Akşener için, “Sahnede pırıl pırıl, apaydınlık bir kadın konuşuyor… Samimi, bilgili, açık sözlü, zarif. Slogandan uzak, cesur, esprili” ifadelerini kullanan Ataol Behramoğlu, “Solda bir arkadaşınız olarak karşılaşacağınız bütün güçlüklerde yanınızda olmakta tereddüt etmeyeceğim” demişti.

Cumhuriyet yazarı, şair Ataol Behramoğlu’na bir eleştiri de Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk’ten geldi.

Işıl Özgentürk “Robotlaşma saridir, solcu şairlere de bulaşır...” başlıklı bugünkü yazısında, “Robotların özel hayatı yoktur. Ağlamayı bilmezler. Sevinmeyi bilmezler. Gökyüzünün renkleri, doğanın muhteşem görüntüsü onlara hiçbir şey ifade etmez. Güzelim sofralarda aşk, felsefe, bilim konuşmayı beceremezler. Adalet duygusu onlarda yoktur. İnancı da bilmezler. Onların bildiği inanç biçimi, kendileri dışında varolanı yok saymaktır. Sözün kısası bir robot kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Bilimkurgu filmlerinde robotlar yenilir. Bakalım bizde neler olacak?” ifadelerini kullanıp bir de “not” ekledi.

Işıl Özgentürk, yazısının “not” kısmında Ataol Behramoğlu’na şu sözlerle yüklendi:

“Not: Robotlaşma, yıllardır muhalif bir kimlikle yaşayan, şiir yazan bazı solcuları da ele geçirir. Ve o kişi ansızın, arkasında onlarca faili meçhul cinayeti olan eski bir bakana methiye yazabilir ya da kendisini ona adar. Robotlaşma saridir. (Bakınız: Meral Akşener Gerçeği (30 Eylül 2017), Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet gazetesi.)”

İşte Işıl Özgentürk'ün o yazısı;

Dünya şu sıralar, insana dair özellikler taşıyan robotların yapımını ve gelecekte bunların dünyayı ele geçirme olanağının bulunup bulunmadığını tartışıyor. Bu arada bir dişi robot, (kadın içgüdülerini taşıyan) fuarda gördüğü aşırı talep sonucu, çıldırmış. Öyle diyorlar. Ben de burada bilime bir katkı yapıp; ülkemizin robotların işgalinde olduğunu söylemek ve bunu ispat etmek istiyorum.

Öyle, cemaatlerin ve AKP kadrolarının robotlara benzediklerine karar verdim. Hatta robot olduklarına karar verdim. Az sonra söyleyeceklerim bir komplo teorisi olarak düşünülebilir ama komplo teorileri de durup dururken ortaya çıkmaz. Elde somut birtakım verilerin olması gerekir. Bizde fazlasıyla var. Ayrıca bu teori tüm dünya için de geçerlidir.
Şimdi başlayalım...

Cemaat ve AKP kadrolarındaki pek çok insan, dini eğitimden geçmiştir. Ben din eğitimi görmediğim için, bu eğitimin insanı küçük yaşlarda nasıl ele geçirdiğini, nasıl bir düşünce yapısı oluşturduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, beynin sürekli yinelenen bilgilerden sonra, yeni bilgileri almadığını, bunları elediği.

Ayrıca bildiğimiz bir şey daha var. Din eğitimi, “mutlaklar” üzerinden hareket eder ve asla sorgulama yapmaz. Sorgulama yapmayan bir beyin, bir süre sonra donar. Ve beyin donması ölümcül bir şeydir. Bu şu demektir, tüm duygular donar!
O kişi artık, kendi öğretileri doğrultusunda, insan öldürmeyi bile kabul eder. Öldürür de! Şefkat, acıma, merhamet, adalet duygusu, sevmek, acı çekmek, vicdan azabı çekmek, utanç, inanç, o kişi için mümkün değildir. Çünkü tüm bu insana ait duygular, beynin çalışması, sorgulamasıyla mümkündür. Sorgulamayan, donan bir beyin artık insani olan tüm duygularından sıyrılmış ve sadece kendi doğruları için yaşayan, bir robot haline gelmiştir.

Robotlaşan kişi için, kendi doğruları dışında yaşayanlar yok edilmesi gereken unsurlardır. Çünkü robotlar, merhamet duygusunu bilmezler. Bu nedenle, on yaşında kendinden kırk yaş büyük bir adamla zorla evlendiren kızın acısını hissedemezler. O nedenle, işinden atılan, ev kirasını veremeyen, çocuklarının karnını doyuramayan bir işçinin içinde bulunduğu utancı anlayamazlar.

Nijerya’da çağdaş bir eğitim gördükleri için yatılı erkek okulunu basıp, kırk öğrenciyi kılıçtan geçirirler ya da bizdeki gibi evrim teorisini okullardan çıkarıp yaratılış teorisini hayata geçirmeye çalışırlar. Ya da iki Kürt asıllı Türk vatandaşı iki inşaat işçisini sokak ortasında çırılçıplak soyar ardından da infaz eder. Robotlar, bir gün dünyayı ele geçireceklerini, içlerinden birinin halife ya da başkan olacağına, kendi doğrularının dünyayı kuşatacağına inanırlar. İnanmamak ellerinde değildir, çünkü onlar robottur! Beynin en önemli özelliği akıl, onlarda yoktur. Dünyanın bambaşka bir yere doğru evrildiğini, teknolojiyle birlikte insanların dünyanın en küçük bir köyünde bile olup bitenden haberdar olduğunu kavrayamazlar. Bu nedenle sadece çevrelerindeki insanları değil, tüm dünyayı kendilerine düşman olarak alırlar.Ve düşman öldürülmelidir, suyu kesilmelidir, düşünceleri yok edilmelidir.

Robotların özel hayatı yoktur. Ağlamayı bilmezler. Sevinmeyi bilmezler. Gökyüzünün renkleri, doğanın muhteşem görüntüsü onlara hiçbir şey ifade etmez. Güzelim sofralarda aşk, felsefe, bilim konuşmayı beceremezler. Adalet duygusu onlarda yoktur. İnancı da bilmezler. Onların bildiği inanç biçimi, kendileri dışında varolanı yok saymaktır.

Sözün kısası bir robot kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Bilimkurgu filmlerinde robotlar yenilir. Bakalım bizde neler olacak?
Not: Robotlaşma, yıllardır muhalif bir kimlikle yaşayan, şiir yazan bazı solcuları da ele geçirir. Ve o kişi ansızın, arkasında onlarca faili meçhul cinayeti olan eski bir bakana methiye yazabilir ya da kendisini ona adar. Robotlaşma saridir. (Bakınız: Meral Akşener Gerçeği (30 Eylül 2017), Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet gazetesi.)

Editör: TE Bilişim