Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın Star'daki köşesinde Gülen cemaatini kast ederek ''Milli orduya kumpas kuruldu'' diye iddia etmesinin ardından ilk kez konuştu ve ''Ona sormak lazım. Sen neden böyle bir yazı yazdın? Bir insan hem milletvekili olup, hem başdanışman olarak devam edemez. O sıfatı devam ediyor arkadaşın. Sen dikkat edilen, sözü, yazıları takip eden bir insansan açıkla. Açıkladım diyor, bu açıklama tatmin edici mi değil mi siz karar vereceksiniz'' dedi. Arınç, ayrıca, Burhan Kuzu'nun da 2 bin kişilik liste tweeti eleştirdi. Sürekli tweet atmayı doğru bulmadığını söyleyen Arınç, bakanlara ve danışmanlara "Bırakın artık bu işleri" diye seslendi.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ankara'da muhabirlerle bir araya geldi. Toplantıda Arınç, 17 Aralık operasyonuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Arınç şunları söyledi:
Türkiye kendisi hareketli bir ülke, güçlü bir ülke. Ben baktığımda 11 yıldır devam eden istikrarlı hükümetin önemli işler başardığını görüyorum. Türkiye’de gerçekten maddi planda yapılan ekonomiyi yeniden inşa etmek, makro ekonomik göstergelerden her bireyin refah içinde yaşama kavuşmasına kadar, tüm sektörlerde çok önemli işler başardığını söylüyoruz.

11 YILDA İLMİK İLMİK ÖRÜLEN YAPI

Geçmişte çok kırılgan bir yapı vardı. Siyaset dışı kurumlar hükümetlere de kolaylıkla müdahale edebiliyordu. 11 yılda ilmik ilmik örülen yeni bir yapı var. Yeni Türkiye’de diyebiliriz. Vesayetlerin müdahalelerin ortadan kalktığı sivil asker ilişkilerinin yeniden kurulduğu, Türkiye’den anti demokratik uygulamaların sona erdiği bir dönem yaşıyoruz.

KÖŞK SEÇİMİNDE HİÇ AKLA GELMEYECEK HİLELER ORTAYA ÇIKABİLİR

İlk defa halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilecek. Türkiye’de cumhurbaşkanları seçimi her zaman engellemelerle karşılaşır. Hatta hiç akla gelmeyecek hileler ortaya çıkabilir. 2007’de 367 gibi. Şüphesiz bugün herkes 367’yi gülümseyerek karşılıyor. Ama Türkiye bunu yaşadı. Herkesin gülüp geçtiği saçmalığı hepimiz yaşamıştık.
Aradan yedi yıl geçiyor, başka tartışmalar gündeme gelinebilir. Böyle bir durumda siyasi iktidar güçlü olduğunu göstermek, halk oylamasından altığı neticelerin sandığa yansıyacağını söyleyebilir. CHP açısından farklı şeyler, MHP açısından baktığımızda farklı şeyler gündeme gelebilir.

BU FLU ORTAMLAR ORTADAN KALKACAK

Bu flu ortamların ortadan kalkacağına yürekten inanıyorum. Sancılar yaşanabilir. Bunların hepsi birer sınamadır. Bunlardan başarıyla çıkacğaız. Bugünkü rakamlarla sandığa gidildiğinde yeniden bir güven tazelemesi olabileceğini de düşünüyorum.

GÜÇLÜ BİR HÜKÜMET VAR

Türkiye'de böylesi kırılgan şeylerin yaşandığı ortamda şükür ki güçlü bir hükümet var. Abartılıp köpürtülen haberlerin de aslında maksatlı yayınlandığını biliyoruz. Sükunetle ve elbette olaylara şiddetle değil suhuletle yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz. 

Arınç, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

HİÇ KİMSE AF BEKLENTİSİ İÇİNDE OLMASIN

(Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla ilgili olarak Genelkurmay suç duyurusunda bulundu. Delillerin karartıldığı gerekçesiyle yapıldı bu başvuru. Bu başvuruyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yasal bir düzenleme gerekir mi? CHP liderinin de bir açıklaması olmuştu. İktidar partisi adım atarsa destek veririz demişti. Ergenekon ve Balyoz davalarında kademeli bir af çıkarılması yönünde bir iddia var. Hükümetin gündeminde midir? sorusuna) Bahsettiğiniz davaların bir kısmı kesinleşmiş, bir kısmı henüz yargı süreci tamamlanmamış. Kimsenin ismini adını ağzımıza almadan, bitmiş davalarla ilgili, şahıslarla ilgili, sivil davalarda olabilir, ceza muhakemesi kanununa baktığımızda o şartı taşıyorsa, tekrar iadeyi muhakeme isteyebilirler. 

