Yandaş görevlendirme süreci başladığından bu yana uygulamalar üzerindeki tartışmalar bitmedi. İnsanlar haklı olarak feveran ettiler. Okullarını evlerinden daha çok seven müdürlerin rütbeleri 17 Aralık’ tan sonra başlayan değişim(!) ve partileşen devlet sürecine feda edildi. Yiğit öldür, hakkını yeme: Eski Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’ in 2012’ de 81 ilin okul müdürlerine e-konferans esnasında 4+4+4 için ’’Sizler benim ekibimsiniz. Ya bu ekibe uyarsınız ya da gidersiniz.’’ demesine rağmen 4+4+4 sebebiyle tıkanan eğitim sistemini fedakâr okul müdürleriyle aşmadınız mı? Seçmeli dersler nedeniyle neredeyse beş vakit okulda kalan müdürler sizin iş bilmez uygulamalarınızı kazanıma çevirmedi mi? Bunca emeğin üzerine aynı haksızlık size yapılsa siz de itiraz ederdiniz. 

Ancak insanın beş parmağı gibi her insan, bir olmuyor. Yandaş puanlama sistemini savunanlar da çıkabiliyor. Savunmaları o kadar geçersiz gerekçelere dayanıyor ki bazen gülmeden edemiyorsunuz. Diyorlar ki puanlamanın asıl amacı, gençlerin önünü açmaktır. Ancak geçer puan verilen müdürlere baktığınızda hepsi de 50 yaşının üzerinde ve maalesef ki subjektif değerlendirmeye takılan müdürlerin çoğu gepegenç, pırıl pırıl müdürler… İçlerinde öyleleri var ki 30’ lu yaşları henüz geçtiği halde sizle birtakım sürtüşmeler yaşadığı için düşük puanlar aldılar. Genç sevdalısı(!) bu arkadaşlar yaşlanan anne/babalarını huzurevine mi yatıracaklar? O zaman devlet memuru olabilmek için üst yaş sınırını 40’ tan 25’ e indirin. Bir sene sonra 6528’ e göre aday öğretmenleri sözlü sınava aldığınızda 8-10 senedir iktidarın yanlış eğitim politikaları nedeniyle ataması yapılmamış yaşı 30’ u bulmuş öğretmenlere ‘‘Sen yaşlısın, öğretmenlik yapma!’’ mı diyeceksiniz? Şubat ayı boyunca şube müdürlerini sözlü sınava ben almadım, siz yaptınız. Aynı ölçütü şube müdürleri için de uyguladınız mı? Böyle mantık olabilir mi?

Devletin başı, cumhurbaşkanının bile 5 yıl görev yapmasından dem vuran bu zihniyet; öğretmenin protokolde 102. sırada olduğunu unutuyor. Madem öyle, cumhurbaşkanıyla oranlarsak bizim kamu görevi süremizin 20 gün olması gerekiyor. İnsan kendini cumhurbaşkanıyla karşılaştırır mı? Kendinize gelin kendinize, sarı sendika olmadığınızı bir defa ispat edin. Tarih sizi bir kenara not ediyor, zamanı geldiğinde o tozlu sayfalar açılır. Bizim kimseyi fişlemek gibi derdimiz hiç olmadı ancak siz kendi kendinizi fişliyorsunuz!

Demokratik toplum örgütlerine idarelerin iş ve işlemlerini savunmak yakışmaz. Hani olur da idareler sizin istediğiniz uygulamaya imza atmıştır, tasdik ya da teşekkür etmek zorunda değilsiniz, görüş bildirmemek gibi bir seçeneğiniz de var.

Sendikalar her şeyden önce hak/hukuk mücadelesi vermek için vardır, diyerek kamuoyunu Türk Eğitim-Sen Esenler İlçe Başkanı olarak saygıyla selamlıyorum.


Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı

Editör: TE Bilişim