Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını anlatan ve anı evinde sürekli gösterilecek olan film izlenildi. Öğrenciler Mehlika Nida Yücel ve Erdem Vahap Yurt, Yazıcıoğlu’nun “Üşüyorum” ve “Ülküm” şiirlerini seslendirdiler.

Konuşmaların ardından Muhsin Yazıcıoğlu Anı Evi'nin açılışı yapıldı. Evin anahtarı Sivas Valisi Salih Ayhan tarafından Gülefer Yazıcıoğlu'na verildi. Açılışın ardından katılımcılar anı evini gezdi. Muhsin Yazıcıoğlu'na ait özel eşyaların yer aldığı anı evinde vatandaşlar fotoğraf çekti.

Açılışa, Merhum Yazıcıoğlu'nun çocukları Furkan ve Firuze ile ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, ablası, Alperenlerin ağabeyi, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı, araştırmacı yazar Hakkı Öznur,

Avrupa Nizam-ı Âlem Federasyonu Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu, Camianın önemli isimlerinden İlker Kayalıoğlu, Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği Genel Başkanı ve gazeteci Yazar Remzi Çayır, Alperen Ocaklarında Başkanlık yapmış isimlerden Doğan Öztaşkın çok sayıda Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı, sevenleri, Alperen Gençlik ve vatandaşlar katıldı.

Muhsin Yazıcıoğlu Anı Evi’ne çok büyük destek veren Sivas Valisi Salih Ayhan, açılışta yaptığı konuşmada, Muhsin Yazıcıoğlu'nun Sivas'ın yiğit evladı olarak kalplerdeki müstesna yerini muhafaza ettiğini belirtti.

Yazıcıoğlu'nun ömrünü Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne adadığına dikkati çeken Ayhan, "Muhsin Yazıcıoğlu Anı Evi, Sivas'ın değerlerine sahip çıkmasının, ahde vefasının, samimiyetinin ve muhabbetinin en somut ifadesidir" dedi.

Ayhan, siyasi kimliğinden daha çok dava adamı olan Yazıcıoğlu'nun her zaman doğruların yanında yer aldığını, milli ve manevi değerleri düstur edindiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Muhsin Yazıcıoğlu'nun milli ve manevi duruşunun, liderlik vasıflarının, vatanına ve milletine olan sevgisinin, davasına olan samimi bağlılığının özellikle genç nesillerce idrak edilmesi, okunup, izlenip anlaşılması, ardında bıraktığı kıymetli hatıraların her daim hafızalarda yer edinmesi için doğup büyüdüğü bu evin tamamen onarılması, yeniden düzenlenerek ve interaktif uygulamalardan da istifade edilerek “Muhsin Yazıcıoğlu Anı” Evi olarak sevenlerinin ve tüm halkımızın ziyaretine açılmasının hepimizi ziyadesiyle mutlu ettiğine yürekten inanıyorum."

Programda Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, Yazıcıoğlu’nun akrabası, aynı zamanda Avrupa Nizam-ı Âlem Federasyonu Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu da birer konuşma yaptı. Programa katılanlar, Yazıcıoğlu ailesine büyük sevgi gösterip onlarla anı evinde fotoğraf çektirdi.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu da "Muhsin Başkan, vatan millet sevdalısı, ömrünü vatanı ve milleti için yaşamış bir insandı. Aynı zamanda Muhsin Başkan 'Sivas benim platonik aşkım' derdi. Bugün bu evin açılışına vesile olan başta Sayın Vali’miz olmak üzere emeği geçen herkese ve devletimize şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

Tören programının bitiminden sonra Hakkı Öznur, Alperen gençlerle sohbet edip, onlarla anı evinde fotoğraf çektirdi. Alperen gençlere konuşmasında şu anlamlı ve önemli tarihe not düşen sözleri ifade etti:

ALPEREN HAREKETİNİN ÇİZGİSİ ŞEHİT LİDERİMİZ MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN ÇİZGİSİDİR

Biz Allah yolunda, Kur’an yolunda, millet yolunda şehit düşen büyük dava ve devlet adamı millet’in adamı Muhsin Başkan’la beraber olduk. İyi ki onun gibi yiğit bir liderle, adam gibi adamla yol ve dava arkadaşı olmuşuz. Ne mutlu bizlere…

Muhsin Başkan gibi, inançlarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Kula kulluk etmeyeceğiz. Hakkaniyetten ayrılmayacağız. Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonuna , bize bıraktığı tarihi mirasa sahip çıkacağız, onun söylediği gibi dik duracağız, doğru söyleyeceğiz, düz yürüyeceğiz.

