Sayın Cumhurbaşkanı son ABD ziyareti sırasında Türkiye’ye dönünce fahiş fiyat artışları ile mücadele edeceklerini ve bizzat ilgileneceğini söylemişti.

Evet Sayın Cumhurbaşkanı bizzat ilgilendi. Tarım Bakanlığı’nın uhdesinde açılan Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinden birisini ziyaret etti. Kooperatif markette alış veriş yaptıktan sonra basına yaptığı açıklamada, kalite ve fiyatların gayet uygun olduğunu söyledi.

Söyledi de gerçek acaba öyle miydi?

Halbuki Tarım Kredi Kooperatifleri serbest piyasa koşullarına göre diğer marketlerden hiçte ucuz değil, bazı kalemlerde diğer marketlerden daha fazla pahalı olduğunu bizzat evimizin hemen yakınında bulunan kooperatif marketten alışveriş yaptığım için biliyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın TKK marketini ziyaretinden sonra yağcı ve yalakalar sıraya girdiler ve Cumhurbaşkanı’nın sözlerini doğrulama ve Tarım Kredi Kooperatifi Marketlerine güzelleme yazıları yapmaya başladılar. Bu güzelleme yapanlardan birisi de İnternethaber.com’un kurucusu ve sahibi Hadi Özışık, Youtube’dan canlı yayında yaptığı yağcılığın kendisini komik duruma düşürdüğünü gördü.

Olayı kısaca anlatayım.

Hadi Özışık, canlı yayında Tarım Kredi Kooperatif Marketinde satılan bazı kalem malların başka bir markette satılan aynı mallarla fiyat karşılaştırması yapıyordu. Bir de ne görsün Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan mallar diğer marketten daha pahalı olduğunu görünce şaşkınlığını gizleyemedi ve bakın neler söyledi:

Gazeteden alıntı haber:

“Hadi Özışık, durum karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Özışık, “Ya Mustafa sen bunları özellikle mi seçtin? Bak bunlar fiyatları sonradan indirmiş olabilirler” ifadelerini kullandı.”

Eee, yalakalığın sınırı olmayınca canlı yayında böyle rezil olabilirsin. Yandaş basın mensupları da bizim gibi fiyatlardan etkilendikleri halde sırf iktidarı desteklemek adına siyaha beyaz, beyaza siyah diyebiliyorlar. Bu yalakalık türü de bu iktidar döneminde zirve yapmış durumda. Ulu orta yalakalık yapmaya kalkışanlar da böyle canlı yayında rezillikler yaşayabiliyorlar.

Ülkemizde siyasi iktidarlar, ihtilaller hariç hep ekonomik sıkıntılar nedeniyle el değiştirmişlerdir. Cumhuriyet tarihimize bakın bu hep böyle olmuştur. Ak Parti 2002 yılının sonlarında aldığı iktidar koltuğunu kaybederse yine bu yaşadığımız ekonomik sıkıntılar nedeniyle kaybedecektir. İktidar 2010 yılına kadar biraz da şans faktörü nedeniyle ekonomiyi iyi götürdüler. Şans faktörünü biraz açmam gerekirse; son üçlü koalisyon hükümetinin aldığı acı ekonomik reçetenin sonucunu beklemeden Devlet Bahçeli’nin tek taraflı kararı ile erken seçime gitmesi sonucu ekonomik rahatlama da Ak Parti iktidarının ilk yıllarının rahat geçmesini sağlamıştır. 2010 yılından sonra rant ekonomisi devreye girmiş ve herkes çeşme akarken testisini doldurma telaşına kapılmıştır. Dolayısı ile israf, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık önü alınamaz duruma gelmiştir. Eski TBMM Başkanı ve son döneminde Başbakan Yardımcılığı da yapan Bülent Arınç bir televizyon konuşmasında aynen şöyle söylemişti: “Biz bu ülkede israfı önleyebilsek, iki kat daha büyürdük” demişti. Biz buna yolsuzluk ve rant ekonomisinin de önüne geçilebilirse bu ülke iki değil 10 kat daha hızlı büyüyebileceğimizi ekleyebiliriz. Ama bu güzel insanlarımıza ve güzel ülkemize yazık oluyor. Bu iktidarı dini kaygılarla ayakta tutmaya çalışan güç odakları, bazen ekonomik kaygılar, dini kaygıların da önüne geçebilir ve iktidarın sonunu tayin edebilirler.

Fahiş fiyat artışları öyle zabıta veya polis baskısı ile önlenemez. Hatta 1000 adet Tarım Kredi Kooperatifi açmakla da önlenemez. Yeni üretim sahaları veya fabrikaları açılmadıkça, tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmedikçe fiyat artışlarının önüne asla geçemezsiniz. . Biz hatırlatıyoruz İktidar ister kulak verir ister vermez tercih yapmakta onlara düşer.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE