Bu durum, özellikle sosyal medyada "öldü gösterilip kaçtı mı" gibi söylentilere yol açtı. Oysa,  Osmanlı imparatorluğunda cellatların mezarlarına uygulanan bir gelenek bu. 
Osmanlı İmparatorluğu'nda cellat mezarları ayrı olur, dikilen bir arşınlık taşlara da isim yazılmazdı. Deniz kabuklarının oluşturduğu kalkerden kesilen taşlar, üçüncü sınıf olarak bilinirdi. Cellat taşlarına isim yazılmamasının anlamı gayet açık olup, şahsa yapılacak bir bedduayı engellemek amacı taşıyordu. Zaten yaşarken yeterince beddua alan celladın, ruhunun "öteki tarafta" rahat etmesi amaçlanıyordu.
Garipoğlu'nun mezar taşına isim yazılmaması bu uygulamayı akla getirdi. Mezar taşınının yazısız oluşu, herhangi bir tahribat yapılmasını ya da Cem Garipoğlu adına beddua edilmesini önleme isteği olarak ön plana çıktı. Yazısız mezar taşı, Cem Garipoğlu'nun "ölmedi, hapisten kaçırıldı" iddialarına da bir yanıt olarak görülebilir. (Cumhuriyet)
 

Editör: TE Bilişim