Günboyu gazetesi yazarı Levent Bulut bugünkü yazısında çok çarpıcı tespitlerde bulundu. Yazısında "Sokaktaki vatandaşa bugün Türkiye'nin en büyük meselesi nedir?" diye sorsanız size ilk söyleyecekleri; işsizlik, terör ve eğitim olacaktır" diyen Bulut'a göre en büyük meselenin Partizanlık olduğunu savundu.

Yazısında partizanlıkla ilgili çok önemli tespitlerde bulunan Bulut; "Bu partizanlara mantıklarına ters gelen bir şeyi sorduğunuzda önce sessiz kalırlar, doğruya doğru ya da evet haklısın demezler. Size ilk başta cevap vermezler, belkide o an sizinle aynı düşüncededirler. Partisi; Ernegekon operasyonlarını savunuyorsa savcı kesilirler, bir cemate hizmet hareketi diyorsa övgü yarışına başlarlar. Pardon kandırıldık dediklerinde ise kul beşerdir, beşer ise şaşar diye anında aklar ve paklarlar. Her şeye bir kılıfları vardır; dolar artıyorsa faiz lobisindendir, düşüyorsa hükümetin becerisinden. Kışın doğal gaza zammı yapan BOTAŞ'ken, yazın kuruşluk indirimi yapan iktidardır. Kredi kuruluşları not yüksettiğinde ekonomi çok iyi, not düşürüldüğünde ise "zaten gavurlar" bizi kıskanıyorlardır. İstanbul'da yaşayıp köprülerden zamlı geçerken, Osmangazi Köprüsü'nde yapılan indirime göbek atarlar. Geçmediğim köpürünün parasını benden niye alıyorlar diye sorgulamazlar. Dindar geçinip, çalıyorlar ama çalışıyorlar diyenlerde bunlardır. Oysa Allah; 'çaldın ama çalıştın, yürü cennete der mi?' diye düşünmezler." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de camilere Cumadan cumaya gidildiğini belirten Bulut,"Allah'ın ilk emri "oku" olmasına rağmen en az okuyanlarda bunlardır." dedi. Bulut yazısının devamında şunları kaydetti:

"Üstelik Allah okumuşların şerrinden bizi korusun diyen zihniyette bunlardan çıkar. Ne kadar gerçekleri, hakkı söylesen de duble yollardan, ekonominin büyümesinden dem vururlar. Allah Kuran'da "düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz" diye defalarca uyarmasına rağmen tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken, samanı, buğdayı neden ithal ediyoruz diye sorgulamazlar. Kredi kartının asgarsisini ödeyemezken, İMF'ye borcumuz yok diye övünürler. "

İşte Bulut'un o yazısının tamamı:

Türkiye'nin en büyük meselesi...

Sokaktaki vatandaşa bugün Tür­kiye’nin en büyük meselesi nedir diye sor­sanız size ilk söylecekleri; işsizlik, ekonomi, terör ve eğitim olacaktır. Oysa bana göre en büyük mesele partizanlıktır. Daha önce bu konuyu birkaç kez yazdım ve yazmayı sürdüreceğim. Ta ki aydınlar, yazarlar, çizerler bunu anlayıp milletimize anlatana kadar... Şöyle bir bakın yukan- daki meseleler aslında partizanlar olmasa çözülebilecek meselelerdir. Ama ülke­mizde partizanlar yüzünden hiçbir şeyi çö­zemezsen de, kandırılıp, yanıltılsan da o koltuklarda oturmaya devam edilir. Parti­cilik yapanlar oy verdiği partiyi o kadar benimseyip sahipleniyorlar ki, partisinin yaptığı yanlışı asla kabullenmiyorlar.

★★★

Bu partizanlar duruma göre parti çıkar- lannı ülke çıkarlarından bile üstün hâle ge­tirdiklerini asla görmezler, örneğin; ağzını açtığında “Vatan Millet Sakarya...” der­ken, Yunanlılann Ege adalarımızda cirit at­masına ses etmezler. Lafa geldi mi Atatürkçüdürler ama Atatürk’ün ders kitap- lanndan çıkarılmasına, itibarsızlaştınlmaya çalışılmasına sessiz kalırlar. Bir tarafın parti­zanı için bu olaylann yaşanması sırasında partileri iktidardadır ve eleştirmek yanlış olurken, diğer partizanlar içinse partilerinin tepkisizliği onlar içinde suskunluk demektir.

