Dün Türkiye AKP'li Bakanların çocuklarını da kapsayan "yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" ile güne başladı...

Herkes konu hakkında fikir beyan ediyor... Bir şeyler yazıp, çiziyor...

Peki Ozan Arif ne diyor bu işe?

İşte cevabı:

“Ben„ diye başlamaktan nefret ediyorum.
Ama bazen mecbur kalıyor insan.

İşte şimdi yine mecbur kaldım!

Ben söylemiştim ve hâlâ da söylüyorum...
Bu memleket çok hırsız gördü, ama bunlar gibi asla!
Bu ikdidarı para ile hiç kimse, hiç bir parti, hiç bir cömaat veye gurup yıkamaz...
Hele karşılarında muhalefet diye gösterilen partiler,
Daha doğrusu o partileri babalarından kalma lokanta gibi idare eden mevcut Genelbaşkanlar ve ekipleri hayatta yıkamaz...

Zira mevcut muhalefetler, öldüren değil de tam aksine besleyen fare zehirlerine benziyor!
Dostlar alış-verişte görsün babından göstermelikler...
Hatta bazen aynı projenin parçaları diye düşündüğüm bile oluyor!..

Peki bunlar nasıl yıkılır?

Bunlar halkı kandırarak geldiler, bunlar ancak kendi yalanlarında boğularak yıkılır...
Bunları kendi yalanlarında boğmak için inandırıcı ve güvenilir olmak şart...
İnandırıcı olmak halkın kulağına değil, halkın yüreğine seslenmekten geçiyor...
Halkın vicdanına seslenmekten geçiyor...
Yüreklere ulaşmanın yolu söydiklerinizin yürekten gelmesiyle mümkündür.
Vijdanlara dokunmanın yolu ise,
Kesip yapıştırılan cümlelerin kağıttan okunmasıyla değil,
Her kelimenin yürek tezgâhında dokunmasıyla mümkündür...

Ağzınızdan çıkanlar, yani halka söyledikleriniz yürekten gelmiyorsa,
halkın kulaklarına çarparak yere düşer, halkın yüreğini bulmaz...
Yani halk sizin defterinizi dürmüşse,
İstediğiniz kadar bağırın...
İstediğiniz kadar böğürün hiç fark etmez...

Eee bunlar, bu muhalefetle de yıkılmayacağına göre başka yol va mı?
Var tabiii... Olmaz olur mu!
Peki ne?
Ne olacak Cenab-ı Allah‘ın şamarı!

Rahmetli “ Ömer Lütfü Mete„ gardaşımın yazdığı son kitabın ismi geliyor aklıma!
“Aşksız, Şevksiz Allah‘sız Müslümanlık„
Böyle bir müslümanlıkla halkı kandırdılar,
Hatta kendilerini bile belki kandırdılar!
Amaaa...
Hak‘kı kandıramadılar...
Yığıldı... Yığıldı... Yığıldı...
Ve foseptik patladı!
Siyasi çıkar için pislikleri silah olarak kullananları Allah işte böyle pisliğin içinde bırakır!

Allah‘ın men ettiği şeyleri “Allah„ diyerek yaparsanız,
Allah der; hırsızlık yaparsanız,
Allah der; yolsuzluk yaparsanız,
Allah der; rüşvet yerseniz,
Allah der; ihaleye yolsuzluk sokarsanız,
Allah der; kayırmacılık yaparsanız,
Allah der; hortumculuk yaparsanız,
Allah der; halkın arasına ayrımcılık sokarsanız,
Allah der; zinayı yasal hale getirirseniz,
Allah der; yalan söyler, riyakâr olursanız,
Allah der; Barzani‘ye postluk, Pkk‘ya dostluk yaparsanız!
Allah der; milletin değerlerine ellerseniz,
Allah der; Adaletin anasını bellerseniz,
Allah der; Türk düşmanlığı yaparsanız,
Hülâsa...
Allah der; Allahsızlık yaparsanız...
Allah adamın belasını verir... verir... verir...

Bugün televizyonları dinliyorum gözlerim kapalı!
Bugün “ Ergenekon soruşturması „ diye başlamıyor haberler...
Bugün “ Balyoz soruşturması „ diye başlamıyor haberler...
Bugün “BÜYÜK YOLSUZLUK SORUŞTURMASI„ diye başlıyor!..

Yaaa... Ne demişler; Düşmez kalkmaz bir Allah!

Sahi yazımızın başlığı neydi?
“Duuur... Bu daha ne ki!„
Evet evet...
Hayret etmek niye?
Hayret edenlere hayret ediyorum!
Ambara soktuğunuz sıçan aç mı kalacaktı!

Yahu her şey bir yana,
Bir Başbakan düşünün ki;
“Oğlunuz gemi almış...
Oğlunuz gemiyi nerden aldı acaba?„ diye soranlara,
Utanmadan, hem de meclis çatısı altında;
“Gemi vaaar, gemicik var„ diye cevap verebiliyor...
Sahi böyle bir utanmazlıktan, başka ne bekliyordunuz ki?
Yahu herifçioğlu üstelik bunu çıraklık döneminde böyle söyledi,
Şimdi ustalık dönemi ustalık!...

En iyisi ustalık dönemini hiç karıştırmayalım,
Nasıl olsa kendi pisliklerini kendileri karıştırmaya başladı!

En iyisi siz burnunuzu tutup arkaya yaslanın,
Her ihtimale kusmuk poşetleriniz hazır olsun!
Daha duuur...
Bu daha ne ki?
Bu yollarda beraber yürüyenlerin(!) hepsi belli olsun,
Daha çoook konuşuruz...

Editör: TE Bilişim