İktidar siyasi muhalefeti yok sayıyor.

Başına buyruk davranıyor.

Hukuk devleti ve demokratik düzenin temellerini sarsıyor.

20 yıldır uyguladığı bölücü ve ötekileştirici politikalar ile Ülkemizin bölünmenin eşiğine gelmesini sağlıyor.

Ülkemizi ve Milletimizi “soykırım” yapmakla suçlandırılabilecek söylem ve eylemlerde bulunuyor.

Bütün bunları yaparken;

Kural ve kaideleri kendileri koyuyor

Gündemi kendileri belirliyor.

Muhalefeti amaçları doğrultusunda kurnazca kullanıyor.

Muhalefetle ilgili, Yandaş medya ve yalaka danışmanları aracılığı ile ”bunlar ülke yönetemez” Ana muhalefetin genel müdürü,”yavru muhalefet, kandan beslenenler” şeklinde suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadeler kullanarak, itibarsızlaştırma kampanyaları düzenleyerek,(seçmen bazında)”ciddi muhalefet yok” algısını oluşturmaya çalışıyor.

Öylesine ciddi ve kapsamlı çalışma ki, Devlet imkânları ile her sahada muhalefete yapılan saldırılar,

Muhalefeti hep savunma ve iktidarın gündemini konuşmak durumunda bırakıyor…

Onca yolsuzluk, onca uygunsuzluk ve suç sayılan telefon görüşmeleri, onca rüşvet belgelerine rağmen oylarını muhafaza edebilmesinin ardında ”ciddi muhalefet yok” algısının topluma kısmen yerleştirildiğini düşündürmektedir.

İktidara ve ortaya koyduğu politikalara hazırlıksız yakalanan muhalefet, durum tespiti yapıyor,bağırıp çağırıyor,hakaretler yağdırıyor. Yaptırmam böldürmem, soydurmam,çaldırmam diyor.Siyaset,İktidar Tahribat ve zaman Türkiye’nin aleyhine geçip gidiyor.

NE YAPMAK LAZIM?

Muhalefet bütün vekilleri ile, Genel merkez yönetimi dahil sahaya çıkmalı.

Türkiye geneline dağılmalı.

Paneller, Seminerler, Konferanslar düzenlenmeli.

Küskünler, darılanlar,eğri duranlar,yanlış yapanlar,yorulanlar bozulanlar ve dağılanlarla bir arya gelip hasbıhal etmeli..Kendi politikalarını anlatıp,ülkü ve ilkelerini gözden geçirmelidir.

ATATÜRK Samsun’a çıkarken ardında %15 kalabalık kitle yoktu. Milleti ikna etti.Büyük kalabalıkları ardına aldı.Cumhuriyeti kurdu.Doksan yıl sonra içinde bulunduğumuz durum acı verici ve düşündürücü değimlidir?

Çiftini, sabanını tarlada, ev’ini çoluk çocuğunu köyünde bırakıp savaşa giden Türk Milletinin, çiftini bağını ev’ini barkını yağmalayan, savaş kaçkınlarına, vatan hainlerine teslim olmayacak kadar asalet ve feraset sahibi bir Millet olduğumuzu hep hatırda tutmalıyız.

Netice olarak, ciddi bir bildiri ile ülkemizin her noktasına yayılıp, kendimizi ,ülkümüzü ve ilkelerimizi Aydınlık geleceğin plan ve programlarını önce kendimize daha sonra Milletimize anlatmalıyız..Bunu yapabiliriz.Topyekun ayağa kalkmak. Tıpkı ATATÜRK’ ÜN yaptığı gibi…

Bunu yapabiliriz.