Güç nedir ,diye sordum kendime..

Gücün sınırları nelerdir?

Bir insan sahip olduğu güç ile neler yapabilir ya da başarabilir?

Sorguladığım her şeyin cevabı “İnsanın kendisine inanması ve güvenmesi“ olarak karşıma çıktı.

Kendisine ve yola çıktığı insanlara güvenen bireylerin ,hayatta kaybetme lükslerinin olmadığı kanaatine vardım .Kendisine ve aynı yolda yürüdüğü arkadaşlarına güvenen bir ekip olarak, Habererk olarak, yeni vizyon ve misyonumuzla karşınızdayız.. ”Önce yolda yoldaş, sonra yol” ilkesiyle hareket edecek bir aile olarak ”merhaba” diyoruz sizlere.. Kendini ve özünü bilen herkesin adresi olan Habererk, yepyeni proje ve çalışmalarıyla her zaman olduğu gibi sizleri kucaklayacak.

Tespit ettiğimiz sorunlar ile birlikte bu sorunların çözümünü de gücümüz yettiğince sizlerle paylaşmaktır niyetimiz. Bu kapsamda ele alınması gereken konuların başında “eğitim” konusu geliyor. Bu sebeple ara verdiğim yazılarıma “Eğitim ve Eğitimin Gerçekleri” konusu ile devam edeceğim..

Eğitim genel manada, bir insanın duygusal, bedensel zihinsel olarak sahip olduğu yeteneklerini belirlenen bir amaç doğrultusunda geliştirmesidir. Bilgi kazanmak , davranışları geliştirmek yolunda atılan adımların hepsi, eğitimin kapsamında yer almaktadır. Eğitim sürekli devam eden bir süreç olmakla birlikte, kişinin bu süreçteki davranış değişikliği eğitimin nihai hedefidir. Eğitimi kültürlenme süreci olarak da tanımlamak mümkündür.

Eğitim toplumların gelişmesi ve refah düzeyinin artması için, birinci ve en vazgeçilmez unsurdur. Bir milletin en önemli dinamiklerinden biri olarak karşımıza çıkar her daim. Eğitime önem veren toplumlargelişirken, vermeyenler çağın gerisinde kalmakta ve sömürü ülkeleri haline gelmektedir.

İnsanlık tarihinde konumuzla ilgili bir çok örnek olmakla birlkte , çok uzağa gitmeye gerek duymuyorum .Bu gerçeği tarihimize baktığımızda da net bir şekilde görmekteyiz. Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde ilmi çalışmaların ve sanatın zirvede olduğunu ,gerileme ve yıkılış döneminde ilim yerine hurafelerin hakim olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz..

Diğer  taraftan Asr-ı Saadet dönemini incelediğimizde , karşımıza Ebu Cehil örneği çıkıyor.. Hepimizin Ebu Cehil (cahillerin babası)olarak bildiğimiz bu kişiye , bu sıfatı , o dönemim Müslümanları vermiştir. Gerçek adı Amr Bin Hisam olan Ebu Cehil ’e ,bu sıfat verilerek , yaptığı her kötülüğün kaynağının cehalet olduğu vurgulanmak istenmiştir. Peygamber Efendimiz’ de bu sıfatı onaylamıştır. Bu olay ilmin ve eğitimin ispatı niteliğindedir…

Bir toplumda eğitime ne kadar önem verilirse, o toplumda yaşayan vatandaşların eğitim düzeyi de o kadar yükselecektir. Eğitimli insanların toplumsal olaylara duyarlılığı had safhadadır. Toplumsal meselelere yaklaşımları, tepkileri , meseleler karşısında aldıkları tedbirler farklı olur. Zira okuyan, araştıran ve sorgulayan nesiller ilim ve kültür seviyesinin artmasına öncülük ederler .İmam-ı Azam öğrencilerini ”Fikir Anarşisti” olarak tanımlar.İşte tam da bu tanımlamaya uygun olarak yetişen nesiller, çağa ayak uyduran, hatta çağın ötesine hakim olacak kabiliyette olan nesiller olarak karşımıza çıkar.

Her alanda olduğu gibi, eğitim konusunda da bizlere yol gösterici olan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ ün de işaret ettiği gibi:

“Bir milleti hür, bağımsız şanlı yüksek bir toplum olarak yaşatan da ,köleliğe yoksulluğa dönüştüren de eğitimdir….”

Gökçe Kız