STV Haber’e canlı bağlanan Mustafa Kamalak, gündeme dair açıklamalar yaptı. 2004 MGK’da alınan kararlarla ilgili soru üzerine Kamalak, “2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda böyle bir kararın alındığı kesin.
 
Dershane tartışması twitter'ı da salladı
 
Uygulandı, uygulanmadı tartışmaları devam ediyor. 2013 yılına kadar bir takım fişlemelerin olduğu hususu da kesin. 2013 yılına geldiğimizde ise Hizmet Hareketi’ni önlemek için, dershaneleri kapatmak için hükümetin bizzat kendisi harekete geçti. Yani şunu mu demek istiyor yetkililer; ‘Evet 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda böyle bir karar alındı ama biz onu uygulamadık, yani o zaman dershaneleri kapatmadık, şimdi kapatıyoruz’ Ben de, ‘o zaman uyguluyorsunuz’ diyorum. Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararların amacı neydi? Dershaneleri kapatmak. Şu an kapatıyorsunuz zaten. ‘E dönüştürüyoruz efendim, kapatmıyoruz’ falan… O işin laf-ü güzafıdır, aldatmacasıdır, kandırmacasıdır.” ifadelerini kullandı.
 
‘YÜKSEK İSLAM ENSTİTÜLERİ DE ‘DÖNÜŞTÜRÜYORUZ’ DENİLEREK KAPATILMIŞTI’
 
Dershanelerin bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığını hatırlatan Kamalak, “Bir zamanlar Türkiye’de imam hatiplerin devamı mesabesinde olan Yüksek İslam Enstitüleri vardı. 12 Eylül rejimi döneminde ‘enstitüleri kapatmıyoruz, dönüştürüyoruz’ palavraları ile onları ilahiyata dönüştürdüler. Halbuki İslam Enstitüleri bir ocaktı, öğrenci kaynağı imam hatiplerdi. ‘Dönüştürüyoruz’ diyerek o ocakları kapattılar. Şimdi de ‘dönüştürüyoruz’ gerekçesiyle dershaneler kapatılmak isteniyor. Kabul edilemez bir durumdur, yanlıştır.” şeklinde konuştu.
 
Dershanelere ‘örgüt’ denilerek Hizmet Hareketi’nin önünün kesilmesi için kamuoyu oluşturulmak istendiğini kaydeden Kamalak, “Hizmet Hareketi maalesef yetkililer tarafından zaman zaman bir ‘örgüt’ olarak nitelendiriliyor. Bu asla kabul edilemez bir durumdur. Dershaneleri kapatabilmek için, Hizmet Hareketi’nin önünü kesebilmek için kamuoyu oluşturmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de ‘örgüt’ denilince genelde suç örgütleri, mafya algılanmaktadır. Yoksa olumlu manada ‘örgüt’ yerine ‘teşkilat’ denir. Eğer suçlama unsuru taşımıyorsa ‘teşkilat’ denebilir. Dershaneler kapatılmak istendiğine göre, Hizmet Hareketi’nin önü kesilmek istendiğine göre ‘suç’ ifadesini kullanmasa bile ‘örgüt’ denilince suç örgütü anlaşılır. Bu da en hafif ifadesiyle bir bühtandır, bir iftiradır. Hizmet Hareketi’nin önünün kesilmesi, özellikle Anadolu için affedilmez bir haksızlıktır diye düşünüyorum.” diye konuştu.
 
‘HİZMET HAREKETİ, TÜRKİYE’NİN EN HAYIRLI HİZMET KURULUŞUDUR’
 
Hizmet Hareketi’nin Türkiye’nin en geniş kapsamlı, en hayırlı hizmet kuruluşu olduğunu ifade eden Kamalak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatta öyle ki içeride ve dışarıda devletin yapamadığı bir takım hizmetleri ifa etmektedir. İçeriden bir bakalım; bu dershaneler, devletin yetersiz olan gayrı milli eğitiminin eksikliklerini milli açıdan tamamlamak üzere ihtiyaca binaen oluşturulmuştur. Gayrı milli eğitim diyorum, çünkü bu milli eğitimin milletin eğitim değil. Zehir şişesinin üzerine ‘şifa’ yazılmakla zehir şifaya dönüşmez. Batı’nın uyduruk, maneviyattan yoksun kalıplarını alıp üzerine ‘Türk milli eğitimi’ yazmış olmakla o eğitim Türk milli eğitimi olmaz. On yıl içerisinde 5 tane bakan değiştirildi. Her birinin yöntemi birbirinden bütünüyle farklı. Ne oldu? Millet mi değişti ki her bakan uygulama sitilini değiştiriyor? Dershanelerin işte bu çarpık düzene millilik üfleme pozisyonu vardır. Hizmet faaliyeti, devletin eğitim alanındaki eksiğini milli ruh açısından tamamlıyor. Hizmet Hareketi bakımından dışarıya gelince şu an Hizmet’in 150 civarında ülkede okullar açtığını görüyoruz. Acaba devletin kaç ülkede Türk okulu vardır? Bu soruyu da yetkililerin cevaplaması gerekir.”
 
‘DENETLEME RAPORLARI, SEÇİMLERİ ETKİLER DİYE SAYIŞTAY’A ULAŞTIRILMAMIŞTIR’
 
Sayıştay'ın denetleme raporlarıyla ilgili soruya Kamalak, “Sayıştay, TBMM adına kamu kurumlarını denetleyen Anayasal bir kuruluştur. Sayıştay’ın denetlemediği kurumlar en azından zihinlerde şüpheler doğuracaktır. İçişleri Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre 2009’dan bu yana yapılan denetlemelerde bin 521 belediye başkanı hakkında usulsüzlükten, rüşvetten, ihaleye fesat karıştırmaktan soruşturmalar açılmıştır. Bunlardan 599’u iktidar partisine aittir. Kanaatimiz odur ki seçimlere yaklaşılırken Sayıştay raporlarının Meclis’e intikal etmesi, bütçe görüşmeleri esnasında bir takım tartışmalara yol açması bu seçimleri şu veya bu şekilde etkiler düşüncesiyle söz konusu belgeler Sayıştay’a, dolayısıyla da Meclis’e ulaştırılmamıştır diye düşünüyorum. Ne olursa olsun kabul edilemez bir durumdur.” şeklinde cevap verdi.
 
Kamalak, konuşmasını, “Temiz toplum temiz yönetim temiz siyaset ilkeleriyle bağdaşamaz. Kamu yönetimlerini şaibe altında bırakır. Şaibe yoksa bu belgeler niçin Meclis’e sunulmuyor? Bu meselenin muhalefet tarafından dile getirilmeli. Konu yargıya da intikal ettirilmelidir.” sözleriyle tamamladı. 

Editör: TE Bilişim