Bir lider, falan gazeteci bana şunu dedi diye, filan partililerim bunu dedi diye, mesai arkadaşlarım böyle dedi diye, siyaset okyanusunda dalgalarla boğuşan gemisinin dümenini başı boş bırakıp suya atlayamaz.

Bunu yapmak, bile bile, gemiyi okyanusun dalgalarında yıkıma terk etmektir. Bir kaptanın, bir parti başkanının bunu yapmaya hakkı yoktur ve amacı yıkım değilse, yapamaz. Pekiyi, yeni bir kaptan bulunamaz mı? Elbette bulunur, ama eğer ortada bir gemi kalırsa.

Bir gazeteci bir partiyi yıkamaz. Buna nasıl izin verilir? O parti başkanı eğer liderse, manevralarla gemisini sağ salim bir limana ulaştırır. O parti başkanı, eğer liderse, kendisine kurulan tuzakların hepsini yıkar, geçer. O parti başkanı eğer liderse, herkese usulünce cevabını verir ve yoluna devam eder. Üç yıllık süreçte, eğer kendi iradesi dışında olmadıysa, benzer badireleri azimle atlattığını, önüne çıkan engelleri yıkıp geçtiğini biliyoruz.

Bu gidişin başarısızlığa bağlanması da zamansızdır. Yeni kurulmuş bir parti güçlü bir gurupla meclise girmiş. Aynı pozisyondaki diğer otuz yıllık, elli yıllık partiler, başardık diye bayram ederken, bu bedbinlik yersizdir.

Parti kurma ve seçime girme sürecinde bütün zorlukları aşmış birisi, kızdım, küstüm gidiyorum gibi bir duygusallığa kapılmışsa, durum vahimdir. Demek ki biz, kendi kafamızda, olmayan bir Asena yaratmışız.

Bir lider, eğer beş yüz kişi, eğer elli kişi, eğer beş kişi yüzünden partiyi bırakıp giderse, beş milyon kişinin hakkına girmiş olacaktır. Bu hakkı, ne burada ne de ahirette ödemesi mümkün değildir..

Bir parti başkanı, eğer gitmeyi kafasına koymuşsa, önce, beraber çalıştığı arkadaşlarına soracak. Sonra, ülkesinin hayrına olacağını düşünerek kendisi için, üç yıl boyunca koşan, nafakasını harcayan, emek harcayan, icabında saldırılara, hakaretlere göğüs geren, kırk yıllık partisini bırakıp gelen insanlara ve sandıkta kendisine oy veren beş milyon insana soracak. Sonra, en önemlisi o beş milyonun temsilcisi ve kendisini genel başkan seçen delegeye soracak. "Ben gidiyorum onayınız var mı?" diyecek. Buna mecburdur.

Ümit ediyoruz ki, belki de bu soruyu sormak ve alacağı cevaba göre davranmak için kongre istemişlerdir. Yoksa istifa eder, gözden kaybolur, giderlerdi.

Kongreye kadar bekleyip Hanımefendinin, lider midirler, yoksa geçici genel başkan mıdırlar, durumlarını göreceğiz. Hala "Kararım kesindir." dese de şimdilik, iyimseriz efendim.