Kızık'ın hayatı, 40 yıl önce bisküvi fabrikasında çalışan eşinin işten çıkarılmasıyla değişti. O güne kadar eşine destek olmak için evinde terzilik yapan Kızık, tüm birikimi olan tek burma bileziğini sermaye yaparak gıda sektörüne girmeye karar verdi. O gün Kızık'ın bileziğini peşinat olarak verip taksitle alınan eski makinelerle kurulan derme çatma gofret atölyesi, sabır, azim ve emekle bugün modern bir fabrikaya dönüştü.

- "Bisküvi kırıntılarını toplar yerdik"

Kızık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 9 yaşındayken evlerinin yanına bir bisküvi fabrikası açıldığını söyledi.

Fabrika çalışanlarının akşam olunca üretim artığı kırıntı bisküvileri çöpe attıklarını belirten Kızık, şöyle devam etti:

"Kırık bisküvilerin döküldüğü alanda biz de koyunlarımızı otlatırdık. Bu kırıntıları toplayıp yerdik. Fabrikada kız çocukları da çalışmaya başladı. Ben de başvurdum fakat yaşı benden küçük olanları bile aldılar, boyum kısa olduğu için beni almadılar. Çalışma isteğim para kazanmaktan çok, doyasıya bisküvi yemek içindi. İşe başlayabilmek için 'Allah'ım boyum bir an önce uzasın. Yaşım büyüsün. Ben de çalışayım' diye ağlayarak dua ettim."

- "Malzemeleri atölyeye motosikletle taşıyordum"

Kızık, Allah'ın kendisine bisküvi fabrikasında işçi değil, fabrika sahibi olmayı nasip ettiğini dile getirerek, iş hayatına başlamasını şöyle anlattı:

"Çocukluğumu bile yaşamadan hep çalıştım. Ortaokul mezunuyum. Evlendikten sonra evde terzilik yaparak eşime destek olmaya çalıştım. Hayat arkadaşım bisküvi fabrikasında çalışıyordu. Bir gün işten çıkarmışlar. Üzülmemesini söyledim. Bildiği işi yapmak için gofret atölyesi kurmaya karar verdik. Bir tane burma bileziğim vardı. Ereğli ilçesinde eski makineler olduğunu duyduk. Bileziği peşinat sayıp, senetle bunları Karaman'a getirdik. Güzelce yıkayıp bakımlarını yaptık. 150 metrekare bir atölye kurduk. Burada ilk gün 3 kutu gofret ürettik. Bir çuval un alıp, onu 2-3 gün işliyorduk. Unu taşıyacak aracımız yoktu. Malzemeleri atölyeye motosikletle taşıyordum. İş hayatına girdiğimde 7 aylık hamileydim. Resmi işleri, piyasayı bilmiyordum. Yılmadan mücadele ettim. İlk önce piyasa beni kabullenmek istemedi çünkü hiç kadın müteşebbis yoktu."

Artık sıkıntılı günlerin geride kaldığını, 40 yıllık bir firma olduklarını vurgulayan Kızık, "7 bin metrekare kapalı alanı olan modern bir fabrikamız var. Gofret sektöründe en iddialı markalardan biriyiz. Türkiye'nin her yerinde bayilerimiz var. Geçmişte bankalardan 10 lira kredi alamıyorduk, şimdi böyle bir durum yok. İç piyasaya çalışıyoruz. İhraç talepleri oluyor ama yurt içine ancak yetişebiliyoruz." diye konuştu.

- "Sadece paralarını ödeyen bir patron olmadım"

Kızık, evladı gibi gördüğü çalışanları ile aralarında ayrı bir bağ olduğuna değinerek, şu ifadeleri kullandı:

"Ben işçilerimin patronu değil, ablaları, anneleri, dert ortaklarıyım. Tezgahta yan yana gelip, çalışmaktan gocunmam. Sadece ayın başında paralarını ödeyen bir patron olmadım hiçbir zaman. Tavsiyelerde bulunur, tecrübelerimi paylaşırım. Onlar bize emanet, ailelerinden çok burada vakit geçiriyorlar. Kadın olsun, erkek olsun herkesin öz güveni olması lazım. 5 erkek kardeşim vardı, babam motosikletini tek bana verirdi. Bir iş oldu mu bana söylerdi. Yapabileceğime inanırdım. Yapardım da. Ailelere tavsiyem; çocuklarını öz güvenle yetiştirsinler. Onlara güvensinler. Gençler yapabileceklerine inansınlar. Bir şey düşünüyorlarsa başlasınlar. Başlamak bitirmenin yarısıdır. Yılmasınlar. Kendilerini ezdirmesinler. Yalan söylemesinler. Dürüstlükten ayrılmasınlar. Mutlaka başarırlar."

Fabrika çalışanlarından Şükran Yıldız ise Kızık'ı çok sevdiklerini anlatarak, "Burada çalışmaktan çok memnunum. Şerifhanım bizim patronumuz değil, bir büyüğümüz. Nasıl teyze anne yarısıysa, o da bizim anne yarımız. Her türlü sıkıntımızı, derdimizi anlatırız. Bizimle birlikte çalışır. Yanında çalışmaktan gurur duyuyorum." dedi.

Kaynak: aa