Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gazeteci İsmail Türk, Kırgızistan’da yaptığı röportaj ile Kırgız Türklerinin dil ve kimlik sorunlarını gündeme getirdi.

Kırgızistan’da Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) ve gönüllü iş adamları tarafından açılan kurslarda yapılan çalışmaları yerinde inceleyen ve hem bir Türk vatandaşı olarak hem de Zafer Partisi olarak çalışmalara destek vereceklerini dile getiren İsmail Türk, “Yaptıklarınız çok önemli, çok önemli simgesel değeri var. Sizlerle bu güzel ve küçük ateşi büyütmenin yollarını arayacağız” dedi.

İsmail Türk: Göktürkler Fergana Vadisinden Hoş bölgesine gelen ve Kırgızistan’da 200 bin, Tacikistan’da 1 milyon ve Özbekistan’da 3 milyon olmak üzere yaklaşık 5 milyon civarında yaşayan bir Türk Devleti. Gerisini sizden dinleyelim Ahmet Hocam.

Prof. Dr. Ahmet Bulgan: Göktürkler biliyorsunuz 745 yılında dağıldıktan sonra milyonlarca insan Çinliler tarafından bu topraklara sürülmüş. Sovyetler zamanında kimlikleri zorla silinmiş, bazılarına Özbek, bazılarına Kırgız, bazılarına Tacik yazılmış. Hala kimlikleri silinmeyenler var. Onlar “biz hala Türküz, sizin emanetiniz, ilginizi bekliyoruz” diye bize serzenişte bulunuyorlar. TÖMER daha önce bu bölgelerde eğitim başlatmış. Bugün 250 - 300 bin insana bu coğrafyada Türkçe öğretiyor.

İsmail Türk: Sizin ifadenizle Göktürklerin resmi olarak tanındığı tek ülke Kırgızistan.

Prof. Dr. Ahmet Bulgan: Özbek Cumhurbaşkanı’nın da Göktürk kökenli olduğu söyleniyor resmi olmamakla birlikte. Kırgızistan Orta Asya Cumhuriyetlerinin en demokratik devleti. Resmi devlet tarafından tanınıyor.

İsmail Türk: Yakup bey, siz Türk dilinin yayılması için burada gönüllü çalışmalar yapıyorsunuz. Çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Yakup Baş: Bu eğitimin 2000’li yılların başında başladığını duymuştuk. Namık Kemal Zeybek, Kazakistan’ın Türkistan şehrinde Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde mütevelli heyeti başkanı olduğu dönemde buradaki Göktürklerden haber geliyor. Bunlara bir eğitim programı hazırlıyor. Kazakistan’da mütevelli heyet başkanı iken 32 noktada Türkçe eğitim veren okullarla anlaşarak, Türkçe eğitim veriyor. O dönemde 32 ilköğretim okulunda Türkçe kurs verilirken bir de Hoş’ta Türkoloji bölümü açtırıyor. Namık Kemal Bey mütevelli heyet başkanlığından alındıktan sonra yerine gelen emekli General Çetin Doğan bu kursları durduruyor. Sonra TÖMER tarafından yine Türk dünyası sevdalısı arkadaşlarımız büyükelçiliğimizin çalışmalarıyla eğitime alındı. 2021-2022 eğitim döneminde kursların başlamasıyla kapanması bir oldu. Tabi bu işe bir sponsor lazım, öğretmenlerimizin maaşı, fiziki şartların düzenlenmesi lazım. İkinci dönem TİKA sponsorluğunu yürütürken, bir sebepten dolayı sponsorluktan vazgeçince eğitime çare aramak yerine “Kusura bakmayın, bizim böyle bir bütçemiz yok” diyerek kursları durduruyor. Bu dönemde TÖMER Müdürü Ali Kılıç bunun haberini bize verdi. Biz bu işe gönüllü olarak başladık. Ali Kılıç bey “İki aylık giderleri karşılayalım, sonrası için de sponsor arayalım” dedi. İkinci dönemde 6 noktada eğitim veriliyormuş, biz bu sevdamızı vazifemiz haline getirince eğitim merkezini hemen 8’e çıkardık. 350 öğrenci ile başladık, 250’si A2 seviyesinde sertifikasını aldı. TÖMER’in kendi bünyesindeki öğretmenleri, devletimizin tayin ettiği memurlardır ama biz yerel öğretmenlerden faydalanıyoruz. Bunların çoğu Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi mezunu, Türkoloji bölümü mezunu, genelde o bölgenin, köyün insanlarından. Türkiye’den gelen öğretmenlerimizin 10’da biri kadar maaşla gönüllülük esasıyla çalışıyorlar. Onların da sevdası çünkü.

Hoş bölgesinde çok dilli eğitim veren bir okulumuz var. Orada bu yıl Türkçe eğitim verdik. Bu okulun yönetimi ile mutabakat halindeyiz. Bunlar Türkçe’nin 5. yabancı dil olarak okullarında okutulması için kendi eğitim bakanlıklarına müracaat ettiler. TÖMER kurumuna da önder olduğu için teşekkür ettiler. Bu okulun yönetimi, ülkenin eğitim bakanlığından izni aldı. Bu çalışmaların bizim devletimiz tarafından yapılıp, bu ülkenin eğitim bakanlığına sunulması gerekirken biz bu ülkenin eğitim bakanlığına ruhsat iznini alıyoruz. Nereye müracaat edeceğimiz yönünde sıkıntılarımız var.