Ceza davalarında delil serbestliği esası vardır. Dava bitene kadar sanık, şüpheli ve avukatı, bu da görülsün, şu delilde var diye talepte bulunursa mahkeme bunu değerlendirebilir.

Bir genel af ve af beklentisi içinde hiç kimse olmasın. Af kelimesi çok tehlikeli bir kelime. Hükümetten parlamentodan birisi konuşursa herkes de büyük bir beklenti oluşur. İçerideki insanları düşünün, afla yatar afla kalkarlar. Hiç birimiz ağzımıza şu veya bu suçlular için af konusunu getirmeyiz. Hükümet olarak da bizim böyle bir düşüncemiz yok.

Bu tartışmanın elbette bazı insanları heyecanlandırdığını düşünebiliriz. Genelkurmay Başkanı'ndan, arkadaşlarım sordu haberim yoktu. Bir başvuruda bulunduğunu duydum.

Başvurunun içeriği ile ilgili bir bilgi yok. Bazı avukatların sözleri var. O avukatlar neyi ne kadar biliyorlar ben bilmem. Ama Genelkurmay Başkanımızın, Genelkurmay mensubu, bunların yargılananları olduğu kadar, aileleri çocukları ve arkadaşları da vardır. Eğer gerçekten bazı konulara yargının dikkat etmelerine inanmışlarsa, başsavcılığa, bir müracaattır şüphesiz. Bunun gerektiğince yeterince değerlendirilmesi gerekir. Bu talepler karşısında, hukuk devleti olan Türkiye’de yargının yapacağı şeyler vardır. Ya bu iddiaları değerlendirdikten sonra bu konuda yapılacak bir şey yoktur, yapılacak şey bunlardır diyebilir.

UZUN TUTUKLULUK SÜRESİ CEZAYA DÖNÜŞTÜ

Ben üç seneden beri, uzun tutukluluk sürelerin cezaya dönüştüğünü söylüyorum. Tahliyeye dönüşmesi gerektiğini söylüyorum. Adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bireysel başvurudur. Herkesin ayrı ayrı müracaat etmesi gerekir dediler. Bu sefer herkesin yaptığı başvuruya göre değerlendirmeye başladılar.

İÇİŞLERİ BAKANI'NIN AÇIKLAMALARINA KATILMAM DOĞRU OLAN

(Hatay’da bir TIR yakalandı. İHH’ya ait olduğu söylendi. İçişleri Bakanı'nın açıklamaları vardı. Savcıya arama yaptırılmadığı iddiası var. Bu olay sonrasında, 17 aralık operasyonunun bir devamı, hükümeti zora sokmak için böyle adım atıldığı iddiaları var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? sorusuna) Bu sefer ismini söylemeyeyim. Her şeyi 17 Aralık’la irtibatlı görmeyelim. Ama zannediyorum ki bundan sonra da bir süre devam edecek. Dün bu TIR’la ilgili olarak İçişleri Bakanı'nın açıklamaları olmuş. Benim de ona katılmam doğru olanıdır. Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’yi etkilememesi mümkün değil. Biz tabi Türkiye olarak çok insani bir iş yapıyoruz. Büyük bir maddi külfet getirmesine rağmen.

Burada görüldüğü kadarıyla TIR şüpheli olma sebebiyle durdurulmuş. MİT mensupları olaya müdahale etmeyin demiş. Vali bir yazı göndererek teyit etmiş. Savcı jandarma gelmiş. Onlara anlatılmış, tutanak tutulmuş. Ama bu resmi yazı karşısında MİT kanunu karşısında belli hükümler var. Bu konunun aranmadan devam etmesine karar verilmiş.

Bunun karşısında söylenecek sözlerin İçişleri Bakanı tarafından nasıl karşılandığı önemlidir. Suriye’deki Türkmenlere gönderilen insani yardım olarak bahsetmiştir. Ancak dün açıklama üstüne açıklama yapan CHP’nin milletvekillerini dinledim üzüldüm. Geçmişte de Esad'ın yanına gitmek için çok gayretleri olmuştu. Onların Esad ailesiyle duygusal bağları olduğunu da biliyoruz. Onlar Türkiye’nin Suriye’deki muhaliflere yardım yapıyor olmasını büyük bir suç olarak kabul ediyorlar.
Bizim Suriye’deki radikal unsurlara bir kuruş bir yardımımız yok. Suriye halkına da ayırt etmeksizin insani yardım yapıyoruz. Dolayısıyla speküle edilmiş haberleri bir kenara koyarak, bakanımızın açıklamasını ben şahsen yeterli görüyorum.

