Dünya tarihinin üçüncü en büyük yok oluşu olan Ordovisiyen-Silüriyatik kitlesel yok oluş, gerçekleştiği yüzbinlerce yıl içerisinde iki kere yok oluşlar açısından tavan yapmıştı. Ordovisyen dönem sırasında yeryüzündeki hayatın çoğu suda yaşıyordu. Bunlar trilobitler, brachiopodlar ve graptolitler gibi deniz canlılarıydı.444 milyon yıl önce vuku bulan bu yok oluştan dolayı toplamda, deniz hayatının yaklaşık %85’i yok oldu. Yaşanan bir buzul çağının yok oluşlardan sorumlu olduğuna dair görüşler ağırlıkta. Bu görüşe göre güney yarımkürede büyük bir buz tabakası, iklim değişikliğine ve deniz seviyesinde bir düşüşe neden oldu, böylece okyanusların kimyası da haliyle alt üst oldu.

O dönemde,  canlı türlerinin büyük kısmı denizde yaşıyordu ve günümüzdeki kıtaların çoğu Gondwana adında tek bir kara parçası biçimindeydi.İlk yok olma dalgasına küresel soğuma sebep olmuştur. Bu buzul çağı sona erdiğinde ise deniz seviyeleri yükseldiği için ve oksijen sevi yesi düştüğü için  oksijen yetersizliği ya da anoksiyle sonuçlanmıştır. 

Stanford Earth'te doktora öğrencisi Richard George Stockey daha önce yayımlanmış metal izotopu verilerini ve Libya'daki Murzuk Havzası'ndan siyah şist örneklerinden alınan verileri birleştirmek için yeni bir model geliştirdi. Deniz tabanına çöken uranyum ve molibden miktarları da dahil 31 farklı değişkeni göz önünde bulunduran model uzun süreli ve şiddetli bir okyanus anoksisinin Dünya okyanuslarının büyük kısmında meydana gelmiş olması gerektiği sonucuna vardı.

Aralıkta yapılan araştırmada okyanuslardaki genel oksijen seviyesinin aşağı yukarı yüzde iki oranında düştüğünü, bilinen hipoksik "ölü bölgelerin" sayısınınsa tavan yaparak 1960'lardaki 45 bilinen bölgeden şu an en az 700 bölgeye çıktığını ve bunlardan bazılarının binlerce kilometre kare genişliğinde olduğunu bulmuştu.

Editör: TE Bilişim