Bu partizanlara mantıklı bir soru sor­duğunuzda doğruya “Doğru.” yada “Evet, haklısın” demezler. Size ilk başta belki hak bile verirler. Ama sonra bir partili yöneticisinin yaptığı açıklamaları mantıksız bulsalar da kabullenirler. Sıkış­tığı anda da kendi kendilerine ürettikleri bahane: “Oy verilecek başka parti mi var? Kime oy verelim?” olur.

★★★

Partisi; Ergenekon operasyonlannı savu­nuyorsa savcı kesilirler. Barzani’ye “kar­deş” denildiğinde gurur duyarlar. Bir cemaate “Hizmet hareketi” deniyorsa övgü yarışına başlarlar. Pardon kandırıldık dediklerinde ise, “Kul beşerdir; beşer ise şaşar. ” diye anında aklar ve paklarlar. Kan­dırılmak, yanılmak, şaşırmak doğaldır onlar için. Her şeye bir kılıflan vardır; dolar artı­yorsa dış güçler ve faiz lobisindendir, düşü­yorsa hükümetin becerisinden. Kredi kuruluşlan not yükselttiğinde ekonomi çok iyidir, not düşürüldüğünde ise “zaten gâ­vurlar bizi kıskanıyorlar”dır. İstanbul’da yaşayıp köprülerden zamlı geçerken, yo­lunu bilmediği Osmangazi Köprüsü’nde ya­pılan indirime göbek atarlar. “Geçmediğim köprünün parasını benden niye alıyorlar?” diye sorgulamazlar. “Çalıyorlar ama çalışı­yorlar” diyerek akıllara zarar bir bahane uydudururlar. Oysa Allah: “Çaldın ama çalıştın, yürü cennete der mi?” diye düşünmezler.

★★★

Camilere cumadan cumaya giderler. Al­lah’ın ilk emri “Ikra: Oku!” olmasına rağmen okumazlar.

Üstelik “Allah okumuşların şerrinden bizi korusun!” diyen zihniyet de bunlardan çıkar. Ne kadar gerçekleri, hakkı söylesen de duble yollardan, ekonominin büyüme­sinden dem vururlar. Allah Kur’ân’da “Düşünmez misiniz! Akıl etmez misi­niz!” diye defalarca uyarmasına rağmen tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken, “Samanı, buğdayı neden ithal ediyoruz?” diye sorgulamazlar. Kredi kartının asgarisini ödeyemezken, “IMF’ye borcumuz yok!” diye övünürler. Kul hakkı ve liyakate bak­madan torpille bir yerlere girmeye çalışırlar. Belediye başkanlığı seçimlerde öve öve biti­remedikleri kişinin emirle gitmesine sevinir­ler. Çünkü tanıdıkları, yakın olduklan yeni bir partili gelecek ve mutlaka bir çıkarlan olacaktır. Parti liderlerine ise asla bir şey demez, diyemezler... Çünkü onlara göre lider, partinin sahibi gibidir.

Yazacak, söylenecek çok şey var ama uzatmaya gerek yok.

★★★

Ülkede hâlen işsizlik, ekonomi, eğitim ile terör problemleri sürüyor ve ülkeyi 15 yıldır bir parti yönetiyor. Peki, bu meseleler sürer­ken neden hâlâ iktidarda kalabiliyor? Se­bebi işte bu partizanlar.

Taşeron işçi bile alınırken parti üyeli­ğine bakıldığı ülkenin 1 Kasım 2015 se­çimlerine bakalım... CHP’nin aldığı oy 12 milyon 109 bin 985 ile yüzde 25,31’e te­kabül ediyor. İktidar partisinin ise 10 mil­yonu aşkın üyesi var. Yani yaklaşık olarak CHP’nin aldığı oy kadar partinin üyesi var. Bu durumda hiçbir unsurun etkileme­yeceği katıksız yüzde 23-24 oy alabilecek bir parti ortaya çıkıyor. Fakat “oy verebi­leceğim başka bir parti mi var?” ba- henesine sığınanlar için artık İYİ bir alternatif var. İYİ Parti, partizanların gö­rüşünü değiştirecek gibi görünüyor. Bu yüzden de siyasiler tarafından hakaretlere varan söylemlerle saldırıya uğruyor.Uzat- mayayım demem o ki; partizanlık bitme­dikçe işimiz zor. Aksi hâlde değişmeyen seçmen kitlesinin, değişti denilen Türki­ye’si bunlan yaşamaya devam ederken, ben de yazmaya devam edeceğim...

Editör: TE Bilişim