Yıllar geçmiş olsa da aklımdan çıkmayan filmin, hafızamdan silinmeyen repliğini paylaşmak istiyorum.

”I’ll be back” (döneceğim / geri geleceğim).

Yapay zekâ temalı filmlerin öncülerinden biri olan filmin ilki 1984 yılında çekildi.

Bütçesi 6,4 milyon dolar ve dünya hâsılatı ise 78 milyon dolardı.

Dünya’da ciddi bir hayran kitlesine ulaşan serinin ilk filmini TIME dergisi, 1984 yılının en iyi 10 filmi arasında gösterdi.

Ayrıca 2008 yılında da Amerika Kongre Kütüphanesi, “kültürel, tarihsel ve estetik açıdan önemli” bir film olduğunu kabul etti.

“Terminatör” filminden bahsediyor dediğinizi duyar gibiyim. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de ilgiyle karşılanan bu filmin devam serileri de peşi sıra çekilmiştir.

Daha önce ekranlarda rastlamadığımız bir şekilde bu filmde gelecekten -2029 yılı- gelmiş insan formuna ve yapay zekâya sahip robotların iyi ve kötü olanını seyretmiştik. İnsan gibi düşünen, nedenleştiren, algılayan ve sorun çözebilen mükemmel dizayn edilmiş bu robotların, gelecek yıllarda hayatımıza tesir edebileceğini bu ve benzeri filmler sayesinde öğrenmiş olduk.

Terminatör filmini izlerken aklımıza şu soruların gelmesi çok doğal. Acaba kontrolden çıkarlar mı? Bu robotlar dünyamızı ele geçirirse ne yaparız? Robotlara karşı nasıl mücadele ederiz?

Edemeyiz herhalde!

Yapay zekâ (Artificial Intelligence) ilk defa 1955 yılında John McCarhty, bilgisayar bilimcisi, tarafından ortaya atıldı. En basit ifadesiyle AI, “görevleri yerine getirmek için insan zekâsını taklit eden ve topladıkları bilgilere göre yinelemeli olarak kendilerini iyileştirebilen sistemler veya makineler anlamına gelir.” (kaynak:Oracle.com) Günümüzde sağlık, telekomünikasyon, askeri sanayi, tüketim, bankacılık gibi birçok alanda yerini almış olan yapay zekânın, gelecek yıllarda çoğu sektörde kullanım alanının yaygınlaşacağı beklenmektedir. Bu teknoloji, yaşantımızın bazı noktalarında iş ve işlemlerimizi kolaylaştırıcı yönü ile hayatımıza kolaylıklar getirebilir.

Fakat!

Nobel ödüllü ünlü fizikçi Stephen Hawking’in 2014 senesinde ifade ettiği “yapay zekanın insanlığın en büyük başarısı olduğu lakin kontrolden çıkılması durumunda ise insan ırkının son başarısı olacağı” uyarısını dikkate almakta fayda var. Gelecekte ortaya çıkması muhtemel tehlikeleri sezmiş olacak ki bu düşüncesini aktarmıştır.

Muhtemel tehlike ne olabilir?

Son yıllarda yapay zekâ alanında gelişme kaydeden mühendislik ve bilgisayar firmaları arasında en başarılı olanlarından birisi de, 1992 senesinde kurulan ‘Boston Dynamics’tir. Amerika Silahlı Kuvvetleri için yaptığı robotlarla ün kazanan bu firma, son dönemlerde ‘Atlas’ adında bir robot geliştirmiştir. Atlas’ın tasarımı yapılırken insanda bulunan özellikler referans alınmıştır.

Atlas’ın fiziki olarak bir insanın yapabildiği çoğu şeyi yapıyor olması, bu alanda ne kadar ilerleme kaydedildiğini göstermektedir. Amiyane tabirle atlayan, zıplayan, tepki veren, aldığı darbeler karşısında ayakta duran, gövdesini çok çevik bir şekilde kullanan, kısacası “yıkılmadım ayaktayım” diyen bir robot ile karşı karşıyayız.

Boston Dynamics, bu robot hakkında vücut hareketliliğinin sınırlarını zorlamak için tasarladıklarını açıklamakla birlikte Atlas’ın, dünyanın en dinamik insansı robotu olduğunu da iddia etmektedir.

Atlas, etrafını 3D olacak şekilde görebildiği gibi el, kol, bacak ve eklemlere de sahiptir.

Zorlu fiziki koşullarda yaşayabilecek asker mantığı ile tasarlanan Atlas, ilerde *otonom silah olarak da kullanılabilecek şekilde dizayn edilmiştir; Amerika Birleşik Devletleri Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), doğal afetlerde askeri timlerin gidemeyeceği yerlerde kullanılmak amacıyla tasarlandığını açıklamıştır.

Atlas’ın geliştirilmesine hızlı bir şekilde devam edilmektedir.

Yapabildikleri ile şuan için gözümüze hoş gelebilen Atlas, gelecek yıllarda ortaya çıkması muhtemel savaşlarda insanların yerine kullanılabilir mi? Savaş meydanlarında otonom silahlar ile tasarlanmış binlerce Atlas olabileceğini düşündüğümüzde ve bu robotların bir şekilde kontrolümüzden çıkması durumunda, aslında nasıl bir tehlikeye kapı araladığımızı görebiliriz.

1984’te “I’ll be back” (döneceğim / geri geleceğim) demişti. 2020’lerde “I’am back” (geri döndüm) demesin!

*Uluslararası Kızılhaç Komitesi otonom silah sistemlerini hedefini özerk olarak arayan ve kendi başına belirlediği hedefe saldırıp tahrip edebilen sistemler olarak tanımlıyor.