Türkiye'de gecekondu yerleşimlerinin başlangıcı ile ilgili resmi bir belge bulunmamaktadır. Bu nedenle olguyu kesinkes tarihlendirmek olanaksızdır. Buna karşın ülkemizdeki gecekondu yerleşimlerinin, yazılı belgelere dayanmaksızın, önemli bir kentleşme sorunu olarak II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru ortaya çıktığı ve savaşın sona ermesiyle hızlı bir gelişme gösterdiği genel olarak kabul edilmektedir. İ.Yasa'nın tespitlerine göre, bu tarihlerden önce, 1928–1930 yılları arasında Ankara'da gecekondu yapımının başladığı ve "kaçak evler" olarak adlandırdığı görülmektedir.18 Buradan da anlaşılıyor ki, gecekondu sorunu ülkemizde II Dünya Savaşı sonlarına doğru yani 1945-1950’ler arasında yaşanan siyasal ve ekonomik gelişmelere koşut olarak ortaya çıkmış bir olgudur. O günden bugüne normal bir değişme ya da gelişme olarak değerlendirilmeyen ve her zaman bir “sorun” olarak nitelenen gecekondu oluşumunun temelinde göç hareketi yatmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun köy ya da aşiret alanlarından, kasaba ve kentlerinden, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinin kırsal alanlarından Batı’daki gelişmiş sanayi kentlerine (İstanbul, Bursa, Zonguldak vb.) göçen insanlar gecekondu yapımını hızlandırmışlardır. Bu nedenle, 1950 döneminden sonra hızlı bir biçimde gelişen gecekondu yerleşimleri, 1953 yılında sayısal olarak 80 bine ulaşmıştır. Bu artışın, 1950'lerde başlayan sosyal ve toplumsal değişme süreçleri ile yakından ilgisi vardır. Ayrıca bu değişim süreçleriyle yakından ilgili olan ve sorunun görünmeyen yüzeyini oluşturan sosyo-ekonomik, politik ve kültürel nedenler, daha önce görülmemiş bir biçimde gecekondulaşmanın ülke düzeyinde yaygınlaşmasını ve çözümsüz bir sorun olarak bugüne taşınmasını sağlamıştır. Gecekondu sorununu yaratan göç nedenleri şöyle sıralanabilir:

 Nüfusun hızla artması.

 Tarımın büyük ölçüde makineleşmesiyle işgücünün kırsal bölgelerden kentlere kayması.

 Sanayileşmenin plansızlığı.

 Toprağın bölünmesi, verimin azalması ve yetersizliği.

 Ölçülü toprak reformunun yapılmaması.

 Hazine arazilerinin iyi değerlendirilmemesi. 

Doğal olayların sıklığı, bunlara karşı önceden önlem alma olanağının bulunmayışı.

 Konut sorununa bütüncül bir yaklaşımla çözüm getirilememesi; konut kiralarının yasal bir düzene sokulamaması.

 Kırsal alanlarda sağlık, beslenme, eğitim, ulaşım ve bu gibi olanakların yetersizliği, dengesizliği, denetimsizliği. 

İş olanaklarının sadece kent merkezlerinde kurulan fabrikalar ve devlet kurumlarınca sağlanması.

 Kent plan ve programlarının çağın koşullarına uygun olmaması.

 Halkın bilgi, görgü, kültür gibi değer yargılarını yükselten kurumların kırsal bölgelerde bulunmaması ve böylece kentsel yaşamın özendirici bir nitelik ve nicelik taşıması vb. nedenler.

 Doğu ve Güneydoğu’da çözümlenemeyen siyasal içerikli anarşik olaylar, psikolojik baskı, şiddet, yoksulluk, mesleksizlik, eğitimsizlik vb. gecekondu sorunun doğmasına, gelişmesine yol açan temel sorunlarımızdır. Bu sorunlar ve temel gerçekler, halkın bulunduğu yerden başka bir yere göçmesine ve oralarda “daha iyi yaşarım” düşüncesini benimsemesine neden olmaktadır. Özellikle köy yaşamının iticiliği ile kent yaşamının çekiciliği karşısında halkımız bocalamakta ve kurtuluşu kentte aramaktadır. Böylece, tümüyle olmasa da genel olarak köylerden ve kırsal kasabalardan göç eden insanlar; düzensiz sanayi merkezlerinin çirkinleştirdiği kentlere geldiklerinde barınabilecekleri bir yere en fazla gereksinim duyarlar. İçinde yaşamı sürdürmek oldukça pahalı olan kentlerin lüks konutlarından yararlanmak, bu insanlar için olanak dışıdır. O halde, yaşamak ve barınmak için gerekli olan konutlarını kendilerinin yapması; başka söyleyişle, kendi başlarının çaresine bakmaları gerekmektedir. Bu amaçla, kent merkezlerinin kenarlarında bulunan boş, sahipsiz arazilerden konut yapmak için yararlanırlar. Söz konusu araziler ya hazinenin ya belediyenin ya da özel kişilerindir; özellikle hazine yerlerinin seçimi, tercih nedenidir.20 Buradan da şu sonuca varmak olasıdır: Göç nedenleri ile birlikte gecekondu sorununun temelinde konut gereksinmesi bulunmaktadır.

Editör: TE Bilişim