Tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı'nın firari FETÖ'cülerle yazıştığı iddia edildi.

İzmir’de FETÖ/PDY üyelerine yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın, firarda olan Emre Uslu, Önder Aytaç gibi şüphelilerle mail ile yazıştığı, o yazışmalar sonrasında kamuoyuna yönelik, operasyonları eleştiren açıklamalar yaptığı öne sürüldü. Bu arada Uluslararası Af Örgütü’nden yapılan açıklamada, savcılığın Taner Kılıç’ı terör örgütü üyeliğiyle suçlamasının, ‘adaletle alay etmek’ olduğunu ifade edilmişti.

Çavuşoğlu Taner Kılıç'a FETÖ'cü dedi

Brüksel'de AB ile Diyalog Toplantısı sonrası Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Taner Kılıç'la ilgili olarak " "Görüşmek başka bir şey, o örgütün mensubu olmak başka bir şey. Bu örgütün (Uluslararası Af Örgütü) başındaki Taner Kılıç, FETÖ'nün, yani darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün, FETÖ üyelerinin kullandığı Bylock programını kullanmış telefonunda ve buradan da FETÖ'nün yurt dışındaki üyeleriyle, üst düzey yöneticileriyle görüşme yapmış. Şimdi bu şahsın işlediği suç, Uluslararası Af Örgütünü bağlamaz ki. Bunun tutuklanması, Türkiye'nin Uluslararası Af Örgütüne karşı olduğu anlamına gelmez, şahısla ilgilidir bu." diyerek Taner Kılıç’ın FETÖ'cü olduğu ilan etmişti.

Taner Kılıç Nurcu bir yapılanma olan Zehra Vakfı'nın avukatlığını yapmış bir isim.

Zehra Vakfı

Sabah gazetesinin haberine göre; 2002 yılında Hizbullah tarafından kaçırılarak öldürülen İzzettin Yıldırım'ın başkanlığını yaptığı Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı; 12 yıldan sonra ilk defa devlet tarafından mercek altına alındı. İçişleri Bakanlığı Başmüfettişliği tarafından hazırlanan "çok gizli" ibareli raporda; 'Kürtçü şeriatçı' bir devlet kurmayı amaçlayan vakfın; maddi durumu iyi olmayan öğrencileri burs ve eğitim vaadiyle himayesine alıp militan haline getirdiği vurgulandı.

Halen faaliyette olan ve Türkiye'nin bütün illerinde şubeleri bulunan Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı'nın, Hizbullah kadar tehlikeli bir örgüt olduğu ve hızla yayıldığı uyarısı yapılan rapor savcılığına sunularak, vakıf yöneticileri hakkında bölücülük yaptıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Temmuz başında tamamlanan raporun bir örneği de Başbakanlık'a gönderildi.

105 sayfalık rapor

Mülkiye Başmüfettişleri İhsan Yiğit ve Muhittin Aliz tarafından 2 yılda hazırlanan 105 sayfalık 'çok gizli' ibareli raporda; adı ilk defa Hizbullah operasyonları sırasında gündeme gelen Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı ile ilgili tüyler ürpertici saptamalar yer aldı.

Başkan İzettin Yıldırım'ın ölümüyle gündeme gelen vakfın kurulduğu günden bu yana geçen 12 yıl içinde geçirdiği aşamaların anlatıldığı raporda, Yıldırım'ın vakfın yayın organının birinci sayısında yayınladığı, 'Çıkarken' başlıklı yazısında Vakfın amacının masum olmadığını belli ettiği yorumu yapıldı. Rapora göre Yıldırım söz konusu yazıda şöyle dedi:

"Bediüzzam (Said-i Nursi); Mısır'daki Camiü'l-Ezher'in kız kardeşi diye nitelendirdiği bir üniversitenin, İslam dünyasının en stratejik bir noktası olan Kürdistan'da kurulmasını istiyordu. Bunu hayatının hayali olarak kabul ediyordu. İşte böyle ortamda, Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı kuruldu. Vakfın asıl amacı, her şeyden önce Zehra Üniversitesi modeline uygun bir kadro oluşturmaktır. Bu kadro oluştuktan sonra 'diğer' faaliyetler rahatlıkla yürütülecektir."

Yıldırım'ın şeriatçı-Kürt devleti kurma özlemi duyduğu ve bu doğrultuda üniversite açtığı, Erzurum Şubesi kurucularından Abdullah Şahin'in polise verdiği ifadelerle de doğrulandığı belirtildi.

Raporda, İslamcı- şeriatçı Kürt devleti kurmak için Türkiye'nin tüm illerinde öğrenci evleri kurulduğu kaydedilerek, bu evlere maddi durumu iyi olmayan, kimsesiz ve özellikle Kürt kökenli üniversite öğrencilerinin, 'eğitim,burs ve para' vaadiyle yerleştirildiği ve beyinlerinin yıkanarak militanlaştırıldığı vurgulandı.

