Yurt dışında olduğumdan dolayı memleketteki kütüphanemdeki kitapları bir türlü getiremedim. Fırsat buldukça buradaki kütüphanemi zenginleştirmeye çalışıyorum.

Erol Cihangir hocamın Doğukütüphanesi yayınlarında yayınladığı Enver Paşa ile ilgili bütün kitaplar elimde bir kaç defa okudum ve hep hüzünlendim.

Son olarak Ali Bademci'nin Sarıklı Basmacı kitabını okudum.

Sanki Türkistan'da ben ve bir kaç arkadaşım İbrahim Lakay'ın ihanetlerini orada yaşıyoruz...

Aslında Avrupa'da yaşıyoruz.

Ülkücü hareketin içinde ailecek dost olduğumuz kişilerin son zamanlarda vermiş olduğumuz mücadelede İbrahim Lakay'laşmaları ve mücadeleye set vurmaları karşısında Enver Paşa'nın: "Kardeş kanı dökülmesin" diyerek ihanetlere mücadeleye sekte vuranlara iyi niyeti...

Daha ileri giderek saldırılarına karşı AHDE VEFA ve Aile Dostluğu da girince aynı duyguları yaşarken sanki o devrin senaryosu günümüzde tekrar sahneye konulmuş gibi ruhen daralmaya başladım.

Yukarısı bıyık, aşağısı sakal misali, elimiz kolumuz bağlandı. Enver Paşa'nın sabrı ve 
"Kardeş Kanı Dökülmesin" 
Sözlerinin başka versiyonunu yaşamaktayım.

Karmaşık duygular, kırık düşünceler...

Bazen çekil kenara, hiç bir şeye karışma, hayatın keyfini sür...

Dava arkadaşlarım diye davana sarıldıkça arkadan hançerlenmeler...

Bu duygularla da boğuşmaktayım...

Enver Paşa, Sovyet Rusya'ya karşı mücadele verirken, bizler de Kuva-yı Milliye Ruhuyla Türk Milletinin son şansı 2019 diyerek...

Vatana girememek, gönüldaş dediklerimizin bizi arkadan hançerlemeye çalışmaları...

Ve Enver Paşa'nın Şehadedi...

Türkistan'ın Sovyetler tarafından işgali...

Katledilen Türkler...

Aynı kaderin olmaması için dua edip, mücadeleye başlamamız...

Sonun öyle olmaması için gayretlerimiz...

İbrahim Lakay'ların bitmediği günümüzde torunları ve çaşıtların önümüze set çekmeleri...

ihanetleri...

Yoruldum...

****
Ne 12 Eylül öncesi ne de sonrasında harekete en küçük bir hizmeti olmayıp, mücadelesi olmayıp büyük dava adamlığı yalanlarının internet ortamındaki yalanlarla samimi insanların kandırılmaları.

Kandıran sahte kahramanların sözlerinin emir telakki edilmeleri ve büyük dava adamı ilan edilmeleri.

Hayatında bir gece nezarette kalmayıp, yıllarca zindanlarda yatmış gibi, büyük olaylara imza atmış gibi bilmeyenlere anlatılması ve bilenlerin susması...

Hayatını davasına adamış bedeller ödemiş, zindanlar, sürgünler yaşamış ve hala "Davam" diyerek yolundan çizgisinden taviz vermeyenlerin sahte kahramanların kıskançlığı ve egoları sayesinde "HİÇ YOKMUŞ" gibi anlatılıp daha da ileri giderek iftiralar ve ihanetleri.

Yiğitlere yaklaşıp sonra onlardan duyduklarını kendileri yapmış gibi gerçek dava erlerine iftiralar, arkadan hançerlenmeler, ve daha da ileri giderek onları HAİN ilan etmeler...

Sap ile Samanın karıştığı bir zamanda...

Yoruldum...

Gerçekten yoruldum.