Prof.Dr.Ahmet Vefik Alp açıklamasına şöyle devam etti "Türkiye’miz içte dışta sızlarken, israf ve gelir uçurumu tavan yapmış insanlar vergi ile ezilirken, şehit haberleri sıradanlaşırken, güneydoğuda büyük bir tiyatro oynanırken bir de Kadir Abi krizi çıktı geldi. Kadir Abimle Istanbul Başkanlığı için 2004 ve 2009 yıllarında iki kere yarıştık. Afişlerinde Sn RTE ile resmi ve ‘Aşk ile Geliyoruz’ sloganı vardı. Kendisini severim, saygı duyarım, düzeyli bir insandır.

Kadir Abi yanlışlarının yanında doğru projeler de yapmadı mı, yaptı. Fikir projelerini başkanlık kampanyalarımda kamuoyuna takdim ettiğim Avrasya Tüneli ve gecikmeli Marmaray ile Metronun yaygınlaştırılması Ankara destekli olsalar da doğru projelerdir. Gülen olayı Reis ile arasını açtı deniyor, by pass edildi, O da onur sahibi imiş ki çekti gitti.

O’nun döneminde Istanbul telafisi zor bir tahribat aldı. Tek tek yazmayacağım, herkes biliyor, telaffuz ediyor, yaşıyor. Çok para harcandı, ancak en başta ulaşım kabus halini aldı. Istanbul betonlaştı, alt yapı kifayetsiz kaldı, eşsiz tarih yara aldı, kent kimliğini kaybetti. Son kalan ciğerlerimiz kuzey ormanlarımız da 3. Havalimanı ve 3. Köprü ve Kuzey Otoyolu ile risk altına alındı. TEM de yaşadığımız üzere yapılaşma kuzeye sıçrarsa Yunan meslektaşım Candilis’ in tarif ettiği üzere İstanbul bir ‘Ekümenopolis,’ diğer bir deyişe 30.000.000 nüfusa dayanmış yeşili suyu tükenmiş, havası zehir bir kabus ve korku şehri olma yolunu girecek….Ya deprem..!!!

Aşk ile Gelmişti…İstanbul Bitti, Kadir Abi Gitti…!

Şuna eminim ki Kadir Abi bazı yanlışları onaylarken içi sızladı, çünkü Türkiye’mizin garip siyasi sistemi ve seçim kanunu onu buna mecbur etti. Sn RTE in eski Istanbul Başkanı ve AKP de tartışmasız son söz sahibi olması Kadir Abinin elini kolunu bağladı. Ankara dan gelen talimatları uygulamaktan başka çaresi yoktu. Kendi kişiliğini öne çıkaramadı. Örneğin, 300 uzmana hazırlattığı İstanbul’un Anayasası olarak bizlere takdim ettiği, Istanbul Metropoliten Planı’nda kuzeyde 3. Köprü yoktu, 3. Havalimanı ise Silivri tarafında planlanmıştı. Plana sonradan yamanan kuzey projelerini kanımca kerhen imzaladı ve bu işi de bizlere belli etmeden zarif bir şekilde yaptı. Ancak sonunda, kendi deyimiyle adam yerine konulmamasına ve bu güzide şehrin kademe kademe kurban edilmesine dayanamadı, hazır büyük deprem de olmamışken ne Isa ya ne Musa ya yaranamadan gitti.

Bir şehrin belediye başkanı o şehrin sahibidir. Adı ‘şehremini’ dir. Şehir ve şehirli için en doğruyu yapmak zorundadır. Masaya yumruğu vurur ve uygular. Ancak demokratik ülkelerde geçerli bu keyfiyet bizim sistemde ne yazık ki yoktur. Aynı milletvekilleri gibi Belediye Başkanı da koltuğunu korumak istiyorsa Parti Başkanının iki dudağına bakmak zorundadır. Faturayı da şehir ve şehirli öder.

Yukarıya biat etmek bizim siyasi sistemin ana felsefesidir.

Istanbul un kara talihi de işte burada…

Editör: TE Bilişim