Saymaz, "Erdoğan, Suriye faturasını Altılı Masa’ya keser mi?" başlıklı yazısında, "‘Şam Fatihi’ olamadığı için değişen koşullar gereği ‘Barış Elçisi’ unvanını üstlenmeye yönelen Erdoğan, Suriye faturasını Altılı Masa’ya keserse hiç şaşırmam" ifadelerini kullandı.

İşte İsmail Saymaz'ın o yazısı:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz” diyerek, Esad’la görüşmeye kapı aralamasından bir gün sonra Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’ndan itiraz geldi.

Eski Başbakan, şu tweeti attı:

“Dokuz yıl önce Suriye rejiminin Guta’da gerçekleştirdiği kimyasal saldırıyı bir kez daha lanetliyor ve BM tarafından savaş suçu olarak tescil edilen saldırıda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. İnsanlık vicdanından koparak, barış inşa edilemez.”

Bu tweet Erdoğan’ı eleştirse bile Altılı Masa’ya da mesaj veriyor. Çünkü Altılı Masa’daki diğer partiler derhal Esad’la görüşmeyi savunuyor.

Hem de 11 yıldır…

Gelecek Partisi hariç!

Gelecek’in ‘Devlet Aklı’

Gelecek Partisi, geçen hafta ’Devlet Aklı ve Millet Vicdanı Rehberliğinde Düzensiz Göç Sorunu ve Çözüm Önerileri: Gelecek Modeli’ başlıklı bir rapor hazırladı.

Davutoğlu, sunuş yazısında, düzensiz göç sorununu beş ilke çerçevesinde çözüme kavuşturacak bir yaklaşım benimsediklerini vurguluyor. Bu beş maddeden üçüncüsü Suriyelilerin geri dönüşünü ele alıyor.

Davutoğlu, şöyle diyor:

“Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerinin sağlanabilmesi için 18 Aralık 2015’te alınan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2254 sayılı kararın gereği olarak rejim ve muhalefet unsurlarından geçiş hükümeti oluşumu için güçlü bölgesel/uluslararası girişimler başlatılacak, güçlü siyasi/hukuki zemin oluşturulacaktır.”

Davutoğlu’na göre ilk önce BMGK’nin 2254 sayılı kararı gereğince müzakere masası kurulacak.

Buna bağlı Suriye’de geçiş yönetimi oluşturulacak.

Yeni anayasa yazılacak.

Tutuklular serbest bırakılacak.

18 ay sonra serbest seçimler yapılacak.

Böylece sığınmacıların evine dönmesi için güvenli ortam sağlanacak.

Raporda, “Suriye içi ve dışında 12-14 milyon mültecinin bulunduğu, insanlığa karşı suçların etkin şekilde işlenmekte olduğu ve geri dönüşler bakımından güvenlik sorunları bulunduğu” savunuluyor.

Şöyle devam ediliyor:

“Şam yönetiminin kontrolündeki bölgelere gidebilenler çok farklı tehditlerle yüz yüze kalmakta, yaşamlarını sürdürememekte, terörün, insan kaçakçılığının, resmi makamların baskılarının, açlık, susuzluk, sağlık gibi sorunların kurbanına dönüşebilmektedir.”

Özeleştiri beklerken…

Gelecek Partisi'nin Suriyelilerin geri dönüşü için şart koştuğu 2254 sayılı kararının üzerinden yedi yıl geçti. Bu yedi yılda Esad, topraklarının büyük bölümünde egemenliğini sağladı. Kuzeyde ABD’nin himayesindeki PYD’yi ve Türkiye’nin kontrolünde olan İdlib’teki Heyet Tahrir Şam’ı saymazsak, otoritesini büyük ölçüde kurdu.

Hal böyleyken…

Suriyelilerin geri dönüşünü 2254 sayılı karara bağlamak, işi yokuşa sürmek ve “Dönmesinler” demektir.

Türkiye’nin Suriye çölüne saplanmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte iki siyasi sorumlusundan biri olarak görülen Davutoğlu’nun, özeleştiri vermesi gerekmez mi? Bakın, örneğin, Davutoğlu, 2012’de Esad yönetimine ömür biçerek, “Süreci artık yıllarla değil, aylar veya haftalarla ifade etmek gerekir” demişti. Bu gafın üzerinden 10 yıl geçti. Esad hala koltuğunda oturuyorken; Davutoğlu, geçtim silahlı isyanı, trol darbesi ile alaşağı oldu.

