SEVGİLİ ARKADAŞLAR;

 

Hz. Ali'ye ait yukarıdaki başlık zamana ve şartlara meydan okuyan çok hikmetli bir tespit ve müthiş bir "teşbih"...

 

Cenab-ı Hak insan oğluna; "yaratılmışların en şereflisi" sıfatını lûtfettiğine göre, bu sözün özüne uygun olarak bizlere ve özellikle yönetenlere de bu yönde tefekkür ve amel etmeyi nasip etsin..

 

Bilindiği ve kabul edildiği üzere; bozulmamış, ifsâd edilmemiş insan fıtratı zaten adalet üzerinedir... Bu sebepledir ki, fertleri ve toplumu en derinden ve sarsıcı bir şekilde etkileyen tek duygu ADÂLETSİZLİK duygusudur...

 

ADÂLETSİZLİK, YARATILIŞIMIZA AYKIRI BİR TOPLUMSAL HASTALIK HALİDİR..

 

Öyle ki, adâletsizlik duygusunun tahribatını her türlü "millî" veya "dinî" değerlerimizi gerekçe göstererek bile telafi edebilmemiz mümkün değildir.

 

Bu sebeple bir arada yaşamanın en ileri ve çağdaş aşamasını temsil eden "millet" olmayı ve onun irade ve rızasını hukuk içinde esas alarak demokrasi ve adâleti tesis etmek Türk Milliyetçilerinin birincil amacı olmak zorundadır.

 

Türk Milliyetçileri güçlü ve adîl bir toplum yapısı için "millet" fikrini ihmal eden, millî şuuru arka plana atan "cemaat" türü yapılar ve "biat" türü aidiyetlere bu sebepten dolayı da mesafeli olmak ve siyasetin merkezine milleti ve milletin ortak aklını koymak durumundadırlar. Bu sebeple milletin ortak rıza ve aklını temsil eden demokratik mekanizmaların eksiksiz kurulması amacı, Türk milliyetçilerinin vazgeçilmezi olmak durumundadır.

 

Devletin bekâsını canı pahasına savunan ülkücüler de, bu anlamda millî birlik ve güçlü devlet için "hukuk ve demokrasiyi" ülkemizde kökleştirme ve kurumsallaştırma amacını davalarının özü saymak, bu konuda millete ve diğer kesimlere öncülük etmek mecburiyetindedirler.

 

Milletin kök değerleriyle barışık olan ülkücüler ancak bu misyonu yerine getirebilirler. İşte milleti esas alarak sivil siyaseti bu sebeple ancak bizler inşâa edebiliriz...

 

Bu inşâa faaliyeti kapsamında Türk milliyetçileri, gündemdeki referandum sebebiyle tarihî bir kavşakta bulunmaktadırlar. İçinde bulunduğumuz şartların ağırlığının farkında olan bizlerin, "milletin birliği-devletin bekâsı" ile "hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkeleri" birlikte gözetecek şekilde, tarihî imtihandan geçtiğimizi unutmamak zorundayız.

 

Türk milliyetçileri; belki de ilk defa "demokrasi ve hukuk" sınavına muhatap olacak ve bu sebeple milletin umudu haline geleceklerdir. Belki ilk defa sistemin yedek muhafız gücü olmanın ötesinde, millet için demokratik hukuk devletinin kurucu gücünü temsil mevkiine terfi edeceklerdir. Türk milliyetçilerinin bu tarihi imtihânı hebâ etmeyeceği ve millet adına bu misyonu yerine getireceğine inancım tamdır.

 

MİLLETİN RIZÂSINA DAYALI DEVLET DÜZENİ VE HERKES İÇİN ADÂLET ÜLKÜSÜ DİNİMİZİN DE AMACIDIR...

Editör: TE Bilişim