Bazı şeyleri anlamak için 2 sene öncesine gitmek yeterli...
Ne olmuştu 2 sene önce...
7 Haziran seçimlerinde halkımız hiç bir partiye tek başına iktidar olma hakkını vermeyince koalisyon görüşmeleri başladı.
Bu görüşmelerden sonuç alınmayınca erken seçim kararı alınıp geçici hükümetle 1 kasım seçimlerine gitme kararı verildi.
Balık hafızalılar için söylüyorum...
O süreçte Meral Akşener MHP'den milletvekili idi.
Akşener'e geçici hükümette bakanlık teklif edilirken, o ise bunu kabul etmeyip teklifi geri çevirdi...
MHP tabanı 'Helal olsun sana topuklu efe' seslerini daha dün gibi duyar gibiyim...
Akşener'e o günlerde ne iltifatlar ne iltifatlar...
Çok değil iki sene öncesinden söz ediyorum...
Sonrasında 1 Kasım seçimleri...
Akşener, Bahçeli tarafından listeye alınmazken gerekçe bile ortaya koyulmadı...
Milletvekili listeleri açıklandığında ise Akşener'in ismini listelerde göremeyen MHP'liler adeta isyan etti...
Benim o dönem de yazılarımı takip edenler MHP'nin sadece bu yüzden % 2-3 oranında oy kaybedeceğini yazılarımdan bilirler.
Daha da fazlası oldu ve % 5 oy kaybeden MHP, 80 vekilden 40 milletvekilini kaybederken, büyük bir kısmını da AK Parti'ye kaptırdı.
Parti tabanında HDP ile aynı oy oranına gelen MHP'de rahatsızlıklar zaten o dönem baş göstermişti.
Bir de 1 Kasım seçimlerinde yaşanan oy kaybı ve geriye gidiş buna eklenince MHP patladı.
Parti HDP'nin altına düşünce meclis sıralarında kendisine ancak 4. sırada yer bulabildi.
Yaşanan bu süreç doğal olarak kongre isteğini meydana getirdi.
Siyasi partilerde bir başarısızlık varsa orada kongre istemenin ne günahı ne de suçu vardır...
Mesele neydi?
O süreçte olası bir kongrede kaybedeceğini anlayan Bahçeli ve ekibi 'Kongre istemezük' diye tutturunca ipler gerildi...
Olmadık hakaretler, iftiralar atıldı Akşener'e...
Ailesine, özel hayatına kadar girildi...
Hatta bir televizyon konuşmasında eski bir fetö zibidisinin sözleri infial yaratmış, Akşener'e kendi partisi değil, Erdoğan ve ailesi sahip çıkmıştı.
Bakar mısın şu kaderin işine?
Yıllarca MHP'ye hizmet et...
Parti içinde gönüllerde taht kur...
Gel gelelim en zor gününde ne liderin ne de ekibi senin yanında olsun...
Erdoğan bu yüzden lider, bu yüzden 15 yıldır partisi iktidar...
Sonra ne oldu?
Kongre yapılmadı...
15 temmuz süreci yaşandı...
Bir de baktık ki ne görelim...
Akşener fetöcü...
Yani dün fetöye övgüler dizen onlarca bakan ve yüzlerce siyasetçi dururken, günah keçisi Akşener seçildi...
Bu işleri başlatan, yaftalayan ise Bahçeli ve avanesi oldu...
Akşener'in gelişinden tedirginlik duyan bir grup medya ve bazı AK Partili iş adamları da bunu fırsat bilip 'Akşener'i indirelim' sloganıyla olayı pompaladı.
Şimdi Akşener fetöcü mü, değil mi? tartışmaları içinde MHP kendine bir alan açmaya çalışırken, Akşener hakkında tek konuşmayan isim ise Erdoğan oldu...
Erdoğan'ın, Akşener'le ilgili olumsuz tek bir sözü yok...
Kraldan çok kralcı geçinenlere ne diyeceğiz öyleyse?
Fetöyle zamanında her haltı yiyenler şimdi 'Akşener fetöcüdür' diyerek halkın vicdanında kendilerini kurtarmış mı oluyorlar?
MHP'de siyaset yapma imkanı vermeyenler için ne yapmalıydı Akşener?
Kongre sürecinde MHP'den ihraç edilip ortada bırakılan gencecik ülkücüleri yarı yolda mı bırakmalıydı?
Yoksa MHP'yi bugün tabela partisi konumuna getirenlere karşı bir mücadelenin içinde mi olmalıydı?
Sayın Erdoğan için bir şiir okudu diye onu cezaevine gönderenler ve 'Şeriat getirecek' diye veryansın edenler, bugün aynı oyunun farklı bir versiyonunu 'Fetöcü Meral' diyerek oynuyorlar...
Ne enteresandır ki, Akşener, Erdoğan cezaevine girdiğinde Emine Erdoğan'ı ilk ziyaret edenlerin başında gelen isim...
Ağzı olan bu memlekette konuşuyor ama gerçekleri kimse anlatmıyor.
Bugün Dişli'nin kardeşi en azılı fetöcü general olarak tarihe geçerken, Şaban Dişli'nin ekonomiden sorumlu Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına getirilmesine bu havuz medyası ne kadar yer verdi acaba?
AK Partililerin bile 'Bu nasıl bir iş?' dediği bu atama eğer doğal karşılanıyorsa Akşener'i fetöcü diye sorgulayanlara biraz vicdan diyorum.
Bizler gazeteciyiz...
Doğrusunu eğrisini yazmak bizim görevimiz...
15 temmuz da 'bana ahmak diyebilir siniz?' diyen bir Bülent Arınç, AK Parti saflarında halen yer alabiliyorsa asıl sorulması gereken soru şudur?
Kim fetöcü?
Arınç gibi daha nice bakanlar milletvekilleri dün fetöyle el ele kol kola flört ederken, Akşener'e 'fetöcü' diyenlere el insaf diyorum...
Eğer fetöcü ise hükümet gereğini yapsın...
Yok, değil ise bu kadar iftiraya ancak güçlü kadınlar sabır gösterebilir.
Sayın Erdoğan'ı bir kez daha alkışlıyorum.
Hiç bir şekilde Akşener'i irite edecek bir kelimesi ya da açıklaması olmadı...
Hani 'Racon kesilecekse ben keserim' dedi ya;
İşte o aylardır böğürenlere en büyük dersi de bu sözleriyle verdi...
Yani raconu tam da kitabın ortasından kesti...
Hadi şimdi böğürün de görelim...

Ünal Yavuz / Meydannet

Editör: TE Bilişim