Sokak çocuklarının içler acısı hayatının neden gündeme gelmediğini soran Aydın, bu çocukların suçunun seslerini duyuracak anne babalarını olmaması olduğunu ifade etti. 

Türkiye'de resmi olmayan rakamlara göre 150 bin sokak çocuğu olduğunu kaydeden Aydın, bu çocukların başına geceleri metrûk binalarda her şeyin geldiğini ama herkesin sustuğuna dikkat çekti.

"Çocuk tecavüzleri, ölümleri ile ilgili siyasette ve toplumda önemli bir duyarlılık oluşmuşken, sokak çocukları konusu da etraflıca masaya yatırılmalı ve gerekli kurumların işbirliği ile acil çözüm bulunmalı." diyen Akit yazarı, aksi takdirde bu vebalin hepimize yeteceği uyarısında bulundu.

Ali Osman Aydın'ın yazısı şöyle:

"Çocuklarımız tehdit altında…


Kaçırılıyorlar, tecavüze uğruyorlar ve öldürülüyorlar.

Cansız bedenleri ya su kanallarına atılmış ya da bir toprağa gömülmüş olarak bulunuyor.

Bir anne baba için bundan daha büyük bir acı tasavvur edebilir misiniz?

Bu acıyı yaşayan aileler de çocuklarıyla birlikte ölüyorlar…

Ve tabii toplum olarak bizlerde, ağır ağır ölüyoruz.

Vahşet haberlerine bakarak bu toplumun hangi ara bu kadar vahşileştiğini düşünüyor, olup bitenleri bir türlü yüreğimize sığdıramıyoruz…

Fakat, meselenin tamamı bu kadar değil!

Yani tecavüze uğrayan, ölü bulunan çocuklar meselenin sadece bir yönü.

Çocuklara yönelik suçların ekranlara yansımasının nedeni, çocukların yaşadıklarını duyuracak bir aileye sahip olmaları…

Peki ya kaçırılmasından, tecavüze uğramasından, organlarının satılmasından, öldürülmesinden haberdar olacak bir ailesi olmayan çocuklar…

Yani sokaklarda uyuyup, sokaklarda uyanan sokak çocukları!

Sokak çocuklarının içler acısı yaşamı neden hiç gündeme gelmiyor?

****

Fatih’te, Beyoğlu’nda, Bağcılar’da Eyüp’te, Beşiktaş’ta bir şeyler yemek ya da içmek için bir yerlere oturun…

Birkaç saat içerisinde belki beş, belki on çocuk yanınıza para istemeye gelecektir.

Altı yaşında, yedi yaşında, sekiz yaşında çocuklar bunlar…

Kahrolası koşuşturmamızın arasında unuttuğumuz pırıl pırıl gözleriyle, tertemiz sabiler…

Üstelik sadece gündüz de değil…

Gece yarısında bile karşılaşabilirsiniz bu çocuklarla.

Perişan kıyafetli o çocuklar, sokaklardan el ayak çekilince nereye giderler, hangi izbede uyurlar, gece ayazından minik bedenlerini neyle korurlar bu ülkede bunu dert edindiği için uyuyamayan insanlar kaldı mı acaba?

Evlerinde veya devletin tahsis ettiği korunaklı yerlerde huzurla uyumaları gereken çocuklar, kapkaranlık parklarda veya metrûk binalarda uyurken sizce tecavüze uğramıyorlar mı?


İstismar edilmiyorlar mı?

Sahip çıkacak kimseleri olmadığı için alçak biri tarafından ellerinden tutulup organ mafyasına satılmıyorlar mı?

Çalışmaya, dilenmeye zorlanmıyorlar mı?

Açlıktan, soğuktan, basit hastalıklardan ölmüyorlar mı?

Eylül’e, Leyla’ya ve diğer çocuklarımıza, başlarına gelenden haberimiz olabildiği için üzüldük.

Evet bu doğru…

Ama ya sokak çocukları…

Onların durumu ne olacak?

Başını okşadığınız, kucağınızda gezdirdiğiniz, karnı ağrısa uyuyamadığınız kendi çocuğunuzdan sokak çocuklarının ne farkı var?

Kuşları bile ihmal etmeyerek, evinin duvarında onlar için bir yuva yapan bu medeniyetin çocukları olarak bizler, bugün kaskatı bir gerçek olarak önümüzde duran bu tablo karşısında merhametimizi sorgulayalım…

Soruyorum… Değil binlercesi, bir çocuk bile, başına ne geleceği belli olmayan bir sokakta yatıp kalkarken rahat evlerimizde nasıl uyuyoruz?

Bu soruyu önce kendime soruyorum.

Sonra tüm okuyanlara….

Ve sorumlu kurumlar kimlerse, onların yöneticilerine…

Sokak çocuklarını kim sokağın karanlık, acımasız ve tekinsiz gecelerinden, gündüzlerinden koruyacak?

Kim onları ait oldukları güvenliğe kavuşturup şefkatle saracak?

Bizler değilsek, kim?

Ama dönüp bakın…

Sağcısından solcusuna, doğulusundan batılısına, İslamcısından Kemalist’ine…

Sokak çocuklarıyla ilgili ciddi, kapsamlı, kalıcı çalışmalar yürüten, bu çocukların maddi ve manevi ihtiyaçlarıyla ilgili kaç kurumumuz var?

Bu kurumların çalışmaları, toplumun bu konudaki hassasiyeti meselenin halli için yeterli mi?

Sokak çocuklarının yaşadıkları tecavüzler ve ölümlerden ülke ayağa kalkıyor; birbiri ardınca sivil girişimler kuruluyor, ilgili kurumların mailleri, telefon hatları kilitleniyor mu?

Bir futbol takımına başkan seçilir, memleket ayağa kalkar.

Bir ünlü gözaltına alınır, sosyal medyada olay olur.

Bir oyuncunun verdiği kilolar bile paylaşım rekorları kırar ama kimse dönüp sokak çocuklarına bakmaz.

Ama biz bakmıyor, görmüyor ve bilmiyor olduğumuz için sokak çocuklarının, sokaklarda maruz kaldıkları korkunç gerçekler değişmiyor.

Ve herkes susuyor…

Kurumlar, STK’lar, Cemaatler, Partiler ve bizler…

Kimse sokak çocuklarının dramını görmüyor…

Sanki bu çocuklar görünmezler…

Metroda, sokakta, lokanta önlerinde, trafikte, parklarda, her yerdeler ama bir türlü görünmüyorlar…

UNİCEF Türkiye istatistiklerine göre elli bin ancak gayri resmi rakamlara göre bunun iki, hatta üç katı kadar görünmez çocuk...

Çocuk tecavüzleri, ölümleri ile ilgili siyasette ve toplumda önemli bir duyarlılık oluşmuşken, sokak çocukları konusu da etraflıca masaya yatırılmalı ve gerekli kurumların işbirliği ile acil çözüm bulunmalı.

Ve bütün toplum bu hayati konunun takipçisi olmalı.

Yoksa, sokaklarda uyuyan, tecavüze uğrayan, satılan o çocukların vebali bize yeter…"

Editör: TE Bilişim