Demokratik siyasette seçimle gelenin seçimle gitmesi esas kuraldır. Ancak dünyada birkaç örnek var ki seçimle gelmişler ve bir daha koltuktan kalkmamak üzere kanun ve yasaları kendilerine göre düzenlemişlerdir.

Demokratik kurallarla iktidara gelen bu kişiler zaman içinde diktatör olma yolunda her yol ve yöntemi kendileri için mubah saymışlardır. Ancak tarih göstermiştir ki bu diktatörlerin akıbeti hiçbir zaman iyi sonuçlanmamıştır.

Kişilerin kendileri için oluşturdukları adalet olduğu gibi Cenabı Allah’ın da yazdığı bir adalet vardır. Allah’ın Adaleti er geç tecelli edecek ve kişilerin adaletinin hiçbir hükmü olmayacaktır.

Diktatörlük neden istenir? Neden diktatörlüğe özenti duyulur?

Demokratik kurallarla gelen kişiler, yaptıkları zulüm karşısında bir daha iktidara gelemeyeceklerini düşündükleri için diktatörlük yolunda elinde bulundurduğu iktidar gücünü kullanarak her türlü yasa ve kanunları çıkararak iktidarlarının devamını sağlamaya çalışırlar.

Bu genel tanımdan sonra ülkemizde uygulanan siyaset düzenine ve siyaset anlayışına baktığımız zaman sanki diktatörlüğe giden yapı taşlarının döşendiğini görmekteyiz.

Daha önce de yazmıştım. Siyaset sıva gaz gibidir. Bir taraftan baskı uyguladığınız zaman sıvı kendisine başka akacak bir mecra bulacaktır. Eğer akacak bir yer ve mecra bulamaz ise patlama olacak ve yine kendine bir yol bulacaktır. Siyasette bir nevi bu gaza benzetilebilir. Eğer her kapıyı kapatırsanız, her demokratik kuralın önünü tıkarsanız siyasi patlama kaçınılmazdır. Buradaki patlamadan kastimiz. Bu zulmü kendi insanına reva görenler er geç sandık önlerine geldiği zaman bunun cezasını sandık da verecektir demek istiyoruz. Siyasette biriken gaz ancak sandıkta patlayacaktır.

Türkiye şu anda OHAL ile yönetilmektedir. Kim ne yaparsa yapsın iktidarın muhalifi olmaz olamaz mantığı içinde anında Valilikler eliyle OHAL yasası gerekçe gösterilerek bastırılmaktadır. İzin verilmemektedir. Şöyle ki; Herhangi bir ilde eğer iktidarın lehinde bir gösteri veya yürüyüş yaparsanız mesele yoktur. Ama iktidar muhalifi bir toplantı, gösteri veya yürüyüş yapmaya kalktığınız anda o ilin valiliği eliyle OHAL yasası gerekçe gösterilerek anında önü kesilmektedir.

Sözü daha fazla uzatmadan konuyu ‘Yeni Parti’ye getirmek istiyorum.

Yeni Parti Meral Akşener’in liderliğinde kuruluş çalışmalarına devam etmektedir. Açılışı 29 Ekim’de Samsun’dan başlatacağız diye açıklama yapmıştı. Ancak hemen Samsun Valiliği bir genelge çıkararak OHAL yasası gerekçe gösterilerek Eylül Ekim Aylarında Samsun İlinde herhangi bir toplantı ve yürüyüş yapılamayacağını duyurdu.

Meral Akşener ise; bu durum karşısında 25 Ekim’de Ankara’da ‘Yeni Parti’nin kuruluşunu yapacaklarını duyurdu. Ve bu kuruluş için bir Otelin Salonu kiralanmıştı. Bir yerlerden gelen baskı sonucu Otel sahibi tek taraflı yapılan sözleşmeyi iptal ettiğini ilan etti. Meral Akşener ise; bu yeni gelişme karşısında gerekirse bizde Genel Merkez binamızın bahçesine çadır kurar yine toplantımızı yaparız diye bir açıklama yaptı. Ankara Valiliği anında devreye girdi ve Ekim Ayı içinde Ankara’da her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmıştır dedi. Bu nu da yine OHAL yasasını gerekçe göstererek yaptı.

Halbuki sayın Cumhurbaşkanı aynı sıkıntılar olmasa da benzer bazı sıkıntıları kendileri de yaşadı. Bu duruma müdahale etmesi gerekiyor. Allah’ı var Cumhurbaşkanı bugüne kadar Yeni Parti ve Meral Hanım hakkında tek kelime sarf etmiş değil. Ama her zaman olduğu gibi Kraldan fazla Kralcı olanlar anında devreye giriyorlar. Ve yapacakları tahribatı yapmaya devam ediyorlar. Bu duruma Sayın Cumhurbaşkanı daha fazla seyirci kalmamalıdır diye temenni ediyoruz.

Eğer sayın Cumhurbaşkanı ‘Tavşana kaç Tazıya tut” politikası izlemiyorsa mutlaka bu duruma müdahale edeceği düşüncesindeyiz. Bu tam anlamıyla Müslüman'a eziyettir. Arakan’daki Müslümanlara yapılan eziyetle Yeni Parti kurucularına yapılan eziyetin ne farkı var.

Bu konu da kamuoyunda başka bir rivayet söz konusu. Sayın Devlet Bahçeli’nin ricası üzerine iktidarın Valiliklere talimatı doğrultusunda bu yasaklar getirilmekte olduğu ciddi ciddi kamuoyunda konuşulmakta ve tartışılmaktadır. Sayın Devlet Bahçeli bir süre önce ne demişti; “Biz tarlada yapılan kongreyi nasıl sabırla bekledi isek Yeni Parti’nin kuruluşunu da sabırla bekleriz. Bizde sabır çok” değmişti. Demek ki iktidarla fikir birliği içinde bu yapılanlar aylar öncesinden mutabakata varılmış gibi geliyor bize. Devlet Bahçeli’nin bu rahat tavrının buradan kaynaklandığını düşünüyoruz. MHP’den bu kadar istifalar olmasına ve MHP’nin çökme noktasına gelmesine rağmen Devlet Bahçeli’nin rahat tavrının bu mutabakattan kaynaklandığını düşündürüyor. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar nasıl olsa yolları kapatılacak, onlara hayat hakkı verilmeyecek düşünüyor olabilir.

Ama Sayın Devlet Bahçeli sakın unutma ki “Eşkıya Dünyaya Hükümran Olmaz. Olamaz”.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE