azar, 16 Şubat tarihli köşe yazısında kaleme aldığı yazıda "Ak Parti-MHP yakınlaşmasını ve kökenleri"ni anlattı.

Bila'ya göre bu ilişkinin 90 yılı aşkın bir geçmişi var.

İşte Bila'nın yazısının ilgili bölümü:

"HER İKİ PARTİNİN DE KÖKENİ ABDÜLHAMİT'E DAYANDIRILABİLİR..."

İki partinin ana karakterlerini oluşturan siyasi akımların ortak temelini Abdülhamid dönemine kadar geriye götürmek mümkündür.

Osmanlı'nın son döneminde güçlenen Batılılaşma veya Batıcılık akımları içinde Batı değerleri ile İslami değerleri uyumlaştırma, yakınlaştırma veya birbirinin diline çevirme gayretleri dikkat çeker.

Bu dönemde II. Abdülhamid'in, erimekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu Müslüman nüfusa dayanarak ayakta tutmaya çalıştığı; Balkanlar'da hâkimiyeti sürdürmenin uzun vadede mümkün olmayacağını görünce, Osmanlı'yı bir ‘Türk-Arap impatorluğuna dönüştürmeye' çabaladığı da bilinir.

‘Muhafazakâr-milliyetçi' akımın temelleri de bu dönemde atılmıştır. Abdülhamid'in ideoloji arayışında ‘İslamcılığı milliyetçileştirme, milliyetçiliği İslamlaştırma' ile siyaseti mayalandırma yaklaşımı vardır.

Sonraki süreçte, milliyetçiliği İslamcı etkilerden arındırarak ‘Türkçülüğe', İslamcılığı Türkçülükten arındırarak, ümmet anlayışına oturtma ayrışması da yaşanmıştır. Pan-İslamist ve Pan-Türkist akımların doğuşu da aynı dönemdir...‘Türk-İslam Sentezi' olarak isimlendirilen ideolojinin kökeni de bu döneme kadar iner.

YAKINLAŞMA SONRASI "ABDÜLHAMİD" VURGUSU

AK Parti-MHP yakınlaşmasından sonra iktidar kanadının Sultan II. Abdülhamid'e daha sık atıf yapmaya başlaması ile MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ‘Türk-İslam Sentezi'ni vurgulama ihtiyacı duymasının bu tarihi temele dayandığı söylenebilir.

Editör: TE Bilişim