Yeniçağ'ın haberine göre, İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, Karadeniz'de doğalgazın bulunması sonrası Türkiye'de cari açık konusunun gündemden kalkacağını ve artık cari fazla ve döviz fazlası döneminin başlayacağı şeklinde yaptığı açıklamaya tepki gösterdi. Koncuk, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki düşüş ve gerçekleşen cari açığa dikkat çekti.

İsmail Koncuk'un yaptığı açıklamaşu şekilde:

Doğalgaza dayanarak Albayrak,"Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı" demiş.‬

Dileriz öyle olur, dileriz doğalgaz haberi ve açıklanan miktar doğru çıkarve yeni hayal kırıklıkları yaşamayız. Dileriz bu bir başlangıç olsun, diğer bölgelerimizde de benzeri enerji kaynakları bir an önce bulunsun, ancak Albayrak, peşin parayı görünce (!) yine kantarın topuzunu kaçırmış. 

Halbuki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haziran 2020 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre, ödemeler dengesi Haziran 2020’de 2 milyar 934 milyon dolar açık verirken, 12 aylık cari açık 11 milyar 94 milyon dolar oldu. Merkez Bankasının rezervlerinin eksiye düştüğü ise herkesin malumu. Dış borç stoğumuz ise 431 milyar dolar. Türk lirasının, döviz karşısındaki değer kaybı ise başlı başına bir sıkıntı. Döviz konusunda, Maliye Bakanının geçmişte söylediği sözlerin ve öngörülerinin hepsinin boş çıktığı da hepimizin malumu. 

Bu arada, yıllık doğalgaz ihtiyacımız 50 milyar metreküp, Cumhurbaşkanının açıklamasına göre, rezerv 320 milyar metre küp, yani Türkiye’nin 6,5 yıllık ihtiyacını karşılamaktadır. Tüm bunlar daha kapasiteli enerji kaynakları bulunması için yeni bir umut, yeni bir başlangıç olsun, inşallah. 

Berat Albayrak’ın sözlerinin ise, ciddi bir devlet adamının yaklaşımlarından çok uzak, adeta şımarık bir çocuk tavrı ve bir Maliye Bakanının, ekonomideki başarısızlıkları sebebiyle, kaybettiği itibarını, bu doğalgaz müjdesi ile kapatmaya yönelik olduğu, çok açıktır. Tabiki, doğalgazın değil 320 milyar metre küp, 1 trilyon metre küp de olsa, ayrı bir konudur ve Berat Albayrak’ın, Maliye Bakanı olarak, başarısızlığını unutturması veya kapatması mümkün değildir.

Bu yaklaşım, aklıma Nasrettin Hocanın fıkrasını getirdi. 

Nasreddin Hoca bir ahbabından borç almış. Elde avuçta olsa Hoca hemen ödeyecek ama yoksulluğun iki gözü de kör olsun. Daha vadesi gelmeden adam alacağı için Hoca’nın kapısını aşındırmaya başlamış. Bir böyle iki böyle derken yine bir gün adam borcunu istediğinde;

– Şu anda yok ama, demiş, çok yakında ödeyeceğim,
Böylesi düşman başına, adam yüzsüz mü yüzsüz:

– Söyle Hoca, ne zaman vereceksin, kimden bulup vereceksin!
– Evin önüne çalı ektim!
– Niye?
– Koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak.
– Sonra?
– Bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek, dokuyacak, ben de götürüp satacağım.
– Eee?
– Ne e’si be adam, sordun ya, senin paranı o zaman öyle ödeyeceğim.
Buna kim gülmez; adam da kasıklarını tuta tuta gülünce Hoca:

– Gidi hâlden bilmez, demiş, peşin parayı gördün ya gül bakalım!

Editör: TE Bilişim