Davutoğlu, 2011’de sığınmacı akını başladığında, “10 bin sınırımız yok” demişti. Sayı 100 bini geçtiğinde ise “Kırmızı çizgi aşıldı” diye buyurdu. O yüz bin, birkaç yılda beş milyon oldu.

En hafif deyimle bu öngörüsüzlüklerin, Emevi Camisi’nde namaza heveslenmekten geri kalır yanı var mı?

Davutoğlu’nun sevdiği ifade ile sorayım:

‘Devlet Aklı’ ile izahı mümkün mü?

Erdoğan, ‘Sorumlusu aranızda’ derse

Bugünlerde sığınmacı ve düzensiz göçmenler Türkiye’nin sorun listesinde ekonomiden sonra ikinci sırada yer alıyor. Hatta kimileri ekonomik sorunların birincil kaynağı görüyor.

Suriye yükü taşınamaz hale geldiği ve AK Parti iktidarına seçim kaybettirebileceği için Erdoğan, Esad politikasından çark etti. Gelecek ay Şangay Beşlisi toplantısında Erdoğan, Putin ve Esad’ın görüşebileceğini ileri sürülüyor. Bu iddia Cumhurbaşkanlığı’nca yalanlanmadı.

Erdoğan, iktidarını korumak için düne kadar “Katil Esed” dediği Suriye liderine yeniden “Kardeşim Esad” diye sarılmaktan geri durmaz ve durmayacaktır. Eğer seçimde ihtiyaç duyarsa birkaç yüz bin Suriyeliyi sınırın öte yakasına bırakmaktan da çekinmez ve çekinmeyecektir.

‘Şam Fatihi’ olamadığı için değişen koşullar gereği ‘Barış Elçisi’ unvanını üstlenmeye yönelen Erdoğan, Suriye faturasını Altılı Masa’ya keserse hiç şaşırmam.

Yapmadığı iş değil.

Mavi Marmara yolcularına “Giderken günün başbakanına mı sordunuz?” diye sırtını dönen Erdoğan, Davutoğlu’nun varlığından ötürü “Esad ile aramızı bozan, sizin yanınızda oturuyor” şeklinde Altılı Masa’yı suçlayabilir.

O durumda haksız sayılmaz.

Kılıçdaroğlu“Esad ile görüşeceğiz” diyor.

Akşener“Esad ile görüşmeye hazırım” diye konuşuyor.

Karamollaoğlu“Esad ile konuşmak süreci hızlandırır” görüşünü savunuyor.

Uysal“Huzur ve istikrarı için doğrudan Esad ve Suriye ile görüşülmeli” diyor.

Fakat Davutoğlu, 11 yıldan sonra bile Esad’ın iktidarın muhaliflerle paylaşmasını şart koşuyor.

Acaba Altılı Masa bünyesindeki Göç Komisyonu, kaleme alacağı raporda hangi yaklaşımı benimseyecek?

“Esad ile görüşülsün” mü, yahut “Esad ve muhalifler geçiş hükümeti kursun, ondan sonra bakarız” mı diyecek?

Galiba Altılı Masa’daki liderlerin, Suriyelilerin dönüşü için Esad’tan önce Davutoğlu ile müzakere masasına oturmaları gerekiyor.

DEVA, ‘Şam Yönetimi’ işbirliği yapacağız

Geçen hafta DEVA Partisi, ‘Sığınmacı Sorununu Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı’ raporu yayınladı. Gelecek’ten farklı olarak DEVA, Suriyelilerin geri dönüşünde ‘Altılı Masa’ya yaklaşıyor.

Rapor Suriye sorununda hükümete yönelik sert eleştiriler içeriyor. “Şam Yönetimi ile iletişim ve iş birliği kanallarını kapatmak ülkemiz üzerindeki sosyal, ekonomik ve güvenlik sorunlarını arttırmaktadır” görüşü savunuluyor.

Geri dönüşlerde güvenli bölgeler oluşturmak için ‘Şam Yönetimi’ ile işbirliğine gidileceği, sığınmacıların güvenliklerini garanti altına almak üzere Şam ile 2001’de yapılan ‘Yasadışı Göçmenlerin Geri Kabulüne Dair Anlaşma’nın revize edilip yürürlüğe konacağı belirtiliyor.

Raporda Dışişleri ve Milli Savunma bakanlıkları üzerinden Esad ile görüşüleceği ve 360 gün içerisinde adım atılacağı ifade ediliyor."

Editör: Yadigar Hanım