Şehit kanıyla sulanmış Türk Kuzey Kıbrıs’ın geleceği Cenevre de masaya zorlandığı sırada rahmetli Denktaş Anavatanda Sn Milletvekillerimizi Meclis salonunda dövüşürken görseydi herhalde bir kere de kahrından ölürdü.

 Merhum Cumhurbaşkanım 2000 yılında bana ‘Hocam, sen büyüksün, Istanbul için Marmara dan 50 km lik geçiş tasarladın, gel şuna 30 km daha ilave ette Yavruvatan Anavatan ile birleşsin, bende gözüm açık gitmeyeyim’ demişti. Çok heyecanlı idi.

Projenin benzeri Hong Kong-Macau adası arasında planlanmıştı. Oturup çizdim. ITU nün desteği, merhum Prof. Yücel Odabaşı ve ekibinin mühendislik katkılarıyla projem tamamlandığında Istanbul’ a gelmiş beraber basın toplantısı yapmıştık. Gözleri parlıyordu. Rumlar ise kızgın ve tedirgindi.

Bugün nereden nereye geldik, çok kan kaybettik.

Eğer KKTC bugün masa başında bir oyuna gelirse Türkiye Ege Denizinden den sonra Akdeniz dede sıkışır, bu bölge de hava hareketini de kaybeder ki bence bu Türkiye’ mizin ölüm fermanı demektir. Bu mesele şu anda TBMM de nedense OHAL altında tartışılan Anaysa değişikliğinden çok daha önemlidir.

‘Biz su geçişi ile Kuzey Kıbrıs‘ı Anavatanımıza bağlamaya çalışırken, benzer bir proje ile Anavatan dan Kuzey Kıbrıs’ a su verilmeye başlanmışken Avrupa Birliği ni kullanan Rumlar Kıbrıs’ı, Anavatan’den koparmaya çalışmaktadırlar. “Kıbrıs toprağını 1974’den beri kirleten Türk Ordusu’ndan kurtarmaya çalışıyoruz” ifadesini kullanan Rum lider Anastasiadis’in gizli ajandası malumdur. Kıbrıs bizim millî davamızdır. Beni kahreden ise iktidar ve muhalefet ile medya, üniversitelerin ve STK’ların Kıbrıs konusundaki suskunluğudur.

Milletimiz gelebilecek felâketten habersizmidir…?

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp

Editör: TE Bilişim