'Orası otomobil parkına uygun değildir, onun için müsade edemeyiz' diyerek Adalet Bakanımızı konuşturtmuyorlar. Benim orada konuşma yapmam; video konferansla, engelliyor. Fakat Cemil Bayık'ı Kandil'den oraya bağlıyorlar ve Cemil Bayık orada konuşmasını yapıyor. Bunların teröre yardım ve yataklık yapmaktan yargılanması gerekir. Durun bakalım daha işin başındayız. Daha çok uluslararası toplantılarda sizin bütün bu yaptıklarınızı meydana tek tek dökeceğiz. Die Welt'in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış, bundan dolayı değil, bir ay bu kişi, PKK'nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak, bu kişi Alman Konsolosluğunda saklanmıştır. Türkiye'nin kredi notunu düşürmüş. Ne yaparsanız yapın. Avucunuzu yalarsınız. Hiçbir şey tutturamayacaksınız" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde konuştu. Yeşilay'ın önemine değinen Erdoğan, "Bütün tehdit ve tehlikelere karşı onlar dik durdular. Zor şartlarda mücadelelerini sürdürdüler. Savaşlar sadece cephede olmaz, asıl savaş manevi ve toplumsal alanda verilendir. Zira milleti çözen, devleti çökerten asıl saha burasıdır. Maneviyat, medeniyet, kültür alanıdır. Bu değerleri kaybedersiniz çökersiniz. İşgal güçleri, 1920 yılında İstanbul Limanı'na demirledikleri gemilerden gençlerimize kasa kasa bedava alkollü içki dağıtıyorlardı. Bu boşuna değildi. Böylece milletimizin direniş azmini törpülemek, onurunu, benliğini söküp almak istiyorlardı. Bu mücadele çok daha sinsi bir şekilde günümüzde de devam ediyor" diye konuştu.

"GEZİ OLAYLARINDA OLDUĞU GİBİ YİNE GENÇLERİMİZE BEDAVA ALKOL DAĞITMAKTAN GERİ DURMUYORLAR"

Erdoğan, "Bedava içki üzerinden kimliksiz hale getirilen nesiller, bugün terör örgütleri ideolojiler üzerinden kişiliksiz hale getiriliyor. Gezi olaylarında olduğu gibi fırsat bulduklarında yine gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar. Oyun aynı oyun" dedi.

"SÜREKLİ HAZ PEŞİNDE KOŞAN HEDONİST BİR NESİL İÇİN ELLERİNDEKİ TÜM ARAÇLARI KULLANIYORLAR"

Erdoğan, "Sadece kendi çıkarını düşünen, sürekli haz peşinde koşan hedonist bir nesil için ellerindeki tüm araçları kullanıyorlar. Bu sorunun sadece ülkemize münhasır bir mesele olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek, farklı düzenlemelerle meşrulaştırılarak, toplumu ayakta tutan sütunlar dinamitleniyor. Türkiye mevcudiyetini hala koruyan güçlü aile yapısı, sosyal ve kültürel bağları sayesinde hamdolsun bu dalganın etkisini nispeten azaltabiliyor ancak bu sorunun bizim için de giderek büyüyen bir tehdit haline geldiğinin farkındayız. Bununla birlikte mücadeleyi, kendimizle birlikte tüm kardeşlerimiz, tüm insanlık için yürütmemiz gerektiğine inanıyorum. Yeşilay'ın bu kapsamda yaptığı çalışmamalar son derece önemli" ifadelerini kullandı.

"EYYAMCI DEĞİL MİLLİ VE YERLİ BİR GENÇLİK İÇİN HERKESİN DAHA FAZLA GAYRET GÖSTERMESİ ŞARTTIR"

Erdoğan, "Eyyamcı değil milli ve yerli bir gençlik için herkesin daha fazla gayret göstermesi şarttır. 14 yılda birçok düzenlemeyi hayata geçirdik ancak bu sürecin hiç de kolay olmadığını, sizler de çok iyi biliyorsunuz. Sigarayla, alkolle, uyuşturucuyla mücadele gibi vatandaşın sağlığını bire bir ilgilendiren meselelerde dahi çok büyük engellerle karşılaştık. Başta muhalefet partileri olmak üzere Türkiye'deki belli kesimler, sürekli sorunu başka taraflara çekmeye gayret ettiler. Alkol düzenlemesi gibi son derece masum, son derece basit bir meselede iftiralarla yalanlarla ortalığı ayağa kaldırdılar. Hiç ilgisi olmadığı halde konuyu hayat tarzı tartışmalarına çekerek, kendilerince yeni cepheler açmak istediler" ifadelerini kullandı.

