FETÖ, tarihin en sofistike, yani karmaşık, yanıltıcı bir istihbarat örgütüdür. Arkasında CIA, MOSSAD, MI6 ve BND gibi istihbarat örgütleri vardır. Bu açıdan MEYDANA GELEN HER HADİSEYİ DEĞERLENDİRİRKEN FETÖ’nün tesirini düşünmeden neticeye varmanın zor olacağı açıktır.

1960’lı yıllarca “Yeşil Kuşak Projesi” içinde “Ilımlı İslam” oyununda kullanılmak üzere piyasaya sürülen FETÖ, devletin içine sızmış uluslararası istihbaratçılar tarafından korunup kollanmış, büyütülmüş ve 28 Şubat’ta olduğu gibi 15 Temmuz’da da kullanılmıştır.

FETÖ 15 Temmuz’a kadar kendisine üstlenen misyonu yerine getirdiği gibi bu tarihten sonra da asla geri çekilmemiş, değişik maskeler altında küresel sermayenin tetikçisi olarak faaliyetlerini devam ettirmiştir.

FETÖ, ülkede meydana gelen her hadiseyi aleyhimize döndürmenin stratejilerini geliştirmiş ve değişik isimler ve maskeler arkasına saklanarak sinsi faaliyetini icra etmiştir.

FETÖ, iki üç aydır dünyanın başına bela olan Korona virüs vakasında da boş durmamış, bunun ülkenin aleyhine olacak bir şekle sokmak için her türlü şeytanlığı sergilemişlerdir.

FETÖ’nün yurt dışında bulunan militan tetikçileri her gün sosyal medya üzerinden yaptıkları operasyonlarla Türkiye’nin bu süreci iyi yönetemediği algısını oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bunu sadece dıştaki tetikçileri ile değil içteki uşakları vasıtasıyla da tekrar etmişlerdir.

Türkiye dünyanın başına bela olan bu virüsü aldığı tedbirlerle en az iki ay ülkemize sokmamayı başarmış, Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri olan İspanya, İtalya, İngiltere gibi ülkelerde ölü sayısı on binleri geçerken bizde bu sayı ancak bini bulmuştur. Bunda önceden alınan tedbirlerin etkisi olduğunu başta DSÖ olmak üzere birçok yabancı otorite de kabul etmektedir.

Ancak ne kadar hazindir ki FETÖ’nün yurt dışı ve içindeki tetikçileri sürecin adeta bir kaosa sürüklenmesi için ellerinden gelen şeytanlığı göstermişlerdir.

FETÖ’nün en son ortaya koymaya çalıştığı şeytanlık ise bu süreçte canla başla çalışan Sağlık bakanlığı ile İçişleri bakanlığını ve başlarındaki insanları birbirine düşürme planıdır.

Bilindiği üzere Korona virüs süreci hükümet tarafından kurdurulan Bilim Kurulu tarafından yürütülmektedir. Alınan kararlar devletin bütün birimleri tarafından harfiyen uygulanmaya çalışılmakta ve devlet yetkililerimiz ellerinden gelen gayreti göstermektedir.

Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi üzerine halkın açık bakkallara ve fırınlara hücum etmesini fırsat bilen dış ve içteki FETÖ tetikçileri bunun sorumlusu olarak İçişleri bakanını göstermekte ve şimdiye kadar yapılan başarılı çalışmaların İçişleri bakanı tarafından yok edildiği algısını yaymaya çalışmaktadırlar.

FETÖ, algı oluşturmakta oldukça başarılı bir terör örgütüdür. Oluşturduğu algıda sadece kendi tetikçilerini değil, bir de hükümete düşmanlık besleyen kesimleri de bu işte kullanmaktadır. Onların hükümete olan kinlerini tahrik ederek algının etki alanını genişleten FETÖ, ülkede bir kaosun çıkmasını istemektedir.

