Yüksek Seçim Kurulu (YSK), sandıkların taşınmamasına ilişkin oy çokluğu ile alınan kararın gerekçesi ve YSK Başkanı Sadi Güven’in de aralarında bulunduğu bazı üyelerin karşı oy gerekçelerini açıkladı. 7 Haziran seçimlerine yönelik yine aynı bir isteme ret kararı verildiğini belirten başkan ve üyeler, 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım seçimleri arasında farklar bulunduğuna vurgu yaptı. Temmuz ayının ortalarından itibaren yoğun terör eylemleri olduğuna dikkat çeken başkan ve üyeler, gerekçeli kararlarında, “Fiilen terörle mücadelenin yapıldığı yere sandık nasıl konulacak, sandık kurulu başkan ve üyelerinin güvenliği nasıl sağlanacak, gerçek irade nasıl tecelli edecek, sandığın güvenliği nasıl sağlanacaktır?” ifadelerine yer verildi. 

YSK, 3 Ekim’de verdiği sandıkların taşınmaması ve sandığın başka bir yere götürülerek sayım ve döküm işleminin yapılması ile ilgili verdiği kararın gerekçesini açıkladı. Oy verme günü oy kullanma işleminin tamamlanmasından sonra, sandığın başka bir yere götürülerek sayım ve döküm işlemlerinin yapılması mümkün olmadığından, sandığın oy verme yerinde hazır bulunanların gözü önünde açılarak sayım ve döküm işlemlerinin mahallinde yapılması gerektiğine oy birliği ile karar veren YSK, güvenlik nedeniyle sandık yerlerinin seçim bölgesi dışına çıkartılarak değiştirilmesini ise oy çokluğu ile reddetti. 

Ret kararına karşı oy kullanan ve aralarında YSK Başkanı Sadi Güven’in de bulunduğu üyeler karşı oy gerekçelerini açıkladı. YSK üyesi Mehmet Kürtül farklı bir karşı oy gerekçesi yazarken YSK Başkanı Sadi Güven, YSK üyeleri İlhan Hanağası ve Haluk Kırcı ise birlikte karşı oy gerekçesi yazdı. YSK Başkanı Sadi Güven ile üyeler İlhan Hanağası ve Haluk Kırcı’nın karşı oy gerekçesi ise şöyle: “Normal olan her sandığın seçmen kütüğünde yazılı adrese göre aynı muhtarlıkta oturan seçmenlerin oturduğu muhtarlık bölgesinde kurulmasıdır. Ancak kanunun uygulanmasını imkânsız kılacak olağanüstü durumlar nedeniyle seçimlerin dürüstlük ve güven içinde yapılamayacağının ortaya çıkması halinde sandıkların konulacağı yerlerin demokratik toplum gereklerine uygun olarak, makul gerekçelerle ve olağanüstü durumun gerektirdiği tedbirleri aşmamak kaydıyla Yüksek seçim Kurulunca değiştirilebilmesi Anayasa gereğince mümkündür. 

Aksi durum, yani terör eylemlerinin yaşandığı ve bu nedenle kamu görevlileri ile güvenlik görevlilerinin şehit olduğu, seçim günü de aynı vahim ve elim olayların yaşanmasının kuvvetle muhtemel olduğu yerlerde sandıkların konulmasında ısrarcı olmak; terör eylemleri ve bundan kaynaklanan can kaybı riski nedeniyle bazı yerlere sandık götürülememesi suretiyle buralarda yaşayan vatandaşların oy kullanma haklarının ellerinden alınması, Sandık Kurulu görevlileri ile bu görevlileri korumakla ve sandık alanının güvenliğini sağlamakla görevlendirilen güvenlik güçlerinin hayatlarının açıkça tehlikeye atılması sonucunu doğurur. Her iki durum da seçim idaresinin seçimlerin yönetimindeki zafiyetidir.

