İktidar partisine mensup belediye başkanları 31 Mart seçimleri için propaganda sürecine iktidarın kendilerine sağladığı ekonomik güvencenin ve statünün verdiği güç ile deyim yerinde ise abanıyorlar....

Halkın bilboardlar, afişler, broşürler, sosyal medya, tv, basın vb platformlarda yapılması mümkün veya mümkün olmayan binlerce proje görmekten ve okumaktan başı döndü ve insanlar algı sersemi oldu...

Siz de benim gibi kendi kendinize kaldığınızda hiç düşünüyor musunuz? ....

Acaba görevi şehrimizi yaşanabilir kılmak, düzenli ve temiz tutmak, şehir sakinlerinin günlük yaşamlarını kolaylaştırmak, halkın hızlı ve rahat ulaşımını sağlamak, şehrin ekonomik döngüsünün sekteye uğratmamak, eldeki ekonomik kaynakları şehrin kalkınması için en iyi şekilde değerlendirmek, şehir halkının depreme dayanıklı evlerde oturmasını sağlamak, şehrin alt yapısını geliştirmek, park bahçeler yapmak, halka çocuk bakımı, kültür sanat ve sosyal hayatta çeşitli imkanlar sağlamak, temiz plajlardan temiz denizlere girmelerini sağlamak, halkın yediği içtiği şeylerin sağlıklı olmasını denetlemek, halka gerekirse daha ekonomik gıda ve temel tüketim malları sağlamak, şehirde turizm, tarım, hayvancılık ve sanayiyi desteklemek, öğrencilere burs, ders, etüd, kültür sanat spor desteği vermek, yaşlı ve engellilere elini uzatmak, kadınların üretim ve sosyal alana katılımlarını sağlamak, şehri yurt içi ve yurt dışında yaşayan insanlar için cazibe merkezi haline getirmek olan eski belediye başkanları ve aynı zamanda yeni belediye başkan adaylarının bu denli abartılı yöntemler, vaatler ve çılgın projelerle üzerimize üzerimize gelmeleri size de biraz garip gelmiyor mu?

Özellikle Antalya gibi doğal tarihi dokusu ve ruhu olan bir şehrin teknoloji ve modernizasyon adına bu denli heybetli, bu denli doğa düşmanı, bu denli betonarmeleşme meyilli, ruhsuz, suni, vahşi bir portreye büründürülmesi sizin içinizi sızlatmıyor mu?....

Bu şehir bir Roma gibi, bir Barselona gibi, bir Paris turistlerin çılgınca hücum edip, Antalya halkının para kazanmaktan ve gelen turistlere hizmet vermekten tatlı bir yorgunluk içinde yaşadığı bir şehre dönüştürülemez mi?....

Sevgili Antalya halkı bir başka Antalya var mı?...

İstanbul’un Siluetini bozduk, İstanbul’a ihanet ettik diye tüm Türkiye’nin gözünün içine bakarak itirafta bulunan zihniyet Antalya’yı hızla dönüştürüyor ve çirkinleştiriyor....

Biz bunları söylerken hizmet, teknolojik yatırım, alt yapı, modern ulaşım yöntemleri kullanılmasın ve uygulanmasın asla demiyoruz....

Biz başka Antalya yok diyoruz....

Biz başka Lara ve Konyaaltı plajı yok diyoruz....

Biz başka Kaleiçi yok diyoruz...

Biz başka Doğugarajı, başka Şarampol, başka kapalı yol, başka Atatürk caddesi, başka Işıklar caddesi, başka Tophane, başka dönerciler çarşısı, başka Sinan mahallesi yok diyoruz.....

Bir şehri; zenginseniz, elinizde paranın satın alabileceği tüm yapı makineleri ve araç gereçler varsa çok kısa sürede inşa edersiniz... Ama sevebilir misiniz? O sizi sevebilir mi? Sizi mutlu eder mi? Aşıklar ağaçlara isimlerini kazıyabilir mi? Çocuklarınız parklarında büyürken anılarını biriktirebilir mi?

İnsanlar birbirleriyle sevgi ve güvenle kucaklaşabilir mi?

Bir yere giderken komşu komşuya anahtar bırakabilir mi?

Firüzan abla dedesinin yaptırdığı çeşmeden oyun oynarken ter içinde kalan çocukların kana kana su içtiğini büyük bir zevkle izleyebilir mi?

Yıllar sonra Almanya'dan dönen Barış büyüdüğü evi ve sokağı ziyarete gittiğinde duygulanabilir mi?

Köşedeki börekçi Tevfik amcanın torunları aynı lezzetteki börekleri hala yapıyor olabilir mi?....

Eyyyyy gözü zenginliğin ve ihtişamın taktığı gözlüklerle dünyayı başka türlü gören tahripkar efendiler.... Etmeyin... Kıymayın Antalya’ya...

O nadide bir çiçek... O bir kaşıkçı elması.... Onu binlerce estetik ameliyat sonrası aynaya bakamaz hale gelen birine çevirmeyin.... O böyle çok daha güzel.... Ona dünyanın her yerinden bu haliyle çok daha fazla talip var.... Antalya’nın sadece biraz ruhunun beslenmesine ve özgüvene ihtiyacı var....

Antalya’nın sizin gibi elinde makinelerle orasını burasını deşenlere değil, onu öpüp koklamaya kıyamayan, güzelliğine güzellik katacak olan bize ihtiyacı var....

Antalya’yı bambaşka kılıklara sokmaya, hiç olmadığı kişiliklere büründürmeye çalışanlara değil, kendi gibi, olduğu gibi, doğal haliyle, hafif rötuşlarla kendine gelmesini sağlayacak bizlere ihtiyacı var...

Sizin o yıkıcı ellerinizle dokunmadığınız Antalya; Hiç şüphesiz ki dünyanın en güzel yeridir.....

Dr. Dolunay Yelda Doğan

Demokrat Parti Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı