Pek bilinmez… Bizim “minibüs” adıyla bildiğimiz araçlar, koltuksuz, camsız ve klimasız olarak ithal edilirler. Ruhsatlarında da “kamyonet” yazar.

Neden?

Pek çok sebebi var. Birincisi maliyet…

Yine pek bilinmez ama araç koltuklarında, Türkiye, dünyanın önemli üreticilerindendir. Cam ve klimada da… 

Ülkemizde üretilen koltuklar, minibüslere takılmak üzere, hafif ticari araçları ithal ettiğimiz İtalya, Almanya ve Fransa’ya gittiğinden, gidiş ve geliş nakliyeleri, işçilik, işletme kârı ve vergiler sebebiyle maliyeti, dolayısıyla fiyatlar çok yükselir.
Diğer sebep, koltuk sayısı ve yerleşim tiplerinin, kullanım amacına göre farklılıklar göstermesi… İthal edeceğiniz araçlarda kaç koltuk olacak? Talep ihtiyaca göre farklılıklar gösterdiğinden, montajların, ülkemizde ihtiyaca göre yapılması herkes için pratik bir çözüm olur.

İşletmeler, imalatlarını Sanayi Bakanlığı ve TSE denetiminde yapmak zorundadırlar. 

Yaptıkları imalatın uygunluğunu belgelerler ve ithal edilen aracın ruhsatı, bu belgelerle birlikte ilgili devlet dairesine gider, işlemlerin usulüne uygun yapıldığı tasdiklenir ve aracın ruhsatı “kamyonet”ten “minibüs”e dönüşür. Ardından muayeneye girer, oradaki son kontrolden sonra trafiğe çıkar.

***

2007 yılında Ak Parti iktidarı, servis araçlarının “yeterlilik ve çalışma şartlarını belirlemek” ve “denetim hizmetlerini” yapma görev ve yetkisini yerel yönetimlere devretti. Bu tarihten itibaren “biri dışında” tüm belediyeler, kendi sınırları içerisinde kaç servis aracı çalışacağını, onların güzergâhlarını ve çalışma usullerini, çıkardıkları yönetmeliklerle belirlediler. 

Yönetmeliğin çıktığı yerlerde okul ve personel servisleri, belediyelerin çıkardığı yönetmeliklerde belirlediği standartlarda çalışmaya başladılar ve çalışacak araç sayısı sınırlandığı için, bu araçlar, aynı ölçüde olmasa da hatlı minibüsler ve ticari taksiler gibi bir değer kazandılar.

Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu yönetmeliği çıkarmadı.

***

2015 yılı Nisan ayında o zamanki başbakanımız Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bir spor salonuna servisçileri toplayıp, “nihayet yönetmeliğin çıkarılacağı”, yönündeki müjdeli haberi açıkladılar.

İstanbul’da 60.000’in üzerinde servis aracı çalıştığını hesap edersek, aynı zamanda “iyi bir seçim yatırımı” olacağı da düşünüldü herhalde…

Trajikomik gelişmeler bundan sonra başladı:
Önce Belediye ve Servis Araçları Odası, rant sağlama niyetli kişilerin kararı istismar etmelerini önlemek için, bu tarihten sonra alınan araçlara yol belgesi vermeyi ve oda kayıtlarını durdurdu. Ve müjdelenen karar beklenmeye başladı.
Bu arada “kimin hak sahibi olacağı”yla ilgili hukuki bir belirsizlik olduğu için araç satışları, dolayısıyla bu araçların üretimini yapan işletmelerde üretim durdu.
Sadece İstanbul’da 60.000 servis aracı çalıştığı ve ortalama bu araçların 5 yılda bir değiştiği hesap edilirse, yıllık 12.000 araçlık bir üretimden ve iş hacminden bahsediyoruz…

***

Haziran seçimleri geldi, yönetmelik çıkmadı…

“Seçimler yenilenecek, 1 Kasım seçimlerinden önce muhakkak çıkaracağız” dediler, yönetmelik yine çıkmadı.

“Yılbaşına yetiştireceğiz” dediler, çıkmadı.

Bugün itibariyle 1 yılı aşan süredir, Büyükşehir’in çıkarması gereken karar, bir sonraki aya erteleniyor.

Servisçiler ne düşünüyor bilmiyorum. Muhtemelen kurulduğundan beri en akılda kalan sloganları “aldatan da olmayacağız, aldanan da olmayacağız” olan Ak Parti tarafından “aldatıldıklarını” düşünüyorlar.

Servis araçlarını imal eden işletmelere gelince: Zaten tamamı küçük ve orta boy işletmeler olan firmaların tamamına yakını, 3-4 aylık beklemeye bile dayanamadılar ve kira, personel, finans giderlerini karşılayamadıkları için battılar.

Peşinden onların malzeme aldıkları, koltuk, cam ve klima imalatçıları battı…

Pek tabii bu işletmelerde çalışan binlerce işçi işsiz kaldı.

Neden?

Bu kadarcık bir sorum var.

Geçen yıl Nisan ayında servisçileri toplayıp sektöre “büyük” bir müjde veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Topbaş’a… 

“Emekliliği inanılmaz vizyonuyla sonuna kadar hak eden” “Eski” başbakanımız Sayın Davutoğlu’na…

Ve onların “ebedi” lideri, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a.

Neden?

Neden müjde verdiniz? 

Neden yerine getirmediniz?

Neden yönetmeliği çıkarmıyorsunuz?

Velev ki vazgeçtiniz neden vazgeçtiğiniz açıklamıyorsunuz?

Hiç kimsenin sebebini bilmediği bir sorumsuzluk ve ihmal yüzünden bir sektörü ve binlerce insanın hayatını darmadağın ettiniz? 

Neden?

AHMET UZUN

Editör: TE Bilişim