"ATTIKLARI ÇAMURLARIN HEPSİ DE KENDİ PAÇALARINA, KENDİ SURATLARINA YAPIŞMIŞTIR"

Erdoğan, "Önümüzdeki haziran ayında, alkol düzenlemesi yürürlüğe gireli dört yıl olacak. Bu dört yılda hangi vatandaşımız bu düzenleme dolayısıyla sıkıntı yaşadı? Kimin hayat tarzına müdahale edildi? Muhalefetin iddialarının hangisi doğru çıktı? Elbette hiçbiri. Söylediklerinin bir tanesi dahi gerçekleşmedi. Esasen bunlar 'çamur at tutmasa da izi kalır' mantığıyla hareket ediyorlar. Ama şundan emin olun, attıkları çamurların hepsi de kendi paçalarına, kendi suratlarına yapışmıştır" açıklamasında bulundu.

"BU HASTALIKLI YAKLAŞIMIN TEKRAR NÜKSETTİĞİNİ GÖRÜYORUZ"

Anayasa değişikliğine değinen Erdoğan, "Anayasa değişikliği paketi tartışmalarında bu hastalıklı yaklaşımın tekrar nüksettiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemine niçin karşı çıktıklarını açıklayamadıkları için yine eski usullere başvuruyorlar. Alkol düzenlemesini 'nasıl hayat biçimimize karışılıyor' diye çarpıttıysalar, yönetim sistemi değişikliğini de 'rejim değişikliği' olarak göstermeye çalışıyorlar. Ne alakası var? İlk bunun karşısında ben olurum" dedi.

"BUGÜNÜN İŞİ DEĞİL, 200 YILIN İŞİDİR VE ŞİMDİ BİZ YÖNETİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEK SURETİYLE ADIM ATIYORUZ"

Erdoğan, "1923'te bu iş bitti. Şimdi yapılan bir yönetim sisteminin değiştirilmesidir ve bu da bugünün işi değil, 200 yılın işidir ve şimdi biz yönetim sistemini değiştirmek suretiyle geleceğe farklı bir adım atıyoruz. Parlamentoda sürekli tıkanan, sürekli patinaj yapan bir sistemi değiştirmek suretiyle, diyoruz ki biz adeta 'uçmamız lazım.' Bunun önünü açmamız lazım. Biz damdan düştük fakat bunu engellemek isteyenlerin bu ülkede sorumluluk diye bir şeyleri olmadı, olacağı da yok ve dikili ağaçları yok bu ülkede" diye konuştu.

"DEVLETİN REJİMİ OLAN CUMHURİYET KONUSUNDA HİÇBİR GERİ ADIM YOKTUR"

Erdoğan, "İnşallah şu anda terör ile mücadelede başarılı operasyonlar neticesini verecek. Biz bu ülkeyi terörizme ve teröristlere teslim etmeyeceğiz bundan hiç endişeniz olmasın. Devletin rejimi olan cumhuriyet konusunda hiçbir geri adım yoktur. Tam tersine yürütmeyi doğrudan milletin emrine vererek, demokrasiyi güçlendiriyoruz. 18 yaş seçilme yaşı diyoruz. Çocuklara mı parlamentoyu bırakacağız deniyor. Kendi gençliğine güvenmeyen bir zihniyet. Ama o gençleri, 14, 15 yaşındaki genci Kandil'e götürürken ona güveniyorsun. Onlar ile işbirliği tutanlara da sesleniyorum; siz de bu günaha ortaksınız. Kim olursa olsun. Diyarbakır Belediyesi'nin önünde günlerce hüngür hüngür ağlayan o annelerin ahı hepsini tutacaktır. Yürütmedeki çift başlılığın sonlandırılmasından istikrar ve güven ortamının garantiye alınmasından niçin rahatsız oluyorlar? Geçeninin hükmü sabaha kadardır. Rahatsızlıkları sistemden değil milletten" ifadelerini kullandı.