Şehit lider milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisine ve onun ortaya koyduğu ilke ve değerlere sonuna kadar bağlı olan Alperen kadrolar Türkiye’nin geleceği ve teminatıdır.

Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşları, şehit lideri Yazıcıoğlu’nun ortaya koyduğu ilke ve değerlere bağlıdır. Hiçbir güç ve odak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarını, Alperen kadrolarını hak yoldan, Kur’an yolundan, millet yolundan döndüremez.

Alperen hareketinin çizgisi Muhsin Yazıcıoğlu çizgisidir. Hareketin misyonuna, ilkelere, değerlere, Muhsin Yazıcıoğlu çizgisine bağlılık, şan ve şeref dolu Alperen hareketinin en güzel ve en önemli vasfıdır.

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinde giden dava arkadaşları, ülküdaşları, şehit liderlerinin öğrettiği yüce ülkü ve değerlerin ışığında adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamları olmaya devam edeceklerdir.

Hayatı boyunca zalimlerin önünde asla başını öne eğmeyen, her türlü güç ve şer odaklarına karşı dik durarak Hakk’ın ve haklının yanında yer alan şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonunu inançla, kararlılıkla sürdüreceğiz.

Bu kutlu yol, aziz ve mukaddes dava, iman, çile, ıstırap, azim ve kararlılık ile vücut buldu. Alperenlerimiz, Anadolu kıtamızın vücut bulmuş halidir. Bizler dünyalık menfaati, şahsi ikbâli ayaklar altına almış, hakikaten hakikate râm olmuş bir hareketin müntesipleriyiz. Allah’ın davasının davacısı olmanın şerefiyle şereflenmiş Alperen hareketimiz, gücün değil hakkın yanında olmayı kendine her daim vazife bilmiştir.

ALPEREN HAREKETİNİN YOLU, YÖNÜ, İSTİKAMETİ, ÇİZGİSİ, DURUŞU, BELLİ TAVRI NETTİR

Allah’a, kitabı Kur’an’a ve Resul-i Zişan’ına (s. a. s.) ölesiye bağlılık, samimiyet ve ihlâs, şiarımızdır.

Alperenlerin yolu, yönü, istikameti, çizgisi, duruşu bellidir.

Bizim yönümüz saray, değil, Taceddin Dergâhı’dır. Biz, saraya, muktedirlere bakarak hareket edenlerden değil, ilkelerine ve ülkülerine bakarak hareket eden, Alperen, Ülkücü kadrolarız.

Korkaklar saraya koşar, saraya biat eder, teslim olurlar. Alperenler ise dik durur, inandıkları davanın peşinde, ülkülerinin peşinde koşarlar.

Alperen hareketi ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler hareketidir. Davasından, ülküsünden, taviz vermeyen Anadolu yiğitlerinin kutsal hareketidir.

hareketi hasbidir, hesabi değildir. Alperen hareketi, bizim onurumuzdur.

Alperen hareketinin gizli ajandası yoktur. Millet’e hizmet borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır.

Din-ü devlet, mülk-ü millet uğrunda İ’lây-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem yolunda Alperen hareketimiz var olsun!

Selam olsun Alperence duruşu, tavrı, her şartta her daim inançla, azimle, kararlılıkla sürdürenlere…

Selam olsun Nizam-ı Âlem ülküsü yolunda eğilmeden, bükülmeden, elif misali dimdik yürüyenlere…

ALPEREN HAREKETİ, İLKELER VE DEĞERLER HAREKETİDİR

Her Alperen; değerlerimizi ,ilkelerimizi, geleneklerimizi ve şanlı tarihimizi çok iyi bilmek zorundadır.

Alperen hareketi, ilkeler ve değerler hareketidir. Önceliğimiz, ilkelerimiz ve değerlerimizdir. Alperenler olarak kadim geleneğimize, tarihimize, misyonumuza uygun hareket etmeli, yanlış anlamalara sebebiyet verecek tavır ve davranışlardan kaçınmalıyız. Hatalı hususlarda birbirimizi kardeşlik hukuku içerisinde uyarmalı, hassasiyet sahibi olmalıyız. Her zaman yapıcı olmalıyız.

