Yazısından canının çok sıkıldığı belli olan Karahasanoğlu'na tavsiye ediyoruz:

Sıkıldıysan yazmayı bırak! Çünkü biz de senin sıktıklarından sıkıldık.

İşte Akit yazarının can sıkan yazısı:

"Dün AK Parti’nin Gençlik Kolları Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bölünmüş yollardan barajlara kadar 16 yıllık dönemde yapılan icraat rakamlarını ardı ardına sıralarken..

Gençleri şöyle bir heyecanlandırmak için, “Biliyorum gençler, sıkıldınız!” demiş..

Sen misin, “Gençler sıkıldınız” diyen..

İki gün öncesinde, dandik hesaplardan “Tamam” diye paylaşımlar yapan, hatta 2 milyon paylaşıma ulaşınca “Tamam seçimi kazandık, Tayyip Erdoğan artık gidiyor” diyen akl-ı evveller..

Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşması sonrasında da “Sıkıldık” paylaşımları ile, muhalefeti canlı tutmaya çalışmışlar..

Onlar kendi pencerelerinden içi boş “sıkıldık”larla muhalefet yaparken..

Biz de boğazımıza kadar gelen iğrençlikleri, onların açtıkları “sıkıldık”paylaşımları vesilesi ile sıralayalım..

Dünkü iğrençlikten başlayalım..

“Sıkıldık Reis, gerçekten sıkıldık.. Buna bir çare bul” diyelim..

İki hafta önce CHP’den istifa ettirilip.. 

Meral Akşener’in partisine yollanan 15 milletvekili..

Dün de..

Meral Akşener’in partisinden ayrılıp, tekrar CHP’ye dönmüşler..

Sıkıldık Reis, sıkıldık bu rezilliklerden..

Bir çare bul da..

Kurtulalım, bu pislik işlerden..

Sıkıldığımız işler bir değil, bin değil..

Tayyip Erdoğan’ın sadece konuşma temposuna bile yaklaşamayan Meral Akşener’lerin, onun koltuğuna oturma iddiasını dillendirirken bile, üç günde-dört günde sadece bir miting yapabilmelerinden, sonra da “Bu iş bitti, artık kazanıyoruz” demelerinden, diyebilmelerinden sıkıldık.

1995 seçimleri öncesinde estirilen bir rüzgar ile..

“Oooo.. İktidara geliyorlar.. Yeni Demokrasi hareketi, bu işi aldı götürdü”havaları estirildikten sonra.. Sandıkların açılması sonrasında, Cem Boyner’in partisinin aldığı % 0.48’lik oy oranı ile karşılaşmaktan sıkıldık..

Boyner için 1995’de estirilen rüzgarın bir başka benzerini..

Biraz daha fazla para harcayarak “Bu sefer gerçekleştireceğiz” diyerek, 2002 seçimlerinde tekrarlayan Cem Uzan’ın, baraja takılıp, yurtdışına kaçmasınıgörünce..

Siyasete bulaştırılan karanlık elleri görüp, yaşadıklarımızdan sıkıldık..

“Ekmek arası köfte” vererek, şarkıcıları getirterek düzenlediği mitinglerle  milletvekili olacağını sanan Cem Uzan gibi şımarık patronlardan sıkıldık..

Şimdi yine..

Bir benzerini yaşıyor olmaktan..

En soldan başlayın.. En sağdaki isimlere kadar, herkesi partiye doldurup, çorba yapmaya kalkan Meral Akşener için estirilen “Cumhurbaşkanı oluyor”rüzgarından..

Sıkıldık..

Güneş Motel rezaletinden sıkılmıştık.

11 bağımsız milletvekiline, 10 bakanlık teklif eden ve veren Bülent Ecevit’in kirli politikasından sıkılmıştık..

Benzerini tekrarlayan, Hüsamettin Cindoruk’un 11 milletvekilli partisine 7 bakanlık veren 28 Şubat darbe hükümetinin soytarılığından sıkılmıştık..