MEHMET ALİ ŞAHİN'İN 'YARGITAY'DAKİ İMAM' SÖZLERİ

(Mehmet Ali Şahin’in açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna) Herhangi bir bilgi sahibi değilim. Mehmet Ali Şahin bey Adalet Bakanlığımızı yapmış, sonra da TBMM Başkanlığımızı yapmış bir siyasetçidir. İnanarak güvenerek söylüyorum ki olay böyle olmuştur dedi. Kendisi bana bu konu hakkındaki bilgimi sorarsanız bende size ulaştırırım diye haber gönderdi. Yani Yargıtay müraacat ederse, Mehmet Ali Şahin beyin sözünü duyduğum için söylüyorum, bu bilgileri paylaşırım dedi. Dolayısıyla Yargıtay’ın bunu kendi içerisinde  araştırılması, kötüye kullanma görevi varsa, işlem yapılması için Mehmet Ali Şahin’e yazıyla duyurması gerekiyor. 

YALÇIN AKDOĞAN'A KUMPAS TEPKİSİ
(Deniz Baykal'ın bugün bazı görüşmeler yaptığı söyleniyor. Yalçın Akdoğan’ın söylediği kumpas sözleri üzerine, sizinle ilgili de  iddialar vardı. Ev planları, kumpas planları ortaya çıkmıştı. Tüm bu kumpas iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna) Bir başkası çıkıyor, iki bin kişilik liste var diyor. Biz tweet hesabımızdan kimseyi rencide edecek, flaş bir şeyler yazalım, trend topic olsun hevesinde değiliz. Ama bu öyle bir hastalık haline geldi ki, çıt çıt çıt, sabahtan akşama kadar bunlarla uğraşıyorlar. Bu işten vazgeçsinler öncelikle bakanlar.

Danışman sıfatı taşıyan insanlar çıt çıt çıt, şu kadar tweet attım, şu kadar retweet aldı, elinin körü oldu. bunlar iş değil. bunlar yazılıp çizilip söyleyince siz haklısınız tabi. Bir tartışma başlıyor. Fişlemeler ahlaksızlıktır diyen bir insan bu konu karşısında ne diyebilir? Bir başka gazetede böyle bir başlık gördüm paylaşmış oldum. E paylaşma.

BAŞBAKAN'A GÖREVDEN AL ÇAĞRISI
Bir kumpas kuruldu sözü kendi ifadesidir. O zaman ona sormak lazım. Sen neden böyle bir yazı yazdın? Bir insan hem milletvekili olup, hem başdanışman olarak devam edemez. O sıfatı devam ediyor arkadaşın. Sen dikkat edilen, sözü yazıları takip eden bir insansan açıkla. Açıkladım diyor, bu açıklama tatmin edici mi değil mi siz karar vereceksiniz.

Ama bu sözün üzerine, devlet içerisinde görevi kötüye kullanan bir takım çevrelerden bahsediyor, bu çevreler delil uydurmuş olabilir mi? Bir hata olabilir mi diye bir endişe içinde. Bu endişeye kim haksız diyebilir?

Benim kumpas nedir, kim kurmuştur, kime kurmuştur bilgim yok. 19 aralık 2009’daydı. Manisa’da ve İzmirdeydi böyle bir olaydan bahsedildi. Şimdi Bülent arınç’a suikast iddiasıyla ilgili olarak bir soruşturmanın açık olduğunu biliyorum. Ben bu savcıyı tanımam, sadece ismini biliyorum. Kendisiyle de hiç görüşşmem olmadı. Sadece soru önergeleri geliyordu. Adalet bakanı Sadullah Ergin’e sordum. Ya suç unsuru yoktur desin, veya şu suçlar var dava açtım desin. İş soğumuş, siz hatırlatmasanız kimse hatırlatacak değil. henüz herhangi bir işlem yapılmadı. Bu sorulmaktan, gündemde kalmaktan kurtulsun. Savcılık bir karar versin.

Editör: TE Bilişim