Akşam gazetesi yazarı Turgay Güler dershane tartışmalarıyla alevlenen cemaat-hükümet kavgasıyla ilgili bomba bir iddia dile getirdi. Dershane tartışmaları, MGK belgeleri ve ortaya çıkacağı söylenen kasetleriyle ilgili suskunluğunu koruyan vakıfı eleştiren Güler, Gezi olayları sırasında Siyonizm hakkında yazdığı yazının cemaat tarafında rahatsızlığa neden olduğunu iddia etti. 

Yaşanan olaya göre Güler'in o günlerde Siyonizmi eleştiren yazısı için Fethullah Gülen hakkında resmi açıklama yapan tek kurum olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'dan önemli bir isim arayarak Musevi cemaatinin rahatsızlık duyduğunu ifade edip bir akşam yemeği teklifinde bulunmuş:

İşte o satırlar

Gezi olayları sırasında bir yazı kaleme almıştım.

O yazıda Siyonizm eleştirisi vardı.

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’ndan önemli bir isim beni aradı.

“Turgay Bey cemaat olarak bu yazınızdan biz de Musevi Cemaati de çok rahatsızız” dedi.

Şoke oldum!

CEMAAT VE SEKS KASETLERİ

Güler yazısında ortada dolaştığı söylenen hatta Emin Çölaşan'ın izledim dediği ' kasetlerine' dikkat çekti: 

Cemaatin elinde AK Partililere ait kasetleri varmış!

Aman ne güzel.

HD mi acep?

Yakın plan mı?

Görüntüler net mi?

Bu nasıl çirkin bir iddiadır!

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı cemaatin resmi sözcüsü. Ama çıkıp da “yok öyle bir şey” demiyor.

Yalanlamıyor.

Ne yani cemaat işi gücü bırakıp, milletin uçkurunun peşine mi düştü?

Bu ne rezil bir iddiadır ve bu iddiaya sessiz kalmak nasıl bir rezilliktir.

Bir diğeri çıkıyor, “şu şu şu belgeleri açıklayacağız” diyor.

Dün niye açıklamadın?

Bunları elinde koz olarak mı tutuyordun?

Peki sormazlar mı o vakit?

Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosu da sizin eseriniz mi diye?

Sormazlar mı, MHP’lilere yönelik kaset komplosu da sizin eseriniz mi diye?

Sormazlar mı?

Cüppeli Ahmet Hoca’ya yönelik kaset komplosunu da siz mi hazırladınız diye?

Hülasa; hepimizin gönül verdiği cemaat milyonlarca insanı hayal kırıklığına uğratıyor.

Gönül bağlarını kopartıyor. Yara alıyor. Yıpranıyor.

En büyük düsturu “siyasetin şerrinden Allah’a sığınmak” olan bu yapı, hizmeti bırakıp gırtlağına kadar siyasileşmiş.

Said Nursi hazretlerinin yaşayan talebeleri bile ateş püskürüyor.

Cemaate çok sert uyarılarda bulunuyor.

Ancak nafile.



O şaşkınlıkla sordum; “Siz niye rahatsız oldunuz, anlayamadım” diye.

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı adına arayan o “önemli” kişi cevap verdi:

“Biliyorsunuz. Bizim dinler arası diyalog projemiz var. Buna zarar veriyor” dedi.

Sonra ben bir kez daha sordum; “İyi de siz Musevi Cemaati’nin sözcülüğünü niye yapıyorsunuz” diye.

Cevapladı:

“Oradaki dostlarımız bizi aradı, rahatsızlığını bize iletti, sizinle bir yemek yemek istiyorlar” dedi.

Dondum kaldım.

Yemek tekliflerini de geri çevirdim.

O görüşmenin detaylarını gerekirse ilerleyen zamanlarda paylaşırım. Kimin bilgisi dâhilinde, kim aradı ve dahası?

En ince detayına kadar!

Sonra ne mi oldu?

Cemaate yakın gazeteciler hakkımda yoğun bir karalama kampanyası başlattı. Hem gazetelerde hem de sosyal medyada.

“Bizim cemaat”, Musevi Cemaati adına beni linç etmeye kalkıştı.

Sonra ben, Musevi Cemaati’nin rahatsızlığını gidermek için bir yazı kaleme aldım. Belli ki, Siyonizm eleştirimi farklı anlamışlardı.

Böylece Musevi Cemaati ile aramızdaki sorun sulh oldu.

“Bizim” cemaatte rahatlayıp, linç girişimini sonlandırdı.

Buyurun yalanlayın; o vakit en ince detaylarına varıncaya kadar açıklayayım.

Noktasına virgülüne kadar!

YÜZ YÜZE GELİNCE BAŞKA, ARKADAN BAŞKA

Aylardır cemaatin en üst düzey yetkileri bana ziyarete gelip gidiyorlar.

Bazıları da sürekli telefonla arıyor. Beni yakın markajda tutmaya çalışıyorlar. Biliyorum sadece beni değil!

Bu ikili görüşmelerin gündemi şu; “Biz Erdoğan’ı seviyoruz. AK Parti’ye oy vermeyip de ne yapacağız? Allah ondan razı olsun. Bu millete on bir onurlu yıl yaşattı. Lakin şu dershaneler konusunda sıkıntımız var. Birileri fitne çıkarmaya çalışıyor. Ne olur yardımcı olun.”

Her defasında söylüyorum, “Yahu bak ben size fitnecileri söyleyeyim. Falan falan falan falan….”

Onlar da her defasında, “Doğru söylüyorsun. Biz de rahatsızız. Ama onlar cemaati temsil etmiyor” diyorlar.

Dahasını da söylüyorlar ama bende kalsın!

“O vakit niye yollarınızı ayırmıyorsunuz?” diye sorduğumda, “orada başka meseleler var!” deyip geçiştiriyorlar.

Soruyorum.

Cemaatin resmi sözcüsü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na soruyorum.

Nedir o başka meseleler?

Size şantaj mı yapılıyor?

Nedir?

Cevap yok.

Perde arkasında bunlar yaşanıyor. Sonra ben cemaate sızmış fitnecileri faş edince, hizmet eri kardeşler beni cemaat düşmanı ilan ediyor.

Perde arkasındakileri bilseler, helallik isterler.

Neyse.

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı, bu görüşmelere ilişkin detay isterse, en ince ayrıntısına kadar bu köşede yazarım.

Lakin bana yakışmaz

Editör: TE Bilişim