Ateşler içinden geçen kavgayı, nehirlerin denizlere kavuşması sabrıyla bugünlere taşıyanlar, asla yılgınlığa düşmezler. Endişe ve karamsarlığa kapılmazlar. Zahmetleri rahmetler takip edecektir. Çile varsa, zafer de vardır.

Vefa, dava adamlığı davaya adanmışlık, hasbilik, fazilet, fedakârlık, kadirşinaslık deyince ilk akla gelen, şüphesiz şehit liderimiz Muhsin Başkan’dır. O, bir vefa ve iman dava adamıydı.

Büyük davalar, davaya adanmışlık ve vefa üzerinde yükselir ve zaferle taçlanır. Onlar, sonsuzluğun sahibinin yolundadırlar. Ve ötelerin ötesini düşlerler, düşünürler.

Alperenlik, davaya adanmışlıktır, vefadır, kadirşinaslıktır. Alperen hareketi, ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler ve değerler hareketidir.

Alperenlik davası; sözünde duranların, ahde vefa gösterenlerin davasıdır. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz. Vefa imandandır, vefası olmayanın imanı da olmaz.

Dava arkadaşlığı sorumluluk gerektirir, vefa gerektirir, fedakârlık gerektirir. Alperenlik hukuku çiğnenmeyecek, çiğnetilmesine göz yumulmayacak büyük, tarihi ve kutlu bir bağdır. Bu bağ kırılmaz, kopmaz, koparılamaz.

Zor dönemlerde davaya, inançla, azimle, kararlılıkla sahip çıkan kahraman Alperenlerimize ve dava arkadaşlarımıza selam olsun!

MUHSİN BAŞKAN ALDANMADI, ALDATMADI. DİK DURDU, DOĞRU SÖYLEDİ, DÜZ YÜRÜDÜ…

Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi çizgisinde kırıklık yoktur. “Gizli” ajandası yoktur. Açık ve şeffaf, milletiyle, dava arkadaşlarıyla iç içe, bir bütün olan kumaşı, omurgası, ahlakı, sağlam bir liderdi. Muhsin Yazıcıoğlu, klasik bir politikacı değildi. Onda, İslam ahlakı vardı. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir liderdi. Asla çıkarların adamı olmadı, daima fikirlerin adamı oldu. O, siyasi parti başkanının ötesinde tarihi bir kişilikti.

Muhsin Yazıcıoğlu için kişilerin, grupların bekası değil, devletin, milletin bekası, ülkenin yarınları önemlidir. Türkiye’nin milli direnç merkeziydi, Meclis’in sigortasıydı.

Hiçbir çıkar ve menfaat duygusu olmadan millet aşkı ile yola çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, milletine asla yalan söylemedi, Milletin adamı, her zaman dik durmuş, doğru gitmiştir.

‘Aldanmadı’, ‘aldatmadı’, milletimizden özür dileyecek yanlışlar yapmadı. Ne ‘aldandı’ ne ‘aldattı’. Hep doğru, ilkeli, tutarlı siyaset izledi.

MİLLETİN ADAMIYDI HAYATINI ŞEHİT DÜŞTÜĞÜ DAVASINA ADADI

Kendisi için bir gün yaşamadı. Ömrünü, hayatını, verdiği yüce davasına adadı. Her türlü istibdada karşıydı, istiklal aşığıydı. Çile adamıydı. Davasının çilesini çekti hep. Nefsine esir düşmedi, kimseye iftira atmadı, kin tutmadı, Hep dik durdu, düz yaşadı, hayat çizgisinde kırıklık yok, çizgisini bozmadı, istikametini değiştirmedi. İnandığı değerlere hep bağlı kaldı.

Bütün ömrünü, bütün varlığını Kur'an'a bağlayan bir adamdı. Davasını Kur’an’la anlatan, ülküsünü iliklerine kadar yaşayan Muhsin Yazıcıoğlu, bir Kur’an ve peygamber sevdalısıydı. Onun referansı Kur’an ve sünnetti. Öylesine vakar sahibi, feraset sahibi bir insandı ki; “zulüm Azrail olsa da ben hep Hakk’ı tutacağım” düsturuyla hareket ederdi.

Kamil bir Müslümandı, feraset sahibi bir liderdi. ‘Muhsin Yazıcıoğlu’ deyince Kur’an’a adanmış bir ömür ve Allah ve peygamber sevdası ile dolu bir yürek karşımıza çıkıyor.