Korona virüsün başından beri örgüt militanlarına bu hususta talimat veren FETÖ’ye alet olanların başında da maalesef muhalefet ve bazı muhalif partiler gelmektedir. “Fırsat bu fırsattır. Rakibimizi ne kadar yıpratırsak bizim kârımızadır.” Mantığıyla hareket edenler ülkenin içine düşebileceği kötü durumu tahmin bile edememektedirler.

Virüsün ülkemizde görüldüğü tarihten bugüne kadar birçok karar alınmıştır. Bu kararlardan biri de marketlerin saat 21’den sonra kapanması olmuştur. Bu bilindiğinden dolayı sokağa çıkma yasağı bu saatten sonra açıklanma kararı alınıyor. Ama ne hikmetse daha karar hükümet tarafından açıklanmadan medyaya sızdırılıyor (Bu sızdırmada kripto FETÖ militanlarının yüzde yüz parmağı olduğuna eminim.) ve halkın açık market ve fırınlara hücum etmesinin alt yapısı oluşturuluyor.

Aldığımız bilgilere göre kararı Sağlık ve İçişleri bakanları beraber medya önüne çıkıp, fırın, eczane, hastane, PTT, şu bayileri, kargo şirketleri vs. gibi işletmelerin açık olacağını açıklayacakken durum beklenen gibi olmadı. FETÖ’cü hesaplar sosyal medya üzerinden sahte bir genelge ile sokağa çıkma yasağını erkenden yaydılar ve halkın panikleyerek sokağa çıkmasını sağladılar.

FETÖ sosyal medyada hala şeytani oyunlarını devam ettirmektedir. Sokağa çıkma hadisesinde de aynısını yapmış ve kararı hükümetten önce medyaya sızmasını sağlamıştır. İçişleri Bakanlığı da mecbur kalarak sokağa çıkma yasağını bir buçuk saat önce açıklamak durumunda kalmıştır.

Sonuçta, FETÖ’nün yaptığı algı başarılı olmuştur. Halkın hiçbir tedbir almadan sokağa çıkarak adeta virüse davetiye çıkarmasından sonra FETÖ tetikçileri B planlarına geçmiş ve hemen “Hükümet istifa, İçişleri bakanı istifa, İçişleri Bakanı Sağlık bakanının çalışmalarını baltaladı vb.” propagandasına başlamıştır.

Nerde bir hıyar görse bir avuç tuz alıp koşan sosyal medya maydanozları ise bu sürecin FETÖ tarafından sabote edildiğine bakmadan onların beleş tetikçiliğini yapmaya başlamıştır.

Hâlbuki FETÖ, bu süreç başladıktan sonra örgüt mensuplarına gönderdiği mesajlarda hükümetin gitmesinin virüsün kontrolsüz yayılmasına bağlı olacağı için ne lazım geliyorsa yapılması talimatını vermişti.

Şimdi hükümete iki iş düşmektedir:

Birincisi, toplantı kararını medyaya sızdıran ve ülkede kaos meydana getirmek isteyen yurt dışı ve içindeki FETÖ’cü hainleri bulup yargı önüne çıkararak cezalandırmak;

İkincisi ise, sokağa çıkma kararının yayılmasından sonra kapanan marketlerini açanlar hakkında ciddi bir soruşturma açmak ve bunların FETÖ ile iltisaklarının olup olmadığını araştırmaktır.

Bütün ikazlara rağmen tedbirsizce sokağa çıkan halka da Allah (cc) akıl versin diyorum. Kendi sağlığını bu kadar hor gören bir topluluk asla iflah olmaz.

Unutmayın ki devletin aldığı tedbirleri hiçe sayıp sokağa çıkarak virüs kapan biri bunu başkasına bulaştırır ve onun ölümüne sebep olursa katil olur.

Tedbirsizce sokağa çıkanlar kendilerini düşünmüyorsa da başkalarına zarar vermeye asla hakları yoktur.