"BİR ALMAN AJANI OLARAK, BU KİŞİ ALMAN KONSOLOSLUĞUNDA SAKLANMIŞTIR"

Almanya ile olan toplantı gerilimine ilişkin Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Almanya'daki son gelişmeleri görüyorsunuz değil mi? Bunlar niye oluyor? Bunlar dikkat edin, yok bilmem, Die Welt'in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış, bundan dolayı değil, bir ay bu kişi, PKK'nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak, bu kişi Alman Konsolosluğunda saklanmıştır, bir ay ve 'bunu bize teslim edin, yargılansın' dediğimizde de vermemişlerdir. Bunu bana Şansölye Merkel söylediğinde ben kendisine şunu söyledim. 'Sizdeki teröristler tarafımızdan isteniyor, bize ne diyorsunuz 'yargı bağımsızdır, tarafsızdır' diyorsunuz. Biz şu anda bağımsız ve tarafsız yargımıza güveniyoruz, verin yargılansın.' Önce vermediler, sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı. Şu anda yüzlerce, binlerce terörist Almanya'da terör estiriyor.

BUNLAR TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK YAPMAKTAN BUNLARIN YARGILANMASI GEREKİR

Düşünebiliyor musunuz benim Adalet Bakanım, hem resmi görüşmesini yapacak, hem de oradaki vatandaşlarımıza şu kampanyayı anlatacak, orası diyor 'otomobil parkına uygun değildir onun için müsaade edemeyiz' ve Adalet Bakanımızı konuşturtmuyorlar, Ekonomi Bakanımızı konuşturtmuyorlar. Ben video konferansla oradaki bir meydan mitingine katılacağım, anında dünyada görülmemiş ya, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor ve benim orada konuşma yapmamı, video konferansla, engelliyor. Fakat Cemil Bayık'ı Kandil'den oraya bağlıyorlar ve Cemil Bayık orada konuşmasını yapıyor. Bunlar teröre yardım ve yataklık yapmaktan bunların yargılanması gerekir. Olay bu kadar açık ortadadır. Şimdi bir de niye bu olayı bu kadar köpürtüyoruz gibi laflar konuşmaya başladılar. Durun bakalım daha işin başındayız. Daha çok uluslararası toplantılarda sizin bütün bu yaptıklarınızı meydana tek tek dökeceğiz. Artık o eski Türkiye yok. Ayaklarının üzerinde dimdik duran bir Türkiye var. Çıkıyorlar bir kampanya. Neymiş 'kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşürmüş.' Ne yaparsanız yapın, avucunuzu yalarsınız. Hiçbir şey tutturamayacaksınız.

İSTEDİĞİN KADAR RAPOR YAZ, SENİN RAPORLARINI BİZ TANIMIYORUZ, TANIMAYACAĞIZ DA BUNU BİL"

Türkiye, sıradan bir ülke değil, bunların böyle yazılı, sözlü, şu, bu. Şimdi de bir Venedik Komisyonu raporundan bahsediyorlar. Bu Venedik Komisyonu raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyinin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, tanımayacağız da bunu bil. Bu raporlar karşısında el pençe divan duran bir iktidar var sanıyorlar yok böyle bir şey."

"GÖNÜLDAŞIM, YOL ARKADAŞIM, BAŞBAKANIMIZ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım'a Yeşilay ödülü verirken yaptığı konuşmada, "Gönüldaşım, yol arkadaşım, başbakanımıza bu özel ödüle kayık gören Yeşilay yönetimini şahsım adına tebrik ediyorum" dedi.

"BABAM DA BİZİ SEVERDİ AMA HİÇ SEVDİĞİNİ BELLİ ETMEZDİ"

Ödülü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden almaktan onur olduğunu ifade eden Yıldırım, "Sayın Cumhurbaşkanımız her şeyi takdir eder ama onu belli etmez. Babam da bizi severdi ama hiç sevdiğini belli etmezdi" dedi.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan törenin öncesinde Mehmet Çebi resim sergisini dolaştı.

Kaynak: dha