değer kaybedeceğini, bunun dolar fiyatları üzerinden, ithal girdileri üzerinden maliyetlere yansıyacağını söylüyorum. Dolayısıyla, daha fazla hayat pahalılığı, fakirlik, ödenemeyen faturalar, sefalet diyorum.

■ Bu kışın geçen yıllara kıyasla daha da zor geçeceğini mi düşünmeliyiz?

Yeni bir eylem planı vs. yapılmazsa zor geçecek. Avrupa'da enerji fiyatlarında önemli artışlar var, bütün ülkeler tedbirler aldı. Türkiye'de de bu tür tedbirler alınabilir ama dediğim gibi hükümet tercihini başka yerde kullanıyor. Bu bir siyasi tercih, onlar ülkenin kaynaklarını kendi siyasi tercihleri doğrultusunda yönetiyor, yönlendiriyorlar.

Tezkereyle verilen 2 yıllık yetki seçimi ertelemek amacıyla kullanılabilir

■ Sınır ötesi harekat izni ile ilgili tezkereye İYİ Parti “Evet” dedi. Mesela seçimden önce bundan yararlanarak sınır ötesi bir harekatla iktidarın seçimi ertelemesi mümkün değil mi, bu ihtimal düşünülmedi mi?

Şimdi, 2 yıllık bir süre bir kere çok uzun, benim şahsen buna itirazım var, İYİ Parti de bu tezkerenin artılarını ve eksilerini dikkate alarak eylemde bulundu. Fakat ben 2 yıllık bir sürede bir askeri harekatta bulunup ulusal coşkuyu harekete geçirip buradan siyasi çıkar devşirilmek istenebilir, böyle bir şeyin olma ihtimali sıfır değil, onu söyleyeyim. Ama şuna inanıyorum, darbe dönemlerinde bile Türkiye seçim yapmaktan vazgeçmedi, bu 2 yıllık sürenin belki böyle bir amacı olabilir, ben toplumun bugün geldiği nokta itibarıyla seçimleri ertelemeyi göze alacaklarını düşünmüyorum. Seçimler mutlaka yapılacak, demokrasi deneyimimiz bunu gösteriyor, toplum buna izin vermez. Niyetleri uzun bir süre alıp seçimi ertelemek ise bile!

“İTTİFAKTA ÇATLAK YOK”

■ Millet İttifakı içinde CHP ve İYİ Parti tezkere için farklı oy kullanınca hemen “çatlak var” iddiaları ortaya atıldı, sizin parti içinde “hayır” oyu kullanmanız da aynı şekilde dikkat çekti, ne diyorsunuz?

Ne İYİ Parti, ne de Millet İttifakı içinde çatlak yok, merak etmesinler. Partiler ve insanlar farklı görüşe sahip olabilir, son derece demokratik bir durum. O çatlak, istedikleri bir şey ama yok!

■ İnsanlar döviz hesaplarına el konabilir mi diye endişe ediyorlar, sosyal medya programlarında tartışılıyor, bu mümkün mü, ihtimal sıfır mıdır?

Hiçbir yerde ihtimal sıfır değildir ama aklıselim bunun yapılmaması gerektiğini söylüyor. Böyle bir şey yapılırsa felaket olur. Onun bedeli çok ağır olur.

Önümüzdeki ilkbaharda erken seçim olabilir

■ Hükümetin 2022'de yapılmasını planladıklarıyla daha da büyük açıklar oluşacağı, devlet kuruluşlarının gelecek yıl 18 milyon TL finansman açığı vereceği de gündemde. Bu konudaki görüşünüz nedir?

2022 bütçesi TBMM'ye sunuldu. Hükümet 1.7 trilyon dolarlık harcama ve 1.3 trilyon dolarlık gelir öngörüyor. Bütçe açığı var. Bütçenin önemli bir kısmı; memurların maaşı, sosyal güvenlik giderleri, faiz giderleri, artı cari transferler. Cari transfer nedir; okulların, hastanelerin, diğer kamuya ait malların bakımı, onarımı. Yani burada bir alan ayırıp da kalanıyla ben fakir fukaraya destek vereyim veya ihracatı desteklemek için bir yardımda bulunayım diyecek hali yok. 84 milyon yurttaş şu andaki bütçenin içine sığamıyor! Bütçenin ancak % 7'si yatırıma gidiyor. Bu kadar yatırımla orta gelir tuzağından çıkamayız.

■ Ekonomide çözüm görünmüyor gibi.

Ekonomideki sorunlar çözülebilir, eğer çözemezsek zaten ülke olarak batarız. Çözüm için doğru politikaları, doğru zamanda uygulamak lazım. Şöyle diyelim; siyasi iktidar bu politikaları uyguladığı sürece sorunları daha da derinleştirecektir. Ne zamana kadar; sandıkta bunun hesabı demokratik şekilde sorulup iktidar değişinceye kadar.

FAİZ KARARI BİR İŞARET Mİ?

■ Ekonomideki bu gidişle seçimin bir yıl daha bekleyebileceğini düşünüyor musunuz?

Hükümet faizi indirdi, zannedersem 2017-2018'de olduğu gibi ekonomiyi canlandırıp bir erken seçime hazırlanıyorlar. Diğer taraftan da diyorlar ki “Seçim zamanında yapılacak”, zamanı 2023 Haziran ayı. Merkez Bankası'nın ve kamu bankalarının faiz indirmesi ve kredi genişlemesine gitme niyeti seçim açısından düşünüldüğünde seçimin çok daha yakın olduğunu gösteriyor. Belki de önümüzdeki ilkbaharda seçim olabilir.

Devam eden israf siyaset körlüğüdür vicdansızlıktır

■ Bu tabloya rağmen devletin giderlerinde bir kısma yok, aksine örneğin AKP-MHP koalisyonu bürokratların “çoklu maaş” almasına devam edilsin istedi. Oysa Ankara, İstanbul, Adana gibi muhalefet partili belediyeler israfları kısarak halka destek olmaya çalışıyorlar. Belediyeler yapabiliyorsa iktidar Türkiye çapında neden yapamıyor? Yoksulluk artarken bu çelişkinin açıklaması ne?

Bu bir tercih meselesi, Ankara Belediyesi böyle tercihte bulunuyor, bunlar da bu şekilde bulunuyor. Bu vicdansızlıktır, siyaset körlüğüdür, merhametsizliktir, ne derseniz deyin.