MHP Milletvekili Mustafa Erdem, “AKP içinde Türk olmayan, Türklükten rahatsızlık duyan veya bir şekilde Türk olduğunu söyleyemeyen zavallılar olabilir.” dedi.

Mustafa Erdem ayrıca AKP'lilerin "şirk" kokan sözlerine de tepki göstererek "Allah'ın bütün vasıflarının toplandığı bir şahıs olarak bir beşeri gösterirken Diyanet İşleri Başkanlığı bunun neresindedir"

İŞTE MUSTAFA ERDEM'İN GÜNDEME DAMGA VURAN ÇIKIŞI:

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bundan dolayı rahatsızlık duyabileceğini belirten Erdem, “Ama biz Türk milleti olarak dinimizi kitaplardan okumaktan öte kulaktan duyarak ve hoca efendileri, imam efendileri, müftüleri dinleyerek öğrendik. Şimdi gelin görün ki bu görsel alanda bizim kendimize mahsus dini ritüellerimiz, bizim kendimize mahsus dini makamlarımız var. Bunu ısrarla da sordum. Bugün vehhabiliğe mi, selefiliğe mi veya adını bilmediğim bir başka hizibe özenti mi? yoksa Türk milletinden nefret duyup başkalarına benzeme arzusu mu bunun takdirini Diyanetçilere soruyorum.”diye konuştu.

TBMM'de 2015 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. MHP Milletvekili Mustafa Erdem, bütçe görüşmeleri üzerine söz aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarihinin hiçbir döneminde, Diyanet çalışanlarının ve toplumda Diyanet'e ilgi ve saygı duyanların ortak ifadelerinin siyasallaşmadığını belirten Erdem, “Soruyorum sizlere; biz ehli diyanet miyiz yoksa ehli siyaset mi? Eğer siyasetsek zaten AKP’nin siyasi temsilcileri buraları boş tutuyorlar o zaman, Diyanet çalışanlarını getirelim şu boşlukları doldursunlar burada edepleriyle, irfanlarıyla, bilgi ve birikimleriyle bu milleti temrin etsinler. Ama bir başka kurumun çatısı altında, caminin kubbesi altında siyaset yapmak durumunda kalanlar başkalarına kulluk etmek suretiyle yüce Allah’a olan kulluk görevlerini sakata götürüyor ve bir manada da başkalarının aracı veya bir şekilde iletişim unsunu olduklarını kamuya ifade etmek durumunda kalıyorlar.” şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sendikalara itibar ederek veya siyasi yandaşlığa yönelerek, Diyanet çalışanlarını, uyguladığı tarafgir tutumu kınadığını belirten Erdem, “Diyanet'te çalışanlar, adı üstünde Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’dır, burada sadece ve sadece hangi partiye oy verirse versin, hangi sendikaya üye olursa olsun Müslüman’dır. Eğer Müslümanlar arasında bir adalet ihmali söz konusu oluyorsa, o zaman hangi amaçla orada dini ve Diyanet'i temsil ettiklerini ilgililer buradan söylemelidir.” diye ifade etti.

“AKP içinde Türk olmayan, Türklükten rahatsızlık duyan veya bir şekilde Türk olduğunu söyleyemeyen zavallılar olabilir.” diyen Erdem, “Diyanet İşleri Başkanlığı da bundan dolayı rahatsızlık duyabilir. Ama biz Türk milleti olarak dinimizi kitaplardan okumaktan öte, kulaktan duyarak ve hoca efendileri, imam efendileri, müftüleri dinleyerek öğrendik. Şimdi gelin görün ki bu körsel alanda bizim kendimize mahsus dini ritüellerimiz bizim kendimize mahsus dini makamlarımız var. Bunu ısrarla da sordum. Bugün vehabiliğe mi, selefiliğe mi veya adını bilmediğim, bir başka hizibe özenti mi? Yoksa Türk milletinden nefret duyup başkalarına benzeme arzusu mu? Bunun takdirini Diyanetçilere soruyorum.” açıklamasında bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Din İşleri Yüksek Kurulu birimi bulunduğunu kaydeden Erdem, şöyle devam etti: “Bunlar namazı, abdesti bozacak meseleler veya buna benzer dini konular ile ilgili fetva veriyorlar ama toplumsal ahlakı bozacak hırsızlığı meşrulaştıracak, rüşveti mübah kılacak meselelere geldiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı, hizmet alımı şeklinde, fetvaları profesyonel fetvacılardan almakta ve onunla bu toplumu mahrem yapısını inşa etmek durumunda kalmakta. Ben utanıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı, dinayetimizi ve dinimizi ve en az kendi kurumsal kimliklerini korudukları kadar savunucuları olmadıkları görülüyor. Ama gelin görün ki ikballeri ve istikballeri doğrultusunda kurumun kurumsal kimliğine sahip çıkanların, bu topluma dinini öğretmek ve o dinin ilelebet yaşayabilmesi için savunuculuğunu yapmak gibi bir sorumlulukları var mıdır? Yok mudur? Yoktur derseniz, bu zaten kendimizi yok etmek olur. Ama var derseniz, o zaman size soruyorum. Bu toplumda Uludağ’ın eteklerinden birisi çıkıp bir beşere dokunmak ibadettir derken, Diyanet İşleri Başkanlığı nerede? Tekrar soruyorum. Uludağ’ın arkasındaki bunu yaparken, Bolu Dağı'nın dibindeki bir milletvekili hem de bu sıralarda milletvekili olmuş biri Allah’ın bütün vasıflarının toplandığı bir şahıs olarak bir beşeri gösterirken, Diyanet İşleri Başkanlığı bunun neresindedir? Bakan olmuş, milletvekili olmuş birisinin yüce kitabımız Kur'an'a hakaret etmesi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından eleştiri konusu olmayacak da bunu benim gibi bir garip bu Meclis'te mi ifade edecek.”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konulara sahip çıkması gerektiğini anlatan Erdem, “Üç günlük dünya için ebedi olan ahireti göz ardı edebilecek bir din ve Diyanet mensubu olduğunu kabul etmiyorum. O zaman siyasi baskıların AKP iktidarı değiştikten sonra biteceğini ama yarın Allah’ın huzuruna ebedi alemde baş başa kalacağını idrak edecek birilerinin, Allah adına Allan’ın dine sahip çıkması lazım geldiğini düşünüyorum.” dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da söz alarak Erdem’in sözlerine şu cevabı verdi: “Bu ülkede insanların kökenlerine, milliyetlerine ilişkin tartışmaların ne kadar tehlikeli olabileceğine dikkat çekmek isterim. Erdem buraya gelip isim söyleyecek. ‘Burada Türk olduğunu söyleyemeyen zavallılar yok mu?’ Kim bunlar. Gelip söyleyecek.” dedi. Bu sözler üzerine MHP sıralarından AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay’ın ismi telaffuz edildi. Naci Bostancı’ya tepki gösteren MHP Milletvekili Nevzat Korkmaz ise “Bu örnek karşısında ezildiniz, neden cevap veremiyorsunuz. Var mı bir cevabınız?” diye sordu. Tartışmaların uzaması üzerine araya giren TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, milletvekillerine uslüp uyarısında bulundu.


 

Editör: TE Bilişim