YÜKSEK SEÇİM KURULU’NUN YETKİSİ ELBETTEKİ GÜVENLİK SAĞLAMAK DEĞİLDİR

Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkisi elbetteki güvenlik sağlamak değildir. Güvenliği sağlamak güvenlik güçlerinin görevidir. Ancak alacağı ilke kararları ile güvenlik güçlerinin seçim güvenliğine ilişkin önlemleri almasını sağlayacak hukuki altyapıyı oluşturmak Yüksek Seçim Kurulu'nun görevidir. Çünkü burada sözü edilen güvenlik, genel güvenlik değil, seçim güvenliğidir. Ayrıca seçmen iradesinin hiçbir baskı altında olmadan hür bir şekilde tecelli etmesi de Yüksek Seçim Kurulu'nun görevleri arasındadır.

BAZI BÖLGELER YİNE TERÖR NEDENİYLE GÜVENLİ BÖLGE OLARAK İLAN EDİLMİŞTİR

Bugün Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki bazı illerimizde ve ilçelerinde terör olayları nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edilmekte, birkaç aydır her gün asker ve polislerimize yönelik saldırı sonucunda milletimizin içini acıtan şehadet haberleri gelmektedir. Bazı bölgeler yine terör nedeniyle güvenli bölge olarak ilan edilmiştir. Cizre, Silopi, Batman, Diyarbakır, Bismil, Hani, Nusaybin, Yüksekova ve Silvan'da sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, bazı mahallelere hendekler kazılmış, bombalı tuzaklamalar yapılmış, asılsız asayiş ihbarları ile emniyet güçleri pusuya düşürülmüş ve şehitler verilmiştir. Bu terör eylemleri halen devam etmektedir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin bazı illerinde teröre karşı mücadele halen yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu bölgedeki tüm sandıkların yerlerinin değiştirilmesi elbette ki düşünülemez. 

DEMOKRASİ VE SEÇİM ÖNCELİKLE İNSANLARIN YAŞAMI İÇİN VARDIR

Ancak örneğin teröristle sıcak mücadelenin devam ettiği Cizre'de hâkimin güvenlik nedeniyle sandıkları bitişik güvenlikli bir mahalledeki 700 metre uzakta başka okula almak isteğine, toptancı bir yaklaşımla olmaz demek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamızın 17. maddesinin teminat altına aldığı yaşam hakkının sandık kurulu görevlileri ve emniyet güçleri açısından ihlali olacaktır. Terör örgütünün bölgede yaşayan sivil vatandaşlara yönelik saldırısı olmadığından Cizre'de veya başka bir mahallede vatandaşın 5 - 10 dakika yürüyerek veya araç ile güvenlikli yakın mahalle veya yerleşim yerlerine konulacak sandığa ulaşmasının Anayasanın 15 ve 17. maddeleri dikkate alındığında Anayasanın 67. maddesinde belirtilen seçme hakkının ihlali olmayacağı açıktır. Demokrasi ve seçim öncelikle insanların yaşamı için vardır.

7 HAZİRAN SEÇİMLERİNDE TERÖR EYLEMLERİ BULUNMAMAKTAYDI

7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde güvenlik sebebiyle sandıkların taşınması talepleri Kurulumuzca oy birliği ile reddedilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki 7 Haziran seçimlerinde terör eylemleri bulunmamaktaydı. Gelinen noktada ise Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde özellikle güvenlik güçlerine ve kamu görevlilerine karşı gerçekleştirilen temmuz ayının ortalarından itibaren başlayan yoğun terör eylemleri mevcuttur.

Fiilen terörle mücadelenin yapıldığı yere sandık nasıl konulacak, sandık kurulu başkan ve üyelerinin güvenliği nasıl sağlanacak, gerçek irade nasıl tecelli edecek, sandığın güvenliği nasıl sağlanacaktır. Son bir ayda güvenlik güçlerimizin ne kadar şehit verdiğini ne kadar yaralı olduğunu gazete manşetlerine bakarak bile tespit etmek mümkündür. 

Bu itibarla, terör olaylarının devam etmekte olduğu yerlerde güvenlik birimleri tarafından ilçe seçim kurullarına gönderilen değerlendirmelerin ve ilçe seçim kurullarınca verilen kararların her birinin yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda incelenerek, demokratik toplum gereklerine uygun olarak ve seçmenlerin oy kullanma haklarının özünü zedelememek şartıyla ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken Yüksek Seçim Kurulu'nun yetkisi bulunmadığından bahisle toptancı bir yaklaşımla verilen çoğunluk kararına karşıyız.”

Editör: TE Bilişim