Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, "28 AKP milletvekili kapının ağzında" başlıklı yazısında AKP Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba'nın istifasının üzerine AKP ve diğer partilerin kulislerinde konuşulanları yasızına aktardı.

"28 AKP milletvekili kapının ağzında" görüşünün Meclis kulislerinde yaygın bir şekilde dillendirildiğini ifade eden Uğuroğlu, partiler arasındaki geçişlerin liderler seviyesinde gizli görüşüldüğünü belirterek, AKP'nin hızla çöktüğünü söyledi.

Orhan Uğuroğlu'nun yazısı şöyle:

"Muhalefet partilerinin genel başkanları bu görüşmeleri çoğu zaman çok gizli yürütüyorlar.

Milletvekillerinin ve genel merkez yöneticilerinin dahi bu görüşmelerden haberleri olmuyor.

Şunu söyleyebilirim ki AKP hızla çöküyor…

Peki bu çöküşün, AKP milletvekillerinin bu rahatsızlığı, neden kaynaklanıyor?

-Birincisi; Sarayın milletvekillerine kapalı olması.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan sarayda kurduğu danışmanlar ordusu ile ve kurduğu birkaç kurulun başkanlarıyla politika yürütüyor.

Milletvekillerinin saraya gitmeleri ve milletin sorunlarını Erdoğan'a ulaştırmalarının yolu kapalı.

-İkincisi; Bakanların kapıları da milletvekillerine kapalı…

AKP'li milletvekilleri seçmenlerinin sorunlarını bakanlara da iletemiyorlar.

Bakanlar direkt cumhurbaşkanına bağlı olduklarından milletvekillerine randevu vermiyorlar ayrıca hesap da vermiyorlar.

-Üçüncüsü; Milletin yüzüne bakamıyorlar.

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı milleti o kadar kızdırıyor ki;

2018'den bu yana seçmenlerine yaptıkları vaatleri gerçekleştiremeyen AKP milletvekilleri kulislerde, "Gittiğimiz her yerde vatandaşlar haklı olarak bizi eleştiriyorlar" diye şikâyet ediyorlar.

-Dördüncüsü; AKP'deki çöküşü görüyorlar.

28 rakamının önümüzdeki günlerde artacağı da kulislerde seslendiriliyor

AKP'li 4 milletvekili ile konuştum. Ortak eleştirilerini şöyle sıralayabilirim.

-"Partimizin en büyük sıkıntısı kuşku yok ki 20 yıl sonra Türk milletini ekonomik olarak çok büyük sıkıntıya düşürmesidir.

Ekonomik kriz milletin bizlere yönelttiği birinci sorundur. Ancak ne yazık ki bu sorunun çözümü ortaya koyulmuyor.

Bakanların birbirileriyle küs olduklarını artık sağır sultan bile duydu."

Değerli okurlarım, AKP de boş durmuyor.

Erdoğan yeni bir kadro kurmak için iş insanları, ticaret ve sanayi oda başkanları ve bazı popüler öğretim üyeleri ile görüşüp AKP kadrolarını yenilemek istiyor.

AKP'den teklif alan CHP'li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş şunları söyledi:

-"AKP için görüşme teklifi geldi. Çok üst düzey bir isim dedi ki;

'Sen tipoloji olarak, dünya görüşü olarak CHP'li gibi değilsin. Milliyetçi muhafazakâr çizgide bir insansın. Gel seni Cumhurbaşkanımızla hemen görüştüreceğiz. Hatay'ın her şeyini sana teslim edeceğiz.'

Kendisine teşekkür ettim ve kabul etmedim…"

Kulislerden yansıyan bilgilere göre şu isimler seçimlerde AKP'nin milletvekili listelerinde yer alacak.

-TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,

-Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran,

-İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan,

-Beyaz TV sahibi Osman Gökçek,

-Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın,

-Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın,

-Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu,

-Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erişah Arıcan,

-Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Cengiz Yavilioğlu,

-RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin,

-İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Av. Yasin Şamlı...

Değerli okurlarım,

Yeniçağ'ın DW kaynaklı çok ilginç bir haberi dikkatimi çekti.

Almanya Anayasa Mahkemesi, 2015 yılında dönemin Başbakanı bugün ise Gelecek Partisi lideri olan Ahmet Davutoğlu'nun, aralarında dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de bulunduğu Avrupa Birliği'nin liderlerine yazdığı mektupla ilgili önemli bir karara imza attı.

Sol Parti, mektubu görmek üzere hükümete başvuruda bulunmuş ancak Başbakan Angela Merkel "kişisel bir mektup" olduğu gerekçesiyle reddetmiş.

-Almanya Anayasa Mahkemesi Avrupa'ya sığınmacı akınının doruk noktaya ulaştığı dönemde gönderilen mektubun içeriğini milletvekillerine açıklamayan Alman hükümetini haksız buldu.

Kararda, hükümetin mektubun "kişisel" olduğu ya da açıklanmasının hükümetin müzakere alanını etkileyeceğine dair makul bir açıklamada da bulunamadığı kaydedildi.

Mahkeme kararında 29 Kasım 2015'te Türkiye ile AB arasında gerçekleştirilen zirve toplantısında "sığınmacı kriziyle ilgili kararlaştırılan eylem planıyla da doğrudan ilintili" olduğu vurgulandı.

Almanya Anayasa Mahkemesi, hükümetin AB'nin ortak güvenlik ve dış politikasıyla ilgili önlemler konusunda da Federal Meclisi "öncesinden ve kapsamlı bir şekilde bilgilendirmekle yükümlü" olduğuna hükmetti.

Değerli okurlarım,

Almanya Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını Türkiye açısından şöyle değerlendiriyorum:

-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan uluslararası ilişkilerde Meclis'e bilgi vermekle yükümlü mü? Hayır…

-Muhalefet partileri Alman Sol Partinin yaptığı gibi Anayasa Mahkememize "Bilgi alamıyoruz" gerekçesi ile dava açıyorlar mı? Hayır…

-Türkkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Erdoğan aleyhine bir karar alabilir mi? Hayır…

-AKP'lilerin, "Sığınmacılar konusunda Erdoğan değil, Davutoğlu suçlu" söylemi de böylece çöktü…

O halde; Almanlar bizi kıskanıyor mu? Eveeeet…!"

Editör: Yadigar Hanım