Yeni Akit yazarı Kenan Alpay, TRT’de yayınlanan “Payitaht Abdülhamit” dizindeki rüya sahnesine çok sert tepki gösterdi.

FETÖ’nün çizdiği peygamber profilini hatırlatan Alpay, Kur’an-ı Kerim ve Siyeri Nebi’de böyle bir peygamber portresi çizilmediğini vurguladı.

Akit yazarı, Payitaht-Abdülhamid dizisinin 56. Bölümündeki rüya sahnesini şöyle eleştirdi:

“Bu bölümde Hz. Muhammed (a.s.) maalesef iflas edip borca batmış bir tüccarın rüyası üzerinden diziye ‘malzeme’ edildi.”

Alpay’ın eleştirdiği sahneleri de kaleme aldı:

“Huzur’a çıkan müflis tüccar Sultan Abdülhamid’e rüyasını ve talebini şu cümlelerle beyan ediyordu: “Dün gece rüyamda Peygamber Efendimiz (a.s.) gördüm efendim. Bana dedi ki; Hamid’imize söyle, her gece getirdiği salat-ü selam ve zikri dün gece getirmeyi unuttu. Git ihtiyacın olanı ondan iste.” Etkili jest ve mimiklere eşlik eden hüzünlü bir müzik eşliğinde Sultan Hamid, bu rüyayı karşısında duran müflis tüccara üç kez anlattırır ve her seferinde kasasından çıkardığı altın kesesini takdim eder. Ta ki Tahsin Paşa borcunu tahsil için rüyasını Sultan’a anlatan tüccara “Evladım aldıklarınız yetmedi mi?” diyerek müdahale edinceye kadar. Beklediğinden çok daha fazlasını almış olmanın sevinciyle Huzur’dan ayrılan tüccarın ardından sahnede şu diyaloğa şahit oluruz:

Tahsin Paşa: Hünkârım, neredeyse üzerinizde ne varsa alacaktı.

Sultan Hamid: Sen ne dersin Paşa? Vallahi, Billahi tüm servetimi, saltanatımı istese verirdim. Dün gece çalışıyordum Paşa, masamın üzerinde uykuya kalmışız. Salavatı unutmuşuz. Halt ettik ya Paşa. Allah affetsin.”

Akit yazarı geriye dönük tarih yazma hırsı konusunda iktidarı şöyle uyadı:

“Bilebildiğim kadarıyla geriye dönük tarih yazma/yapma girişimleri ne uzun ömürlü oldu ne de sahiplerine ve muhataplarına kalıcı bir huzur getirdi. Bir de bu geriye dönük tarih yazma/yapma hırsına (kendisi adına kasten yalan uydurulması büyük bir azap tehdidiyle men edilen) Hz. Muhammed Mustafa (a.s.) alet edilirse zuhur edecek felaketi varın siz düşünün.”

Kenan Alpay’ın yazısının son kısmı :

“Duyguları Okşamanın Sınırları

Senaristlerin hayal gücüne, sanatçıların kurgu ve artistlik düzeyine ilişkin tartışmaların önü hep açıktır, kurguyu tartışmak kadar savunmak da mümkündür. Ancak işin rengi dini-İslami ve tarihi hakikatleri bazı hesaplara malzeme kılmaya vardırmaya dayanırsa durum başkalaşır. Bu veya benzer rüyalar pek çok Sultan için anlatılıyor olsa da sonuçta bir söylenceden ibarettir. Bu tür söylencelerin ne ilmi ve ameli ne siyasi ve toplumsal bir karşılığı vardır. Böyle bir rüyayı görenin de bu rüyaya göre amel edenin de takvası, fazileti, ihlası artacağına dair sahih bir haber de bilmiyoruz. Rüyalardan keramet devşirmeye, siyaset ve topluma istikamet vermeye, tarihi ve geleceği biçimlendirmeye kalkışmanın son derece tehlikeli bir bid’at, yıkıcı bir hurafe olduğunu hatırlatmakta fayda olacaktır. Hele ki bu rüyaların Hz. Muhammed (a.s.)’dan mesaj getirme gibi bir iddiası ve misyonu varsa!

Rüyalar yoluyla hadis, kabir veya tarih keşfetmek batıni-mistik geleneğin yaygın bir yöntemi olsa da İslam’ın temel kaynakları ve sahih geleneği açısından asla muteber ve geçerli sayılmaz. Rüya, ilham ve keşiflerle tarih yazma, İslami bir hayat inşa etme, toplumsal hayatı adalet ve merhamet üzere tanzim etme girişimleri bir serabın peşinde koşmak gibidir. Tarihi karakterleri veya siyaseti rüyalarla kutsallaştırıp dokunulmaz kılmaya yönelik gayret ve projeler ne kadar ustaca kurgulanmış olursa olsun güçlenen meşruiyet ve kudrete değil aksine günden güne zaafı büyüyen meşruiyet ve kudrete işaret eder.

Bilebildiğim kadarıyla geriye dönük tarih yazma/yapma girişimleri ne uzun ömürlü oldu ne de sahiplerine ve muhataplarına kalıcı bir huzur getirdi. Bir de bu geriye dönük tarih yazma/yapma hırsına (kendisi adına kasten yalan uydurulması büyük bir azap tehdidiyle men edilen) Hz. Muhammed Mustafa (a.s.) alet edilirse zuhur edecek felaketi varın siz düşünün.”

Editör: TE Bilişim