Şimdi 2018 Türkiye’sinde..

Cumhurbaşkanlığına aday olan isimlerin..

Birinin diğerine.. Diğerinin öbürüne..

“Cumhurbaşkanı olman için imza veriyor. Yetmezse, 15 milletvekilini yolluyorum” soytarılıklarından sıkıldık..

Bunlar yetmiyormuş gibi..

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giren muhalefet adaylarının, bir tanesinin bile, “Seçimi ilk turda kazanacağım” diyemediği bir ortamda, “İkinci turda şunu desteklerim, bunu desteklerim” kirli pazarlıklarından sıkıldık..

CHP’nin büyük iddialarla açıkladığı cumhurbaşkanı adayının.. Kendisini sol çizgiden birisi olarak takdim ederken..

Milliyetçi çizgiden olduğu ileri sürülen bir başka adayın kendisini geçmesi ihtimalini dillendirip..

Yani, “Birinci sırada Tayyip Erdoğan.. İkinci sırada Meral Akşener.. Üçüncü sırada Muharrem İnce çıkabilir” ihtimalinin gerçekleşmesi halinde..

“Kendimi Boğaz Köprüsü’nden atarım” diyeceğine..

 “İkinci turda Meral Akşener kalırsa, ve seçilirse, onun yardımcılığı görevini kabul ederim” diyebilmesindeki ilkesizlikten sıkıldık..

Hakkari’de partisinin düzenlediği mitingde bir tane Türk bayrağı olmadığı için, sık sık eleştirilenlerin..

Önce Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret edip..

Ondan izin aldıktan sonra..

Hakkari’de miting düzenleyip..

Sadece 20-25 Türk bayrağı ile miting düzenlemesinden..

Ama bu sefer de..

Kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili hiçbir sembol, hiçbir afiş olmadığı gerçeğini gizlemesinden.. Partisinin tek bir bayrağının bile o mitingde bulunmamasının arkasında yatan riyakarlıktan sıkıldık..

“Ben küçükken Kur’an kursuna gittim.. Ayetel Kürsi’yi hızlı ezberledim. Hocam beni hafız yapmak istedi” şeklindeki anısı ile din istismarına soyunup, iki gün sonra ise “İmam hatiplerin üniversite imtihanındaki başarısı ortada” diyebilen, dindar çocuklara çamur sıçratmaya çalışan siyaset hokkabazlarından sıkıldık..

 Kendi partisinin 28 Şubat sürecinde nelerle suçlandığını unutup.. 

O dönemde Erbakan’ın yaptığı bir konuşmadaki “Adil Düzen kurulacak. Bu tartışmasız.. Ama kanlı mı olacak, kansız mı?” cümlesini, bambaşka bir amaçla sarfedildiğini bildikleri halde çarpıtanların, dindar insanları “kutuplaştırma” suçu ile nasıl itham ettiklerini çarçabuk unutan.. “RP halkı dindar ve dinsiz diye ikiye bölüyor” iftiralarının atıldığını gözardı edip.. 

Şimdi 2018 Türkiye’sinde AK Parti’yi “Halkı kutuplaştırıyor” diye suçlayan  “bilge” unutkanlardan sıkıldık..

Refah Partisi’ni kapattıran CHP ile ittifak kuran..

Fazilet Partisi’ni kapattıran CHP ile aynı çatı altında seçime girmeye kalkışan..

“Ben önemliyim.. Benim ismim önemli” diyerek egosuna tapan isimlerden sıkıldık.. 

24 Haziran’dan sonra artık..

Sıkıldığımız bu politikacı türlerinden kurtulalım..

Para ile..

Belli çevrelerin estirdiği rüzgarlarla..

Kirli ilişkilerle..

“Ego”yu ön plana çıkartan isimlerle..

Dünü unutup, bugünü yaşayanlarla.. 

Politika yapmanın dönemini kapatalım..

İnşallah..

Editör: TE Bilişim