Ağır suçlamalar

Raporun sonuç bölümünde Vakfın, Zehra adı verilecek üniversite ile Türkiye Cumhuriyeti'ni bölme idealiyle yasadışı faaliyet içinde olduğuna kanaat getirildiği belirtilerek, siyasi bir oluşum içinde bulunduğu belirtilen Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı'nın yöneticilerinin TCK'nın 313. maddesine yer alan 'cürüm işlemek için teşekkül kurma' suçunu işlediği, kuruluşun illegal örgüt yapılanmasının legal uzantısı olduğu savunuldu.

Suç duyurusunda şöyle denildi: "Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı illegal faaliyetleriyle Anayasa'yı ihlal etmiştir. Türk Ceza Kanunu,Terörle Mücadele, Türk Bayrağı ve Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'la ilgili maddelerin kapsamına giren suçların işlendiği belirlenmiştir. Bu nedenle vakfın merkez ve şubelerinin yönetim kurulu, denetleme kurulu üyeleri hakkında yasal işlem yapılması gerekir."

2005 Yılında Zehra Vakfı kapatıldı

Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, İslâm alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin fikirleri doğrultusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Medresetü’z Zehra adlı üniversite kurmak isteyen Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nın kapatıldı.

Mahkeme; Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nın tüm gayrimenkullerine el koyarken, vakıf Başkanı Zekeriya Özbek ile Yasin Yıldırım, Gıyasettin Bingöl ve Hüseyin Taşkın’ın, Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı yöneticiliğinden azillerine karar verdi. Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi; 20 Aralık 2005 tarihinde Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nı kapattı.

2014 yılında nedense tekrar açılmasına karar verilmiş

Resmi Gazetede yayınlanan İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2014 tarih ve E.2013/373, K.2014/26 sayılı kararı ile yeniden açıldı.

VAKFIN ADI: Zehra Eğitim Kültür Vakfı

VAKFEDENLER: Zekeriya Özbek, Yasin Yıldırım, Gıyasettin Bingöl, Hüseyin D aşkın

VAKFIN İKAMETGAHI: İstanbul

VAKFIN TESCİL KARARINI VEREN MAHKEMENİN ADI, KARAR TARİHİ VE NO’SU: İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2014 tarih ve E.2013/373, K.2014/26 sayılı kararı

VAKFIN AMACI: Vakıf üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik yardımlaşmayı gerçekleştirmek ve gerekse Türkiye’nin ilmi, sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmaktır. VAKFIN MAL VARLIĞI: 1000.00.-TL Bin TL

YÖNETİM KURULU: Zekeriya Özbek, Yasin Yıldırım, Gıyasettin Bingöl, Hüseyin Daşkm

VAKFIN SONA ERMESİ HALİNDE MAL VE HAKLARIN DEVRİ: Borçların tasfiyesinden arta kalan mal ve hakları, mütevelli heyetince tayin edilecek aynı amaca yönelik hizmet gören bir kuruluş veya vakfa devredilir.

Türk Medeni Kanununun 104. maddesi gereğince ilan olunur.

Zehra vakfı Taner Kılıç'ı Dürüst bir insan hakları savunucusu: Av. Taner Kılıç diye savunarak aslında kendilerininde ne olduğunu açıkça deşifre etmiş sayılmaz mı?

Vakfın internet sayfasında " Kamuoyunda, insan haklarına yönelik yürüttüğü çeşitli çalışmalarıyla bilinen Av. Taner Kılıç, hayatı boyunca hep bir Zehra camiası gönüllüsü olmuştur. Duyarlı ve etkili bir insan hakları temsilcisi olan Taner Kılıç, tamamen hukukilik zemininde yürüttüğü çalışmalarıyla daima salt bir hukukçu, barış ve insan hakları savunucusu gibi davranmıştır. ByLock ile ilişkilendirilerek isnad edilen suç iddiaları bize göre temelsizdir. Onu yakından tanıyan herkes onun bu yapıyla organik veya fikirsel bir bağ içinde olamayacağını bilir. Hiçbir güç odağının veya politik pozisyonun adamı olamayacak kadar ilkeli, vicdanlı ve tutkulu bir insan hakları savunucusu olan Taner Kılıç’ın suçsuz olduğuna ve gerçeğin açığa çıkacağına inancımız tamdır." denilmiş.

Taner Kılıç gibi ByLockçu ve FETÖ örgütü üst düzey yöneticileriyle görüşmeler yapmış birinin Uluslararası bir yapıda yönetici olması, zıt bir yapının kripto yapılanması ile ilişkisinin olması, ülkemizin ne durumda olduğunun göstergesidir.

Editör: TE Bilişim