Siyaset en fazla esneklik isteyen alanlardan biridir. Katı, uzlaşmaya kapalı bir siyaset tarzının büyüme şansı yoktur.

Siyasete ideolojilerin dar kalıpları ile bakmak, buna göre bir ilişki biçimi geliştirmek partileri birer aşirete çevirir ve kuşatıcı bir perspektife engel olur.

İdeoloji partilerinin kabuklarını kırıp, farklı kesimlerle diyalog kuramamalarının sebebi budur.

Bazılarının kafasında bu bir ideolojik koruma gibi gözükse de gerçekte o ideolojinin dışa açılmasına engel olmaktan, bir anlamda onu hapsetmekten başka anlam taşımaz.

Yeni partilerin çıkış noktası olarak kendilerine hep -Türkiye’yi kucaklama- hedefini almaları bu dar kalıplardan kurtulma, daha geniş bir seçmen kitlesine ulaşma amacının bir ifadesidir. İdeolojik tutum her zaman katı bir duruş göstermek anlamına gelmez. Bazen ideolojileri geri çekip onu görünmez kılmak, böylece vatandaşla o ideoloji arasındaki duvarları saklama da ideolojik bir tutumdur. Şartlar, bazen geri çekilmeyi, bazen ileri atılmayı ideolojik bir gereklilik haline getirebilir.

İmparatorluk döneminde parçalanmayı önlemek için Türk milliyetçiliği tutumunu geride durmak olarak tespit etmiştir. Farklı milliyetçilikleri tahrik etmemek için kendi milliyetçiliğini saklamıştır. Bu bir vazgeçme değil, duruma ve şartlara göre pozisyon almaktır. Farklı milletlerin olduğu imparatorluklarda hakim milletin milliyetçiliği devleti bir arada tutmak üzerine kurulur ve herhangi bir millete vurgu yapmak yerine bütün farkları içine alacak bir siyasete vurgu yapar. Osmanlı’nın yıkılış dönemlerinde ortaya atılan Osmanlıcılık, İslamcılık gibi siyasetler aslında devleti bir arada tutmak için geliştirilmiş milliyetçi siyasetlerdi. Milliyetçilik devletle ilişkili bir kavramdır ve onu korumak için her renge girebilir.

Günümüzde milliyetçilik yapanlarda bu zihin esnekliğini ve duruma göre politika belirleme olgunluğunu görmek mümkün değil. Bir taraftan Türkiye’nin bir sorunlar yumağı içinde debelendiği ifade edilirken öbür tarafta bu sarmaldan kurtulmak için gerekli toplumsal desteği sağlayacak esneklik gösterilemiyor. Bunu en çok aday belirleme sürecinde görmek mümkün. Şu varsa ben yokum, katılığı partilere yeni kapılar açacak bir çok adayın elenmesine, büyüme imkanlarının sınırlanmasına neden olmuştur. Oysa gerçek bir milliyetçi tutum, kritik dönemlerde ağaca değil ormana bakar, büyük resme göre tavır alır.

Ordu’da İYİ parti İdris Naim Şahin’i aday göstermek istedi, parti içinde -her şeye karşı olmayı- ideolojik bir tutum ve dava adamlığı sanan bazı kişiler itiraz etti. Bunun üzerine Şahin, Saadet Partisinden aday oldu. Anketlere göre de önde görünüyor. Halbuki şahin, başarılı bir içişleri bakanıydı, HDP’nin isteği ile bakanlıktan alınmıştı. Aday yapılması aynı zamanda onu HDP’ye kurban edenlere bir cevap olacaktı. Yapılmadı. Şimdi muhtemelen Ordu belediyesi SP’ye gidecek. Bu tavır İYİ partiye ne kazandırdı, hiçbir şey! Sn Akşener başarılı olmak, Türk milliyetçiliği toplumsal zeminini genişletmek istiyorsa önce bu tip tıkaçlardan kurtulmalıdır. Çünkü, gönül ufku ancak Türk milletinin tamamını içine alanlar kazanır.