MEB’in verilerine göre, sözleşmeli öğretmen sayısı 119 bine yaklaştı. Sözleşmeli öğretmenlerin Türkiye’deki toplam öğretmenler içindeki oranı yüzde 10’u geçti.

Güvencesizliği kalıcılaştırdığı eleştirilerinin yanı sıra öğretmenler arasında ayrımcılığa neden olduğu için de tepki çeken uygulama kapsamında çalışan öğretmen sayısının 2016 yılında 17 bin 763 olduğu öğrenildi. Bu sayı 2017 yılında 39 bin 278’e, 2018 yılında da 63 bin 557’ye çıktı. Sözleşmeli öğretmen sayısında 2018 ve 2019 yılları arasındaki artış ise büyük oldu. MEB’in verilerine göre, 2018 yılında 63 bin 557 olan sözleşmeli öğretmen sayısı 2019 yılında 40 bin artarak 103 bin 399’a yükseldi. Kadrolu atanan öğretmenlerin sayısını, “mali nedenlerle” artıramadığını açıklayan MEB, 2020 yılında da öğretmenleri sözleşmeli olarak atamayı sürdürdü. 2020-2021 eğitim öğretim yılında sözleşmeli öğretmen sayısı, 118 bin 558’e yükseldi.

MEB’in 2020 yılına ilişkin faaliyetlerini içeren raporunda, sözleşmeli istihdam modelinin ayrımcılığa yol açtığını ortaya koyan ifadelere yer verildi. Bakanlık, 2020 Yılı Faaliyet Raporu’nun, “Zayıflıklar” bölümünde, “Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki özlük farklılıkları bulunması” ifadesini kullandı.

Özel okullarda çalışan öğretmen sayısı 1.5 milyonun üzerinde.

MEB daha insaflı olduğu söylenebilir.  Ücret konusunda kadrolu öğretmenelere yakın ücrete verdiği söylenebilir. Ama özel okulların asgari ücret vediği öğrenildi.

2020 yılındaki sözleşmeli öğretmen sayısı 1 milyon 117 bin 686 iken  2021 yılına ait veriler olmadığı için öğretmen sayısının 1 milyon 500'lere dayandığı iddia ediliyor.

Konu ilgili olarak Av.Tuğba Güzel Akyıldız bir açıklama yaptı.

Akyıldız'ın açıklaması şöyle:

ÖZEL EĞİTİM KURUMLARI KANUNU MÜLGA 9. MADDE VE YARGITAY UYGULAMASI GEREĞİ İŞ GÜVENCESİNDEN YOKSUN ÖĞRETMENLER

Özel Eğitim Kurumları Kanununun ücrete ilişkin 9. Maddesinin mülga (kaldırılan, kapatılan) olması ile özel öğretim kurumlarında çalışan tüm öğretmenler asgari ücretle çalışma zorluğu ile karsı karsıya kaldı.

Öğretmenlerin kıdemine, alanına bakılmaksızın aylık ücretleri durumu kötüye kullanan birçok kurum tarafından asgari ücret olarak belirlenmektedir. İşsizliğin artması ile mevcut kurumlarda çalışan öğretmenler öğretmenlik görevlerinin yanı sıra, broşür dağıtma, kıyafet satma, sekreterlik ve call centerlık gibi işlerde de asgari ücret karşılığı çalıştırılıyorlar.

Bu durum bugün o kadar vahim bir hale gelmiştir ki işini kaybetme korkusu içerisinde olan ve Yargıtay uygulamaları ile de belirli süreli işçi statüsünde olan, iş güvencesinden yoksun öğretmenler her sene “sözleşmelerimiz yenilenmezse” korkusu ile her türlü meslek onurlarına aykırı taşeron işlerde ve ayak işlerinde çalıştırılmaktadır.

Öyle ki devlet kurumlarına giren ve bu statüyü kaybetmek istemeyen öğretmenler de izin almaya dahi korkmaktadır.

Aynı anda canlı ders vermek zorunda olan öğretmen çiftin 1.5 yaşındaki çocukları balkondan düşerek vefat etmişti.

ACİLEN YASAL DÜZENLEME YAPILMALI

Acilen yasal düzenleme yapılarak öğretmenlere iş güvencesi hakkının sağlanması gerekir.

Kaldı ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin zihniyeti ile temellerini kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine ve eğitim ve öğretime verdiği öneme zıt şekilde yapılan bu düzenleme, öğretmenleri ücret ve maaş kaygısı ile öğrencilere haksız olarak yüksek notlar vermek zorunda bırakmaktadır.

Eğitim sektörünü bu şekilde yıkmak, eğitimci değil işçi muamelesi yapmak gelecek nesillerin yok edilmesidir.

Editör: TE Bilişim