Bu seneki programımıza şimdiden hazırlanıyoruz. Grubumuzda Prof. Dr. Ahmet Bulgan gibi çok değerli akademisyenler, tarihçiler var. Onlardan çok yardım aldım. Bu sene kurs verdiğimiz okul sayısını 10’a çıkardık, resmi evraklarını hazırlıyoruz. Bu olay hiç kesintiye uğramamış gibi, devletimiz adına devletimizle bu işleri görüşüp bu çalışmalara katkıda bulunmasını isteyeceğiz. Bizim üzerimizde bir kalkan olmasını istiyoruz. Yanlış yapmaktan kaçınıyoruz. Bilmeden bu ülkenin de yasalarına aykırı davranmaktan kaçınmak için devletimizin elini üzerimizde görmek istiyoruz.

Olur da bu sene olduğu gibi resmi zevat bu taşın altını elini koymazsa, biz Türkiye’de bütün siyasi partilerle, iktidarla, muhalefetle görüştük. Bu sadece bizim değil, sadece resmi zevatın sevdası, görevi değil bu bayrağın altında yaşayan her Türk vatandaşın sevdası ve görevi olmalıdır. Günümüzün iktidar kanadından da yardımlar geliyor. Bizim buradaki çalışmalarımıza destek olacaklarını ve bu işin kesintiye uğramamasını söylediler. Partinizin Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan da isteğimiz -konuya vakıf olduğunu biliyorum- Türk dünyası bir deniz, bir okyanus, bir feza. Hepimizin elinde birer maya olmalı. Amacımız bu ülkenin halkını oluşturan 14 etnik gruptur birisidir Göktürkler. Bu anayasal olarak verilmiş bir hak. 14 etnik gurubun bağlı olduğu bir konfederasyon var. Bizim orada bir resmi kimliğimizle bulunduğumuz ofisimiz var. Yerel tarihçi bir başkanımız var. Ben de Göktürkler Derneği’nin üyesiyim. Burada Kırgızistan Devleti Göktürkleri 14 etnik gruptan biri olarak kabul ediyor da bizim devletimiz niye kabul etmesin. Bizim için Tatarlar, Kıpçaklar, Kazaklar, Kırgızlar neyse Göktürkler de onlardan birisi. Bizim kanımızın devamı. İstiyoruz ki devletimiz bunları Türk soyu olarak kabul etsin. İtilmiş, kakılmış bu toplum. Ötüken bölgesinden sürülmüşler, Fermene Vadisine Kırgızlarla beraber gelmişler ama burada hepsinin bir sahibi var. Fakat Göktürklerin sahibi yok. Göktürkleri önce eğitim yoluyla, sonra ekonomik olarak güçlendirip Türkiye ile olan bağımızı güçlü bir şekilde köprüyü sağlam bir şekilde kurmak.

Prof. Dr. Ahmet Bulgan: Açtığımız kurslara sadece Göktürkler değil, merak eden heves eden herkes katılabiliyor. Çok hevesliler. Yani burada Kazakların Türkçe öğrenmesi, bir de Göktürklerin Türkçe öğrenmesi ile aldıkları 1A kursu, buradaki diğer etniklerin 1B, 1C kursuna bedel. O kadar güzel Türkçe konuşuyorlar ki, genlerinde var. Çoğu televizyonlardan öğrenmişler.

İsmail Türk: Türkiye Cumhuriyeti Devletine de buradan seslenmek istiyorum. Dağlık ve fakir bölgelerde olsun, ki Orta Asya çok fakir. Kırgızistan’ın devleti de fakir, halkı da fakir. Uydunun Türk devletine maliyeti seri üretimde 40-50-100 lira olur. Bu bölgede uydu kampanyası yapıp Türkiye ile irtibatı sağlamanın en önemli ve en etkili yollarından biridir. Çünkü burada 10 kanal varsa 8’i Rus, 2’si yerli kanallar. Kültür erozyonu kimlik unutturuyor. Arada milli duyguları depreştirecek diziler, Türkçe’yi öğretmek bakımından faydalı olacaktır.

Prof. Dr. Ahmet Bulgan: O kadar meraklılar ki, artık bir de Türk olarak adları anıldı. Kimliği kaybolmak üzere olan bir grubun yeniden kimlik kazanmasına vesile oldu bu çalışmalar. Biz üniversiteye hazırlık kursları da verdik. Bunlar kırsal kesimde yaşadıkları için eğitimleri zayıf, üniversiteye girme şansları az. Yakında Manas Üniversitesi Rektörü ile görüşüp, bunlara akraba toplulukları olarak bir kontenjan açtırmayı istiyoruz. Tabi ki devletimizin nefesini, gücünü kuvvetini ensemizde görmek istiyoruz.

Editör: Umut ACAR