KÜRESEL EMPERYALİZM VE ONUN YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ İLE MÜCADELE ETTİ

Muhsin Yazıcıoğlu, küresel güç merkezlerine koşmadı. Siyonist merkezlerde konuşmalar yapmadı. Yahudi lobilerinden, İngiliz kraliçesinden madalya almadı. CIA istasyon şefleri ile yurt içinde, yurt dışında gizli kapaklı görüşmeler yapmadı. Malikânelerde, ofislerde bir araya gelmedi. Sabah kahvaltılarında, akşam yemeklerinde onlarla oturup yemek yemedi.

ABD, AB ve Davos’ta dünyayı yönetmeye çalışan dünya kapitalizminden icazet almadı. Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca küresel güç merkezleriyle mücadele etti. Muhsin Yazıcıoğlu’na küresel emperyalist güçler diz çöktürtemedi. Bu ülkede, bu coğrafyada emperyalizme boyun eğenler, işbirlikçiliğini, taşeronluğunu yapanlar oldu. Ancak, milli lider Muhsin Yazıcıoğlu, emperyalizme boyun eğmedi, emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı.

Milli ve yerli lider milletin adamı, ABD ve İngiltere'den oluşan Anglosakson ittifakı ve onun Orta Doğu’daki iş birlikçisi İsrail’in bölgedeki oyunlarına ve küresel proje olan BOP, BİP ve BAP’a net karşı koyan tek liderdi.

MUHSİN YAZICIOĞLU KIRMIZIÇİZGİMİZDİR

Zannetmesinler ki suikastın peşini bırakacağız, zannetmesinler ki yaptıklarını yanlarına bırakacağız. Zannetmesinler ki susacağız, korkacağız, çekineceğiz, meydanları terk edeceğiz.

“Muhsin Yazıcıoğlu, bizim kırmız çizgimizdir” diyen aziz milletimiz ve yiğit Alperenler/Ülkücüler, bu olayın peşini asla bırakmayacaktır. Kimse bu davayı örtbas edemez, karartamaz, kapatamaz. İhmalleri, kusurları ve suçları olanlar elbette adalet önünde hesap vereceklerdir. Nereye giderlerse gitsinler, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, nereye saklanırlarsa saklansınlar, cehennemin dibine de gitseler, onları bulmak ve mutlaka yargı önüne çıkartmak, boynumuzun borcudur.

SELAM OLSUN MUHSİN BAŞKAN’IN YOLUNDA YÜRÜYENLERE, MUHSİN’İ DURUŞU SÜRDÜRENLERE

Nasıl, cennet gençlerinin serdarı Hz. Hüseyin Efendimiz yolundan dönmediyse, nasıl ki Hüseyni yolun sevdalısı şehit liderimiz Muhsin Başkan, yolundan, davasından dönmemişse, şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinden ve yolundan giden yiğit, kahraman Alperenler de eğilmeden, bükülmeden Hüseyni yolda, şan ve şerefle yürümeye devam edecektir.

Alperen hareketi itidalli, sağduyulu, ülkesini ve milletinin meselelerini çok iyi bilen ve her zaman vakur duruşuyla, Muhsin-i tavırlarını sürdürecektir.

Yolumuz, Allah yolunda şehit düşenlerin yoludur. Kahramanlar ölmez, millet yenilmez. Haksızlıklara, adaletsizliklere, zulümlere, karşı çıkmaya devam edeceğiz. Hiçbir güç ve odak, bizi hak yolumuzdan döndüremez!

Alperen hareketi, gelecek kuşaklar ve gelecek yüzyıllar için model bir şahsiyet olan mümtaz liderimiz şehit Muhsin Başkan’ın yolunda ve izinde, kutlu yürüyüşlerini inançla, azimle, kararlılıkla sürdürecektir.

Vefalı, fedakâr, davasına inanmış Alperen gençlerimizi en kalbi duygularla selamlıyor, hepsinin gözlerinden öpüyorum.

Bu inanç ve duygular doğrultusunda başta şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere Hakk’a yürüyen, sonsuzluğun sahibine uğurladığımız, şehadete yürümüş tüm şehitlerimizi, aziz dava arkadaşlarımızı rahmetle, minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Onları asla unutmadık ve unutmayacağız.

Editör: TE Bilişim