Geleceğe dair planlar yapmak ve hayata yarınları düşünerek tutunmak gerek diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Hayatın sürprizlerle dolu nice ikramları varken insana, geçmişin acı ve hüzünleriyle uğraşıp durmak sağlıklı bir durum değil.

Siyasi liderlerin ve Siyasetçilerin geçmiş takıntısı

Geçmişle geleceği birbirine karıştırmayı, geçmişle barışmayı öğrenmeniz önemli. Çağımız, ilişkilerin sıradanlaştığı, kalabalıklar arasında kişilerin yalnızlaştığı garip bir dönem! Günün getirdiklerini iyisiyle kötüsüyle yaşamak, geçmişin sıkıntılarını bugüne taşımamak ve geleceğe umutla bakmak hepimizin hedefi olmalı.

Geçmişle Yaşamak, Hayalle Yaşamak Gibi Bir şeydir.

‘’Geçmişin sürekli önünüze çıkması, geçmişten bir türlü kurtulamamak, geçmişin yaralarını saramamak, geçmişi geçmişte bırakamamak, geçmişin izlerini her yeni olaya taşıyıp durmak, gelecekle ilgili planlar yaparken geçmişin çelmelerine takılmak, geçmişin vicdan azabından uzaklaşabilmek için kendinden bile nefret etmek... ve daha bir sürü şey... ne çok çabalıyor günümüz insanı geçmişinden kurtulabilmek için!

İnsan beyni bir kayıt makinesi değil neticede.

Bir noktadan sonra hayal gücümüz devreye giriyor...

Siyasetteki, Geçmiş Anıları ve YAŞANANLARI sürekli ortaya sürmek, Gereksiz vakit kaybı sevgili dostlar.

Geçmiş karanlıksa bunu "şimdi" değiştirebiliriz...

Son zamanlarda bakıyorum da siyasilerin ve siyasi liderlerin geçmiş takıntısı baş gösterdi.

Kaderine boyun eğmeyi bilmeyen ve aslında kaderini değiştirmenin yollarını aramayan insanların sürekli geçmişi ve geçmişten gelen beklentileri ön plana çıkarması kadar aciz ve garip bir durum olmasa gerek diye düşünüyorum.

Geçmişten Günümüze...

Çağımızın en kritik ruhsal kanseri: Geçmişten kurtulamamak olsa gerek.

Geçmişiyle yaşayanlar iyi bilir! "Git" dersiniz gitmez, "Çekil zihnimden" dersiniz fırsat vermez.

Çağımızın ruhsal kanseri bana göre geçmişinden kurtulamamak.

Kimler geçmişinden kurtulamaz biliyor musunuz?

Kendisini affetmeyi bilmeyenler ve duygularının farkında olmayanlar.

Günümüzde insanın ruhsal sorunları, tıpkı diğer bedensel sorunlarında olduğu gibi, bilimsel bir temele oturmuş durumda. Ne zaman ki yakınmalar, sıkıntılar, olayların üstüne üstüne gelmesi gibi şikayetlerde artma oluyor…?

İşte o zaman “Acaba bana neler oluyor böyle?” diye düşünmeye başlıyor insan.

Geçmişiyle yaşayan, geçmişin sıkıntı ve üzüntülerinde yüzen, geleceğe umutla bakamayan kişilerde keder, hüzün, mutsuzluk duyguları çok yüksektir.

Geçmişin sıkıntılarında yaşama hali aşırı boyutlara ulaşırsa kişinin çevresiyle, ailesiyle, işiyle, arkadaşlarıyla arası bozulmaya başlar.. Tüm ilişkiler bozulmaya başlayınca, tahmin edersiniz, yaşamaktan zevk almamaya başlar. Geçmişle çok uğraşmak insanı depresyona sokarken, gelecek kaygılarını fazlasıyla yaşamak kişide panik ataklar oluşturuyor.

Kişisel gelişimine yatırım yapan, kendisine zaman ayıran, arkadaş/dost sohbetleriyle zihnini tazeleyen bünyeler daha mutlu, daha umutlu diyelim...

Herkese sevgiyle, huzur dolu gelecek diliyorum...