Denizkartalının’haberine göre;360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, 3 bin yıl önce Akdeniz ticaretinin önemli teknelerinden olan Hippoi’yi birebir yaparak dönemin kültür ve ticaretinin izlerini sürüyor. Kavela zıvana geçme yöntemiyle hiç çivi kullanılmadan yapılan 15 metre boyundaki Hippoi’yi deneysel arkeoloji bilimi ışığında Urla’da inşa ettiklerini söyleyen Mualla Erkurt, önündeki at başının oyma olduğunu belirtti. Küresel salgın nedeniyle Doğu Akdeniz ve Karadeniz’e açılamayan Hippoi, İzmir Körfezi’ni mavi sularında yelken açtı. İtalyan deniz arkeoloğu Francesco Tiboni, Truva Savaşında şehrin ele geçirilmesini sağlayan hediyenin Truva atı değil at başlı Hippoi teknesi olduğunu iddia etmişti.

3 kıtanın kesişme noktasında yer aldığı için tarih boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’nun denizlerindeki zenginlik sualtı arkeoloji ve deneysel arkeolojinin gelişmesi için kullanılıyor. Antik çağlardan itibaren ülkemiz karasularında dolaşan deniz araçlarını dönemin şartlarında yeniden yaparak deneysel arkeoloji biliminin örneklerini veren 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği bu kez 3 bin yıllık bir ahşap tekneyi canlandırdı. Arkeolog, sanat tarihçisi ve akademisyenlerden oluşan dernek; Doğu Akdeniz’de Fenike, Kuzey Afrika’da Mısır ve Kartaca, Ege Denizi’nde Helen, Anadolu’da Hitit, Frig, Lidya ve İyon uygarlıkları arasında ticari ürünleri taşıyan Hippoi adlı tekneyi birebir ölçülerinde modern inşa tekniklerini kullanmadan yaptı. 15 metre boyundaki ahşap tekne kavela zıvana yöntemiyle birbirine geçme olarak yapılırken hiç çivi kullanılmadı. En son 3 bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen teknenin günümüz örneği aslı gibi 6 ton ağırlığında, 8 kürekli ve yelkenli. 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği’ni gönüllüleri tarafından toplam 8 ayda bitirilen Hippoi’nin önündeki at başı da ağaçtan oyma olarak tekneyi süsledi.

Anadolu’nun çok kültürlülüğünün kanıtı

Daha önce de deneysel arkeoloji bilimine İzmir kayıkları, Kybele, Kiklad ve Uluburun teknelerini kazandırdıklarını belirten Mualla Erkurt, “Dönemin inşa teknikleriyle yaptığımız Hippoi’yle antik rotasında Doğu Akdeniz’e açılmak istiyorduk. Hippoiler, dönemin ticaret gemileri olarak Akdeniz tarihine iz bırakmış deniz araçları. Karadeniz’e açılmak ve Norveç’ten gelecek Sada Farma Viking teknesini karşılamayı planladık. Fakat, koronavirüs nedeniyle gerçekleştiremedik. Urla’da ki merkezimizden İzmir Körfezi’ne uzanan kısa yolculuklar yaparak denizde denedik. 60 metrekare yelkeni ile 10 ton yükü taşıdığını düşünüyoruz. Dönemin yükleri arasında zeytinyağı, şarap, bakır, kalay, ev eşyaları, keresteler, süslemeler ve amforalar bulunuyordu. Tekne Anadolu’nun zengin tarihini ve çok kültürlülüğünün kanıtı olarak bilim tarihindeki yerini aldı” dedi.

Arkeolog Osman Erkurt ise, “Hippoi, Doğu Akdeniz’deki Fenikelilerin ticari ürünlerini Kuzey Afrika kıyılarındaki Kartaca, Mısır medeniyetlerine, Ege kıyılarındaki Yunan adalarında Minos’a, Anadolu’da Asur, Hitit, Kenan, Lidya, Likya’ya getiriyordu. Replika teknemiz, Fenikelilerin Hippoi türünün bir örneği. Virüs salgınının yavaşlamasıyla Karadeniz ve Akdeniz seyahatlerimizle ülkemizin tanıtımına katkıda bulunurken, deneysel arkeolojinin gelişimini de kanıtlamak istiyoruz. Tekneyi inşa ederken hiç metal kullanmadık, 3 bin yıl önceki tasarımına ve orijinal tekniklerine sadık kalarak yaptık” dedi.

Viking teknesiyle buluşacak

Ön tarafındaki at başlı oymasıyla Hippoi adını alan teknenin Norveçli Einar Erlingsen başkanlığındaki Oseberg Tarih Vakfı’nınyaptırdığı Saga Farma adlı Viking teknesiyle Karadeniz’de buluşmasının büyük yankı uyandıracağı öğrenildi. Oslo’nun güneyindeki Tonsberg’den yola çıktıktan sonra nehirler ve Beyaz Deniz üzerinden önce St. Petersburg ardından Karadeniz’e gelmesi planlanan Saga Farma, koronavirüs salgını nedeniyle yola çıkmıştı. İtalyan deniz arkeoloğu Francesco Tiboni, Troya Savaşında Akhaların şehri ele geçirmek için tahta at yerine 30 savaşçıyı barındırabilen Hippoi teknesi kullanıldığını iddia etmişti.

Editör: TE Bilişim