Boş durmayıp, memleket sevdasını iş yaparak gösteren Reşat Erdoğan, boş vaatlerde bulunmak yerine çalışmak, emek sarf etmek ve iş yapmak gerektiğini söyleyerek “gelin hayırda ve hizmette yarışalım” diyor. Reşat Bey, boş vaatlerin havada uçuştuğu, verilen sözlerde durulmadığı, sürekli laf üretilen bir ortamda, çok anlamlı bir çağırıda bulunuyor ve “elimizi taşın altına koyalım” diyor. Kışla caddesinin başında açmış olduğu irtibat bürosunun üstüne yazdığı “haksızlığa dur diyecek irademiz, hakkı davet edecek gayretimiz var” sözünü havada bırakmıyor. Bunu da son derece düşünceli bir hizmette bulunarak yapıyor.Malatya Battalgazi ilçesi Atatürk orta okuluna Bilgi çağında ve öğretmenler gününde gayet donanımlı bilgisayar laboratuvarlarını, çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin hizmetine sunuyor. Bu hizmette de daha öncekiler gibi güzel bir vefa örneği gösteriyor ve laboratuvara şehid öğretmen Aydın Demirkol’un ismini veriyor. Açılışta yaptığı konuşma ise herkese davetiye niteliğinde. Reşat Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi:

“Aydın Demirkol, örnek bir öğretmen, aydın bir insan, candan bir memleket sevdalısı, dosdoğru bir dosttu. O, eli kitap ve kalem tutan, ismi gibi aydın bir şahsiyetti. Kendisini çocukların ve ülkenin geleceğine adamış gerçek bir eğitim neferiydi. Ülkenin derdiyle dertlenmiş, çocukların temiz yürekleri ve pırıltılı gözleriyle şevklenmiş bir millet aşığıydı.

Aydın Demirkol, Allah yolunda canını feda etmiş, ölümsüz bir candır. Öyle ya Cenab-ı Hak “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar” (Âli İmrân-169) buyuruyor. Aydın Demirkol, şehadet şerbetini içtiği için ölümsüz olduğu kadar yetiştirmiş olduğu öğrencileri dolayısıyla da ölümsüzdür. Onun yetiştirdiği öğrenciler bugün onu hayırla yâd etmekte ve onun aydınlık yolunda yürümeye devam etmektedirler. Bugün burada değerli arkadaşımın kendisi gibi Aydın olan ismini, böyle güzel bir eğitim kurumunda yaşatmaktan dolayı buruk bir mutluluk içindeyiz. Aydın abimi bir kez daha minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.

Bilindiği gibi bilgi toplumunda yaşıyoruz. Bu çağa hâkim olacak, insanlığı kurtuluşa ve refaha götürecek olanlar bilgi sahibi insanlardır. Bilgi toplumunun en önemli aracı da bilgisayardır. Çocuklarımızın bilgi toplumuna hazır bireyler haline gelmesi, bilgisayar

kullanmasını doğru bir şekilde öğrenmeleriyle mümkündür. Bunun da yeri internet kafeler değil, okullar olmalıdır. Ancak her okul, çocuklarımıza bu imkânı sunamamaktadır. Biz, hem çocuklarımızın bilgisayarı doğru şekilde kullanmalarını temin etmek, hem de eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla okulumuzun saygıdeğer yöneticileri ve okul aile birliğinin girişimleriyle böyle bir bilgisayar laboratuvarı yapmayı uygun gördük. Bana bu güzel fırsatı verdikleri ve okullarını daha donanımlı hale getirmek için sarf ettikleri çabadan dolayı her birine ayrı ayrı teşekkür ederim.

Duamız odur ki Allah bütün aydınlarımızı korusun ve parlak bir gelecek inşasında onlara yardımcı olsun. Gelin hem dua edelim hem de hayırda ve hizmette yarışalım. Nefret değil, sevgi tohumları ekelim; laf değil, hizmet ve iş üretelim. Boş vaatte bulunmayalım, imkânlarımız ve kabiliyetimiz ölçüsünde elimizi taşın altına koyalım.

Sözlerime son verirken gerek rahmetli abim Aydın Demirkol’un isminin yaşatılmasında, gerekse çocuklarımızın daha iyi yarınlara sahip olmalarında katkısı olan herkesten Allah razı olsun diyor, tekrar teşekkür ediyorum”.

İki derslikli, toplamda kırk iki adet bilgisayarın bulunduğu laboratuvar açılışında, Aydın Hoca’nın öğrencilerinden Prof.Dr. Hüsniye Canbay Tatar da hocasını hayırla yâd ederek şöyle dedi:

“Aydın hocanın öğrencisi olma bahtiyarlığına erişmiş bir insanım. Tabii hocayı anlayacak, değerlendirebilecek durumda değildik, çocuktuk o yıllarda. Fakat bugün, hatıralardan yola çıkarak, hocamın, bu milletin ahlâkî değerlerinin yüksek bir temsilcisi olduğunu anlayabiliyorum. Hakikaten hocam, ahlaki değerlerimizi yüksek temsil kabiliyeti olan bir şahsiyetmiş. Zira hocam bu milletin yüce ideallerine talip olacak kadar cesur; onları taşıyacak kadar güçlü ve herkesle paylaşacak kadar da cömertmiş. Bir gün bize, “çocuklar! Akıbetinizin karganın ağzındaki cevizin akıbetine benzemesini istemem. Ne alıcı bir kuşa yem olmanıza, ne de çorak bir toprağa düşüp, yok olup gitmenize gönlüm rıza gösterir” demişti. Bize gönlü razı olmamıştı da, kendisi cömertliğin zirvesine yükselerek canını da cömertliğinin sınırlarına dâhil etmişti: Takdir-i İlahi. Demek ki bazı canların, can vermek için toprağa cemre misali düşmesi gerekiyormuş. Şimdi anlıyorum ki hoca canını kaybetmemiş, yüce değerlerimizin yaşaması için cemre misali toprağa düşerek yükselmiş. Toprağın vatanlaşması denen kutlu süreç de böyle bir şey olmalı. Aydın hocanın vatanın kucağında dümdüz yatması sadece duam ve temennim değil; böyle olduğu inancını da taşıyorum. Zira vatanın kucağında

dümdüz yatmak için toprağın üzerinde dimdik durmak gerekir. Hocam, yüzünüzün ak, başınızın dik olduğuna inanıyorum; Ruhunuz şad olsun.”

Açılış programı Reşat Erdoğan ile Battalgazi Kaymakamı Vedat YILMAZ, okul müdürü ve okul aile birliği mensupları ve öğrenciler arasında geçen sohbetle devam etti.

Editör: TE Bilişim